Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İftira

İftira
 

Yetişme çağımızın en güzel günleriydi. Henüz dünyanın kötülüğünden haberimiz yoktu. Bu küçük kasabada mutlu , mesut yaşayıp gidiyorduk. Yaz günlerinin sıcağına, kış hazırlıkları karışıyor, her köşeden şen kahkahalar yükseliyordu. Önümüzde yüzlerce domates... On tanesini kesip, önümüzdeki kovalara atıyor, onbirinciyi çaktırmadan ağzımıza... Şenliğin en güzeli yaşanıyordu bahçemizde. Sıcak yaz günleri geçmeden güneşin nimetlerinden faydalanmamız gerekiyordu. Bir köşede biri taze biberleri, içi oyulmuş patlıcanları ipe diziyor, kimi çay demleyip getiriyor, kimi de diğer kovalardaki, artık erimeye başlayan domatesleri kevgirden geçiriyordu.

Hepimiz farklı diyarlardan, farklı gönüllerden gelmiştik buraya. Gönüller, umutlar, sevinçler, hüzünler bir olmuş çağlayana dönüşmüştü hiç farkına varamadan.

Türkü söyleyen, anılarını anlatıp güldüren, çocuklara bağıran... Çocuklar... Uzun zamandır bu kadar mutlu çocuklar görmemiştim. Ekmek arası peynir, domateslerini yerken arka bahçede koşturmak için can atarlardı. Anneler arada bir işi bırakıp, ellerinde birer havlu sırtlarına sokuşturmaya çalışır daha sırtlarını döner dönmez çocuklar kahkahalarla havluları çeker yere atarlardı... En güzel günü yaşadıklarından habersiz çimenlerde boğuşmaya başlarlardı...

Karşıdan koşarak gelirdi halkevinde çalışan Fatma abla...Saçları beline kadar düz, gür, siyah...Dalgalanırdı arkasından. Teni bembeyaz akça-pakça dediklerindendi. Küçücük ağzı, biçimli burnu, açık alnı... Enine-boyuna güzelce bir kadındı. Hergün temizlik yapardı. Balkona sakız gibi çamaşırları serdiği zaman bütün işi bitmiş demekti. Her kadın gibi elişi yapardı.Onun yaptıkları daha düzgün, daha güzel olurdu. On parmağında on marifet vardı. Poğaça yapsın da bize de versin diye beklerdik. Üretkendi, üretkendi...
_Yetiştim mi?? diye bağırırdı karşıdan. Hemen dünden hazırladığı kovayı indirir, kollarını sıvar onun domatesleri kevgirden geçirmeye başlardık. Kevgirden çıkan domatesleri tepsilere yayar, üstlerinede böcek konmasın diye hazırladığı sakız gibi bembeyaz tülleri geçirirdi. Temiz bir köşeye, tahta masaya tepsiler sıralanırdı güneşin altına. Yaptığımız büyük eserleri izleyerek çayımızı içer, yarın yapılacakları ve ya geçen yıl bozulan konserveleri konuşurduk.

Ellerimizden akıp giden zamanın farkında değildik. Günlerin değişeceğinden, bu yılki salçaların ağzımızda bırakacağı kötü tattan da...

Halkevinin kermesi vardı o yaz... Harıl harıl hazırlanıyordu herkes. En çok da Fatma abla. Bütün kış öğrencilerinin yaptığı elişlerini çıkarıp, yıkayıp, ütüledi hiç üşenmeden...Stantlar kurdu, onları düzenledi. Bizlerde yaptığımız en güzel işleri götürdük. Kermes harika geçti. Herkes çok beğendi. Bağlı olduğumuz il de yapılacak olan büyük kermese hazırlıklar başladı. Bizler de konserve yapmaya...

Salçaları bize emanetti. Kermesteydi. Hergün bizimkilerle beraber karıştırdık, baktık. Konserveler bitti. Kimseler konuşmuyor, kimseler gülmüyor. Fatma abla ortalarda yok. Bir gün merdivenden çıkarken görür gibi oldum kapı aralığından... Hemen kapıyı kapadı. Yüzü limon gibi sapsarıydı. Gözlerinin feri gitmiş, saçları sönmüştü sanki. Herkes salçalarını aldı. Onun salçaları neredeyse kurudu.Sakız gibi tülleri güneşten, tozdan, kirden sarardı soldu. Yine de hergün karıştırdım o salçaları.

Sır oldu, yok oldu sanki... Adı bile anılmaz oldu. Sorduğum zaman kafalar başka yerlere döndü. O yaz öylece geçti. Sonra Fatma ablalar taşındı. Başka bir ile gittiler. Neler olduğu konusunda hiç konuşulmadı.

Yıllar geçipte anlayacak yaşa geldiğimde annem ısrarlarım sonucu anlatmak zorunda kaldı. İldeki kermeste bir gece kaldıkları için olanlar olmuş. Güya kaymakam beyle berabermiş. Dedikodu almış başını gitmiş.

Fatma abla da eşi de alıp başlarını gittiler. Tek bir sözü kalmış aklımda giderken...'' eşim bana inanıyor''. Birkaç yıl sonra kanser olduğunu duyduk. Üzüntüden dediler. O zamanlar neden bu kadar çok üzüldüğünü bilmiyordum.

Tahta masada salçası kuruyup kaldı o yaz. Güneş bütün rengini, tadını, güzelliğini çekip aldı. Böcekler üşüştüler üzerine... Kurumuş, kara salçanın...

 
Toplam blog
: 265
: 642
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1974 İstanbul doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. Bursa'da yaşıyorum. Her zaman yazıp defterler, aj..