İhanet, beceriksizlik...

Galatasaray; beklenmedik futbolu ile ama beklendiği gibi Chelsea'ye yenilerek CL'den elendi. 

Maçla ilgili konuşulacak çok şey yok aslında. 

Tam da "Neyse ki ilk devre bitiyor; 1-1'i yakalayabiliriz" diyorken 2'nci gol bütün umutları bitirmiş gibiydi. Nitekim ikinci devrede de takım aynı"ihanet, beceriksizlik, aymazlık" sarmalında dolandı durdu.

Esas olarak ben bu maçın kaybedilmesindeki sorumluluğu 3 kişiye yüklüyorum. Sırasıyla bakalım:

Dün demiştik; futbol sadece bir oyun. Ancak taraftarlar önünde oynanan, sevgiye ve öfkeye açık bir oyun. Bu skorun baş sorumlusu olarak gördüğüm Drogba dün gece benim gibi bir çok taraftarı öfkelendirmiştir sanırım. Tamamen fantezi bir kurgu içinde; takımı adına hiçbir faydası olmayacak birşeyler yapmak peşindeydi. Neredeyse hiçbir pası alamadı, topu tutamadı, 1 tane şutu var serbest vuruştan.. Bir de Melo'ya verdiği ara pası ki; Melo o pası zorla alabildi. Biz de; Karabük'te neden 89. dakikada oyundan alındığını anlamış olduk. Chelsea taraftarına şirin gözükme çabası; Galatasaray adına birşeyler yapabilme isteğinden kat be kat daha üstün göründü bize. Drogba takıma ihanet ediyor. Düne kadar milyonların sevgilisiyken; bugün aynı kitlenin öfkesini, kızgınlığını üstüne çekiyor. Bu dakikadan sonra Galatasaray'a verebileceği birşeyin de kalmadığına inanıyorum. 

Bir diğer sorumlu olarak Selçuk'u görüyorum. Selçuk, dünkü maça kadar her yerde savunduğum, her zaman bu takımın 11'inde Muslera'dan sonra yazılacak isim olarak gördüğüm kaptandı. Ancak dün Selçuk resmen "dip" yaptı. O da Drogba gibi topla oynamada zayıf kaldı. Verdiği isabetli pasların büyük bir çoğunluğu geriye ve yana oynadığı toplarla geldi. Ancak top kapma, ileri oynama, atak geliştirme konusunda oldukça beceriksiz kaldı. Beceriyi geçtim; daha maçın yirmili dakikalarında yüzündeki "bitkinlik ve yorgunluk" ekrana yansıdı. Bu kadar yorulacak birşey henüz yapmamasına rağmen.. 

Semih'in, Eboue'nin, Alex'in hatalarını anlayabilirsiniz. Bunları artık kanıksadık. Sneijder-Burak-Yekta hiç yoktu da diyebilirsiniz.. Sneijder ve Burak zaten doğru yerde doğru şekilde top aldıklarında takıma katkı sağlayan isimler.. Yekta da Melo ve Selçuk'un önünde bir türlü top alamadı. Alsa ne yapardı bilinmez zaten. Bu yüzden bu isimlere maçın sorumluluğunu yüklememek gerekir diye düşünüyorum.

Son olarak sorumlu gördüğüm isim ise Melo. Herkes gibi ben de biliyorum ki; Muslera'dan sonra GS adına sahanın en iyisiydi. Ancak maçın başında yaptığı ilk hatası; Melo'nun alışılagelmiş agresif oyununu sergilemesine engel oldu. Daha 10 dakika dolmamışken hakemden uyarı aldığı pozisyonda gereksiz bir faul yaptı. Hemen birkaç dakika sonrasında gördüğü sarı kart; Melo'yu defansın içine hapsetti. En ufak bir hareketinde kırmızıyı görebilme ihtimali; Melo'nun takıma yapacağı katkıyı da bitirdi. Dolayısıyla yaptığı küçük bir hata ile, belki de en büyük sebebi oldu maçın.

Mancini konusunda ise hala aynı yerdeyim. Biz, millet olarak hatalarımızı yüzümüze açıkça söyleyen insanları sevmiyoruz. Hele bu adam bir de bizden biri değilse.. Mancini "doğrucu" bir teknik direktör. Takımının kapasitesini biliyor. Her maçta Kopenhag maçındaki gibi oynayamayacağının farkında. Bir maçta 6 atan takımı aynı haliyle deplasmana götürüyor; 1 puanı zor kurtarıyor. Görünen o ki; gelecek yıl takımın yapısı oldukça değişecek. Bu yıl şampiyonluk zor ama; en azından ikinciliği kurtarıp CL'de yine gruplardan başlangıç yapmalı. Mancini konusundaki eleştirilerin gelecek seneye saklanmasını tavsiye ediyorum herkese. Kaliteli yerli ve yabancı genç oyuncular alındı. Yaz döneminde de birkaç futbolcu daha alınacak gibi görünüyor. Ondan sonra Mancini'nin performansı değerlendirilmelidir. Sezon başındaki Galatasaray ile bugünleri görebileceğinizi umuyor muydunuz?

Öyleyse lütfen biraz daha sabır..