Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '15

 
Kategori
Güncel
 

İhtiraslı bıçkınlar dünyası

İhtiraslı bıçkınlar dünyası
 

Görsel alıntı


Aşırı yağmurun yağacağı bulutların renginden, etkili rüzgârın eseceği yaprakların hareketinden, anlaşılır.

Günler, haftalar, ve aylar beyhude yere heba edildi. Güneşin aydınlığı, gecenin karanlığı dahi aşırı, güçlü, etkili ve şiddetli benli ihtirasların önüne geçemedi.

Zaten belirtilen tarihte kopsun diye ipler özensiz ve zamana ayarlı düğümlerle kerhen bağlanmıştı. Haydi hayırlısı olsun, yeniden söylemek istiyorum. Artık tam koptu ipler zaten çare değildi düğümler.

Bir hükümdar ihtirasından dolayı yoksul köylünün tek bir yumurtasını zayi ederse, hükümdarın adamları fakir köylünün tüm tavuklarını telef eder.

Toplumu dilediği anda kendi çıkarları uğruna “topaç gibi çeviren” toplumun verdiği nihai kararı beğenmeyip ” kararınızı değiştirin “ diyenlere toplumun itiraz hakkı, verecekleri cevap, alacakları tedbir yok mudur?

Bu toplum ne zaman siyasetçilerin benli, ihtiraslı emellerine karşı yeterince bilgilenip, aydınlanacaktır. Bu toplum siyasetçilerin ihtiras pençelerinden ne zaman kurtulacaktır?

Bu toplumun yarınlara ( geleceğe ) bağladıkları umutlarını kıran, toplumu geçen günleri arar hale getiren siyasetçi yöneticilerden mucize beklemek hayalcilik değil mi?

Her toplumda, her toplulukta güç durumlarına göre ticarette kaplanlar, okul ve orduda kartallar, siyasette sözde insanları mutlu etmek için ise aslanlar vardır. Bunların namı diğeri bıçkınlar.  

Siyasetçiler, daima perde arkasında bulunan bu aletleri kullanırlar. Perde arkasındaki aletler siyasete yön verir ve onlar siyaseti sevk ve idare ederler. Bazen gri, bazen yeşil renklerde görülseler de genellikle siyahlara bürünürler. Toplumun yaşam şeklini bu bıçkınlar belirler.   

Bunlar siyasetçilere kılavuzluk yaparlar. Siyasetçiler ve yöneticiler, bunların yürüdüğü yolda yürürler.Toplumsal düzeni, hak, adalet ve eşitlik dengelerin bozulması için ellerinden geleni esirgemezler.

Sevgi ve güvenin yok olması, dayanışma ve yardımlaşmanın ortadan kalkması için her türlü olumsuz çarelere başvururlar. Toplumda zenginlik ve güç imkânlarını tek elde toplamayı isterler. Bölünür, artar değerlerin hakça dağıtılmasını engellerler.

Bir hastalık olan kıskançlık ve  çekememezliği ön planda tutarlar. İnsanlar arasındaki kıskançlık ve çekememezlik nisanlar arasındaki ilişkilerin en acımazsızı, en duyarlısı, korku ve tasa taşıyanıdır. Bunlar tehdit, sürtüşme, kışkırtma ve kargaşa çıkarmayı tuttukları taşeronlara havale ederler.

Toplum, insanlık ideallerine en uygun bir düzene sahip olsa dahi, bu etkiler karşısında bozulup yozlaşmaya uğrar. Genel insan sevgisi, insan yaşamına olan değer ve saygı yerini kargaşaya ve şiddete bırakır.  

Toplum içinde yaşayan insanlar arasında düşmanlık değil dayanışma vardır, insanları bir araya getiren korku, tasa kaygı değil sevgi duygularıdır.

Sürekli üstün olma istek ve arzusu taşıyan kişiler kendine güveni olmayan, korku ve tasalarla yaşayan hastalıklı psikolojik yapıya sahiptirler.

Aşırı güçlü, etkisi şiddetli, istek ve arzuların varlığı olan ihtirasları alt etmek dünyayı silah kuvvetiyle hüküm altına almaktan daha çetindir.

Kimsenin kimseye açılmadığı, kimsenin kimseye boyun eğmediği, olup bitenleri birileri haricinde kimsenin bilmediği, şiddet ve kuşkunun tüm ilişkilere egemen olduğu bir dönemde düşüncelerin, fikirlerin değerinden, huzur ve güvenin varlığından söz edilir mi?

İhtiras, tehlikeli bir tutkudur. Doymak bilmeyen bir canavar misalidir.  

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..