Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '14

 
Kategori
Güncel
 

İki ceviz ağacı, bir küçük gelin…

İki ceviz ağacı, bir küçük gelin…
 

Görsel internetten alınmıştır.


Osmanlı’nın son yıllarında fakir bir ailenin beşinci çocuğu olarak gözlerini açmıştı bu amansız dünyaya. Saltanattaki şaşaanın aksine, o iyice nasiplenmişti hakkına düşen sefaletten. Yarı aç, yarı tok geçen günlere karşın, yine de mutlu denilebilirdi. Ta ki o gün gelene kadar…

On iki yaşındaydı henüz. Zayıf, çelimsiz bedeniyle sokakta arkadaşlarıyla evcilik oynarken, annesi kolundan tuttuğu gibi “çabuk yürü eve” dedi. “Ana, oyun oynuyorum” dese de dinlemedi anne ve adeta sürükleyerek götürdü.

Eve girdiğinde babası, yanında yaşlı bir adam ile oturuyordu. Kızının geldiğini görünce “işte bu dedi”. Yaşlı adam döndü, bıyığını burarak bir süre baktı ve “tamam aldım, sen de ceviz ağaçlarının hayrını gör” diyerek el sıkıştılar. Sonra küçük kıza döndü yaşlı adam ve “hadi gidiyoruz” dedi. Hiç tanımadığı bu yaşlı adam onu nereye götürecekti? Korktu ve ağlayarak annesinin arkasına saklanmaya çalıştı. O anda annesi devreye girerek “artık onun karısı oldun, hadi git onunla” dedi. Ağlamaları çare etmedi küçük kızın. Çaresiz gitti.

Üç eşli yaşlı adam, ilk gece hayvan gibi saldırdı henüz regl bile olmamış küçük kıza. Korkuyordu ve durmadan ağlıyordu küçük kız. İlk tokadını o anda yedi. Şehevi duygularını o çocuk bedende tatmin eden yaşlı adam devrildi kızın yanına ve uyudu. Bir müddet sonra küçük kız da uykuya yenilmişti.

Uyku arasında bir anda başına bir cismin düşmesi ile çığlıklar atmaya başladı. Yattığı yerin ocak başında asılı bulunan bir kaşıklık, kediyle farenin köşe kapmaca yarışında yerinden çıkarak, küçük kızın başına düşmüştü.

Bu olayın sonrasında aniden bayılmalar ortaya çıktı. Buna sebep kaşıklık mıydı, yoksa çocuk bedeninin maruz kaldığı akıl almaz tecavüz mü?  Bilinmez.

Hamile kalamadı. Öyle ya, çocuk bedene uyar mıydı hiç çocuk?

Bayılmaları devam edince kocası “deli” olmakla itham etti. Üstelik hala bir çocuğu dahi olmuyordu. Kısır mıydı yoksa?

Küçük kızın haline üzülen büyük kuması, ona anne şefkatiyle yanaşmış ve hocaya götürmüştü okuması için, belki düzelir diye. Çabalar boşunaydı. Bayıldıkça dayak yedi naz ediyorsun diye, dayak yedikçe bayıldı.

Sonunda bu duruma isyan etti yaşlı koca. İki ceviz ağacı vermişti bunu almak için ama hiçbir işine yaramıyordu. Ailesine iade etmek istedi, ancak ceviz ağaçlarından olmak istemeyen aile karşı çıktılar buna. Kızlarının yaşadıkları onların umurunda değildi. Önemli olan o yıl çok bereketli olan ceviz ağaçlarıydı. Bunca cevizi bir çelimsiz kız yüzünden yaşlı damada iade etmeye hiç niyetleri yoktu.

İade işini beceremeyen damat, daha fazla eziyet etmeye başladı. Küçük gelinin yaşadıklarını çevrede bilmeyen kalmamıştı. O gün için hali vakti yerinde olan genç bir adam onun yaşadıklarını duymuş ve etkilenmişti. Kocasına haber saldı. Şayet kabul ederse, iki ceviz ağacı verip onunla evlenebileceğini söyledi.

Haberi alan koca sevindi bir an ama iki ceviz ağacıyla olmazdı bu iş. Hazır hali vakti yerindeyken taliplinin, biraz daha fazla istemeliydi. Kararını verdi. Karşılığında yirmi tane koyun istiyorum dedi.

Verdi genç adam koyunları, aldı küçük gelini. Henüz on beşindeydi ikinci kez satıldığında.

Bu bir kabulleniş miydi kaderini? Yoksa gerçekten mi içi ısınmıştı bu adama bilinmez. Fark ettiği en önemli durum bayılmaları azalmıştı. İlgili ve şefkatliydi kocası. Şükretti Allah’ına. Bir müddet sonra hamile kaldı ve hayattaki tek varlığı, kızını dünyaya getirdi.

Küçük gelin yeminliydi kendi kızını küçük gelin yapmamaya ve yapmadı. Kızı evlendiğinde Cumhuriyet ateşiyle aydınlanmıştı yurdun dört bir yanı ve yirmi dört yaşındaydı. O başardı yıllar, yıllar önce.

Bu olayın üzerinden bir asırdan fazla bir zaman geçmesine rağmen, Cumhuriyet döneminde hala bu konuları konuşup, tartışıyor olmamız ne kadar üzücü geldiğimiz yeri anlamak adına.

Her gün sıradan bahanelerle erkekler tarafından öldürülen onlarca kadının olduğu, mahkemelerde kadın aleyhine olabilecek kararların alınmaya çalışıldığı, yasa koyucuların küçük evlilikleri adeta özendirici bazı yaklaşımları, yaşayan kadınların çoğunun da sindirilmiş kadınlar olduğunu düşündüğüm bu ortamda, bir kadın olarak yaşıyor olmaktan utanıyorum.

07 Mart 2014

 
Toplam blog
: 278
: 1431
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

Bir Kamu Kurumundan emekliyim. Bloğumda; yaşadıklarımı, çevremde gözlemlediğim olaylar ile kendi ..