Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

İki gönül bir olunca

İki gönül bir olunca
 

Samanlık seyran olurmuş. Bizimkisi de hepsi gibi başladı. Özeldi. Hepsi gibi diğerlerinden ayıran bir sürü farklılıkları vardı.

Başlangıç aşamasındaki ateşleyici rolümü pas geçemeyeceğim erkek tarafı olarak. Ne de olsa ben bir taneyim. Ama şöyle bir bakıyorum da 18 sene olmuş. Bunun 15'i birlikte, 9'u da evli olarak geçmiş. Vay be diyorum!

İlişkimizin uzunluğunu ve kalitesini dikkate aldığımda ise bu sefer eşimin katkılarını, yapıcılığını, yaratıcılığını ve sabrını görüyorum. Çünkü bu da tamamıyla onun üstlendiği rol.

Allah'a şükürler olsun ki, kadını erkeğe eş olarak yaratmış. Kadın olmasaydı ne yapardık, doğrusu kestiremiyorum. Birlikteliğimizin iki tane meyvası da var artık. Biri 7, diğeri 2,5 yaşlarında iki erkek meyva. Baybora ve Buğra Eren. Birisi bu yıl okula başlamasına rağmen -Allah'a şükür- şimdilik sorunsuz ve başarılı, diğeri 2,5 yaşında ve ikizler burcu olmasına rağmen yaramazlıkları katlanılabilir sınırlar içerisinde.

Tabi ki, ailemizin genişlemesi ve yeni olanların eğitimi ve yetiştirilmesi konularında yine eşim ön plana çıkıyor. Çünkü çocukların yetiştirilmesini ve eğitimini, bakımını yine o üstlenmiş durumda ve aslanlar gibi de götürüyor. Ev içindeki ekonomiyi, günlük işleri ve çocukların bakımını yürütürken, dışarıda da bana destek oluyor, omuz veriyor. Muhabbetini ve kadınlığını esirgemeden, yorgunluğuna ve stresine bakmadan.

Ama hayatın içinde her şey var. İnişler ve çıkışlar, zigzaglar, darlıklar ve bolluklar. Zaten eğer hayatınızda bunlar yoksa bence kendinizi sorgulamak mecburiyetindesiniz. Ya ders almıyorsunuzdur, ya hayat umurunuzda değildir, yada... cevabını sadece sizin verebileceğiniz başka bir şey. Doğal olarak bizim de hem iç işlerimizde, hem de dış politikamızda gidişatımızı değiştirecek bir sürü olay oldu, oluyor ve olacaktır.

İşte bu kavşaklardan kazasız belasız geçme konusunu ben çok önemsiyorum. Zira kader, herkesin samimiyetini, her işin doğruluğunu bu noktalarda test ettiriyor. Daraldığınızda, işler zora girdiğinde ne yaptığınız önemli. Çünkü saygı da sevgi de buralarda lazım. Yokuş aşağı iniş kolaydır da, düz yolda yada yokuş yukarı çıkış o kadar kolay değildir. İşte ben öylesine şanslı biriyim ki, bunları tasavvur edince eşime olan saygımın katlandığını hissediyorum.

Bu iş, biraz garip. Yani nasıl oluyor da huzurlu olunabiliyor? Sorunlar birlikte nasıl aşılabiliyor? Açıklaması zor. Bir nevi nasip. Eğer anlatmayı becerebilirsem şöyle; ilişkinizin temeline koyduğunuz harcın içerisine örnek insan Hz. Muhammed SAV. ve onun getirdiklerinden katmalısınız.

Aslında eminim bildiğiniz şeylerdir. Ama bildiklerinizden ziyade uygulayabildiklerinizden bahsediyorum. Yalanın her türlüsü, haksız kazancın her türlüsü, öfke, ego, tembellik, düşüncesizlik, âmiyâne ve argo konuşmalar, saygısızlık, aileniz dışında karşı cinsle olan düzeysiz diyaloglarınız, sabırsızlık, ...vs. gibi eminim sizin de hatırınıza gelen daha bir dolu ahlâkî olmayan söz, tavır ve davranışların ne kadarından uzak durursanız, aile ilişkilerinizde galibiyete o kadar yakın oluyorsunuz.

Yani temiz, saf, duru ve öz ahlâktan bahsetmeye çalışıyorum. Ama bunu istemek için önce kendinize benimseyecek ve uygulayarak örnek olacaksınız. Göstereceksiniz. Yaşayacaksınız. Çilesini çekeceksiniz. Sonra da etrafınızdaki düzensizliklerin sabrınızın karşısında nasıl eriyerek yok olduğunu ve yerini düzen ve nizama bıraktığını izleyeceksiniz.

Ben, bunların tamamını uyguladığımızı kastederek hava atmaya çalışmıyorum, inanın. Ama ellerinizi yıkamadan temiz bir yemek yiyemeyeceğinizi söylüyorum sadece.

Ayrıca, sizin de yaşınız 18 ilâ 60 yaş sınırları içerisindeyse, pozisyonunuz ne olursa olsun tüm toplumsal olaylardan sizinle birlikte sorumluyuz. Bu sebeple kendimizden başlayıp toplumun her ferdine kadar uzanan ahlâki bir sorumluluğumuz var. Uygulama zamanı geldiğinde rüşvet vermiyorsanız, eve sinirlerinizle dopdolu geldiğinizde sizi zorlayan bir olay karşısında öfkenizi kusmuyorsanız, para para diye paranın esiri olmadan, alın terinizle ilgisi olan bölümü dışındakileri reddediyorsanız, kendi aleyhinizde bile olsa doğrudan yanaysanız... Ben daha size ne diyeyim? Siz anlatın, ben dinlerim.

Biz, eşimle bunları bilerek ve idrak ederek hayatımıza başlamadık, bunu söylemeliyim. Ancak nitelikli yaşantının, pahalı yaşamak olmadığına her zaman inandık. Ve bir gün, saygı ve sevginin öneminin, zannettiğimizin çok ötesinde olduğunu fark ettik. Biraz araştırıp altını kazıyınca da bunlar çıktı. Çok geçmeden bu işin o kadar da basitçe başarılamayacağını, çok çalışmamızın ve öğrenmemizin gerekli olduğunu anladık. Uygulaması olmayan hiç bir bilginin de geçerli bir bilgi olamayacağını gördük.

Eşime, çocuklarıma, annelerimize ve bu günlere gelip de bunları düşünmemizde katkısı olanlara buradan kocamaaan kucak dolusu teşekkürlerimi sunuyorum. Bunları yazdığımı bilse eminim ki eşim de benzer dileklerini iletirdi. Allah, hepimizin yardımcısı olsun.

Hepsi bu.

 
Toplam blog
: 29
: 1420
Kayıt tarihi
: 18.10.06
 
 

Evli ve 2 çocuk babasıyım. Üniversite terkim. 17 yıldır tekstil sektöründeyim. Ama konuşmak ve yazma..