İki tarihli doğum günü

Bundan 60 kusur yıl önce, kolları, bacakları uzun, çelemsiz bir kız çocuğu dünyaya getirmişti.

Herkes heyecanla erkek bekliyormuş. Hatta, ÜÇÜNCÜ MUTLAKA ERKEK OLUR DİYENLER DE OLMUŞ.

Annenin nenesi, ebeye yardımcı olmuş, bebeği, güzelce sarıp sarmaladıktan sonra;

' maraz etme be, bu da çok çelemsiz' demiş...

NE DEMEK İSTEMİŞSE?

Ama, bu sıska çocuk, büyümüş evin neşesi olmuş. SPORDA, FOLKLÖRDE, ŞİİİRDE, KORODA, MİLLİ BAYRAMLARDA, HEP ÖNDE OLMUŞ.

Hele yaz gecelerinde, süpürgenin sapı elinde, ne tangolar, ne şarkılar söylemiş , arka balkonun, merdivenlerle çıkılan, son basamağında, o sıcak uzun gecelerde.

Belki de, 'O SES BENİ' yapıyordu mahalledeki çocuklara, KENDİ SAHNESİNDE...

Dinleyiciler karışıkmış, ama Türkçe'yi, kendi dilleri gibi konuştuklarından, hiç de yadırgamıyorlarmış. Arada, onlar da çıkıp, kendi dillerinden, şarkılar söyler, bazen, sıra alma konusunda, tartışırlarmış.

İşte bu anlattığım üçüncü kız, doğarken sessizce ağlamış, ama sesi sonralarda mahallede yankılanmış.

Neyse sizleri merakta bırakmıyayım, tam dokuz yıl sonra, erkek kardeş gelmiş.

Üç kız bir erkek, ee, evde biraz dengeler değişmiş. Bütün dikkatler en küçüğe yönelmiş. ne kadar çok kıskandığını hala hatırlıyorumuş, halbuki ailede, hiç bir zaman ayırım yokmuş.

Bu gün, 6 OCAK, bir masal anlatırmış gibi, başladı yazısına.

Doğum belgesinde, 6 Ocak, Rahmetli annesi ise, hep gece yarısını geçmişti, esas doğum günün 7 Ocak der, dururdu.

Kısacası, İKİ TARİHLİ, BENİM ŞU DOĞUM GÜNÜM, biri resmi, diğeri ailevi.

Armağan olsun, bu yazım bana. Bu gün, Milliyet Blog köşeme yollayayım, inşallah yarın yayınlanır.

İyi ki doğmuşum, güzel evlatlar doğurmuşum, ve bana, eşleriyle güzel torunlar vermişler.

BİR DE DÖRT GÖZLE BEKLEDİĞİMİZ BİR TORUNUMUZ DAHA GELİYOR.

Sağlıkla ve artık onların, doğum günlerini kutlamakla geçecek yıllara ...