Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

İleri Demokrasi 2050'de Türkiye'de

İleri Demokrasi 2050'de Türkiye'de
 

İleri Demokrasi Bize 2050'de Gelecek !!! 

Padişahlığı resmi olarak 1900'lü yılların ilk yarısında bitirdik. Dolayısıyla aradan geçen 100 yılda demokrasi üzerine çalışmalar yaptık ve demokrasiyi gereği işletemediğimiz için sürekli olarak bir ileri bir geri şekilden geldi gitti ülkemiz. 2011'e geldiğimizde ise baktık ki demokrasi yönünden ilerleyemiyoruz o zaman sistemi değiştirelim dedik. Oturduk düşündük taşındık ve kararımızı verdik. Yeni yönetim biçimimiz "İleri Demokrasi" olacak. Nasıl işleyecek sistem, son derece basit; adını Muhafazakar Demokrasi koyacaksın uygulaması ise Padişahlık olacak. Bir adam seçeceksin ve seçtiğin adam her şeyi ve her tarafı kontrol edecek. Kendisine itiraz edenleri, protestoya meyil edenlerin görüntülerini tespit edip önce soruşturma başlatacaksın sonra da tutuklayıvereceksin. Tutukladıktan sonra iş kolay. En az 10 yıl içeride yargılamadan tutuklu olarak tutabilirsin. Bizim gibi memleketlerde 10 yıl tutuklu kalmak demek çok önemli. 10 yılda kim öle kim kala yarın ne olacağı belli olmayan bir ülkede bu süre her şeyi unutmak ve unutturmak için fazlasıyla uzun bir süre.  

Ekte yer alan yazıda yer aldığı gibi adam bir maç biletini avantaya alıyor başına neler geliyor? Bizde olsa ve gerçekten demokrasi işlese herşey şeffaf olsa inanın ki hiç kimse bürokrat, belediye başkanı, milletvekili ya da bakan olmak istemez. Yaptığın her harcamanın hesabını yediğin her haltın cevabını vermeye kalksan memlekette bir tek yönetici adam yerinde duramaz ve hepsi istifa etmek zorunda kalır. Askerde iken ilçe jandarma komutanlığına bir yılbaşı arifesinde sepet sepet hediyeler gelmişti. İlçe jandarma komutanı sepetleri görünce ilçe jandarmadaki diğer ast olan komutanlara sordu bu sepetler nereden geldi? Komutanlar civardaki otellerden geldiğini söylediler. Komutan sinirle sepetlerden birkaç tanesi tekmeledi ve çabuk bunları alın ve geri iade edin diye bağırdı ve emirdi. herkes şaşırıp kalmıştı. ben de komutanın ilçe jandarma komutanlığında görev yapan kısa dönem bir askeri ve gelen misafirlerle ilk görüşmeyi yapan kişisi (bir nevi yaveri) olarak komutana doğru baktım. Komutan şu cevabı verdi: "Bu otellere biz iki üç ayda bir baskın yaparız ki fuhuş, uyuşturucu vb. olaylar oluyor mu diye. Çoğunlukla da birçok otelde fuhuş yapıldığını tespit ederiz ve yakalarız. Eğer bu adamların yılbaşı sepetlerini kabul edersek, baskın sırasında bize mutlaka hediye sepetlerimiz nasıldı diye hatırlatırlar ve af dilerler. Dolayısıyla bu hediyeleri kabul edemeyiz. "Günümüzde bu tip askerlerin ve insanların çoğunluğu ya susturuldu ya da susmayı tercih etti.  

Özetle bu hesaba göre bu gidişle Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkede satılmayan toprak, özelleştirilmeyen kurum, yapılmayan HES ve öpülmeyen mes kalmayacağına göre; devletin kasasında 7 sülalece tüketilmeyen paranın yarısı biteceğine göre 2050 yılında ben inanıyorum ki avanta maç biletinden dolayı görevden alınan Newyork Valisi gibi bizde de yiyecek avanta kalmayacağı için, vergi kanunun son derece şeffaf olacağı (bunu samimiyetle söylüyorum ve umuyorum ama yine de emin değilim ) için ileri olmasına gerek yok demokrasi kırıntısı olsun yeter.  

Son söz, her kim günlük hayatında ya da konuşmalarında bazı kelimeleri sık sık söylüyorsa bilin ki o insan söylediği ve sıkça sarf ettiği o kelimelerin tam tersi şekilde davranacaktır. İleri demokrasi=Padişahlık, Tek Adam Yönetimi, Muhafazakarlık: Önce hafif sonra Aşırı Dincilik, Özgürlük=Bağnazlık, Adalet= Adaletin ele geçirilmesi, Kalkınma= Devletten nemalanıp aile efradını kalkındırma, Gazetecilik= bir kısmı yalakalık, diğer kısmı hapis, ortada gezenler her zaman ortada olanlar.  

Yılmaz Özdil 

Hürriyet, 21 Ocak 2011 

İleri demokrasi
“Avanta kömür” muamelesini ıslıklayan taraftarı para cezasına çarptırıp, bi daha stada sokmayacaklarmış... Halbuki, para cezasına çarptırılıp, stada sokulmaması gerekenler başkaları! 

*
Çünkü...
*
New York’un “demokrat” valisi var, Obama’nın has adamı, David Paterson... Bu vali, beyzbol efsanesi Yankees’in taraftarı... Geçen seneki final maçını, en faça koltuktaseyretti.
*
Gel gör ki, “şerefsiz” New York Post Gazetesi, merak eder, Yankees Kulübü’nü arar, Vali’nin kaç bilet aldığını, parasını ödeyip ödemediğini sorar. ABD bizim gibi “ileridemokrasi” ülkesi olmadığı için, “kabile devleti” olduğu için, “Sana ne lan” diyemezsin, cevaplayacaksın.
*
Yankees Kulübü, Vali’ye beş tane bilet verildiğini, parasının ödenmediğini açıklar. Niye ödenmemiş? “Resmi görevli” olarak geleceği bildirilmiş, resmi görevliden para alınmıyor.
*
Gel gör ki, “haysiyetsiz” New York Post Gazetesi, bu sefer, neden bir tane değil de, beş tane bilet verildiğini merak eder. Araştırır... Vali’nin iki yardımcısına, oğluna ve oğlunun arkadaşına “avanta” bilet aldığını ortaya çıkartır...
Haşırt diye manşet yapar.
*
Buyrun burdan yakın...
Manşetteki soru basittir:
“Avanta bilet
rüşvet değil mi?”
*
Vali tutuşur...
Yankees’le temas kurup, parayı ödemek istediğini söyler. Orası “yalakalar devleti” olduğu için, Yankees kulübü “Reca ederim efenim, ödenmiş kabul edelim” diyemez maalesef...Hesapları denetleniyor. “Kredi kartı numaranızı verin, tahsil edelim” der.
*
Vali “ebelek gübelek” der.
Çünkü, kredi kartından öderse, ödeme tarihi ortaya çıkacak. Yani, maçtan önce değil, gazetenin manşetinden sonra mecburen ödemek zorunda kaldığı anlaşılacak.
*
Hal çaresi?
Vali der ki:
“Çek vereyim!”
*
Verir çeki... Ancak, cinlik yapar, eski tarih atar. Böylece, sanki maçtan önce parayı ödemişgibi olur. Sonra da utanmadan basın toplantısı yapar, “İftira atıyorlar... İşte ödediğim çek” der.
*
Gel gör ki, “karaktersiz” New York Post’un manşeti, ihbar kabul edilmiştir. “Badem bıyıklı” polis devreye girer. Çek, adli tıp tarafından incelenir. Mürekkep testiyle, çeke atılan tarihin çakma olduğu kanıtlanır. “Puşt” New York Post manşeti dayar: “Vali yalan söylüyor!”
*
Hadi bakalım, New York Eyaleti Dürüstlük Komisyonu devreye girer iyi mi...
*
Dedim ya, orası bizim gibi “ileri demokrasi” ülkesi olmadığı için, böyle saçma sapan komisyonları var... Toplanır, haşırt diye 62 bin 500 dolar cezayı geçirir Vali’ye.
*
2 bin 500 dolar bilet parası, 60 bin dolar yalan söylediği için!
*
İşin “hazin” tarafı... Dürüstlük Komisyonu’nun üyeleri, bizzat vali tarafından seçiliyor. Yani, “Koltuğumuzu ona borçluyuz, pisliğini örtelim, aklayalım” demiyor “nankör” herifler!
*
Netice?
Uçtu vali.
*
Obama çıkıp “Kefilim” demedi. Zart diye değiştirildi. İnsan içine çıkamıyor şu anda.
*
Bizim şeref tribünlerine çoluğunu çocuğunu doluşturan bürokratları, VIP localarında saçını tarayarak poz veren generalleri, maçı yazmadığı halde baş köşeye kurulan gazetecileri, koltuğunu beğenmediği için kavga çıkaran siyasileri, el pençe durup ihale kapan kulüpyöneticilerini görünce... “İyi ki ileri demokraside yaşıyoruz” diye mutlu oluyor insan.
*
Demem o ki, değil ıslık...
Vuvuzela öttürsen hikâye.
*
Sivrisinek eskidendi çünkü...
Anlayana davul zurna saz,
anlamayana sazı soksan az.  

 

 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..