Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İlgili C. Savcılığına

Sayın Savcım…

Ben, 1962 yılında Muğla’da yayınlanan “Muğla Postası” ve “Devrim” gazetelerinde yazılar yazmaya başladım. Yazdım, hem de gazeteyi dizdim, hem de bastım, hem de sattım… Yani tamı tamına 44 yıldır matbuat hayatının içinde ama “AMATÖR” olarak bulundum. Bu gün de Kayseri’de bir gazetede “Köşe” yi kapmış olarak yazılarımı yazıyorum.

Efendim ben, 1946 doğumlu olduğum için bir Cumhuriyet çocuğuyum. Cumhuriyetin son 85 yılının 60 yılını fiilen yaşayarak geçirdim.

Aslım neslim olarak da Kayseri’liyim. Çok çok gerilere gidince Oğuzların Kayı boyundanım. Cumhuriyete, Laik, sosyal hukuk devletine, milletimin bütünlüğüne, Atatürk ilke ve devrimlerine de son derece inanan ve bağlı olan biriyim. Dünya tarihini, Türk tarihini, İslam tarihini ve Cumhuriyet tarihini merakla okumaya çalışan biriyim.

Bu yazacaklarım kimseyi hiç mi hiç ilgilendirmese de, sizden talep edeceğim bilgi yüzünden yazıyorum, elhamdülillah Müslümanlım.

Lafı uzatmadan gelelim talebime…

Belirttiğim gibi 44 yıldır şurasından burasından amatörce de olsa “Gazeteci”yim. Yazıyorum… Ha babam de babam yazıyorum…

Kayseri’de “Kayseri Maç” de yazıyorum… Türkiye’nin en eski, 85 yıllık gazetesi Bartın Gazetesinden yazıyorum. Demokrat Çaycuma gazetesinde yazıyorum. Bu güne kadar çeşitli dergilerde yazdım. Milliyet’e “Blog” yazıyorum.

Yani yazıyorum ve yazabiliyorum… Ammaaaaaa…
Gel gelelim bu güne kadar bir türlü MEŞHUR olamadım… Televizyonlara çıkamadım, gazeteler benden bahsetmedi. Mahkemeye verilmedim. Ama hep yazdım durdum. Olmadı bir şey…

Şimdi diyorum ki, ahir yaşıma gelmişken artık ben de meşhur olsam. Da…
Nasıl olsam?
Fikir özgürlüğü arkasına sığınarak…
Devletimin aleyhine olamam…
Atatürk’e hakaret, vatana ihanet edemem…
Dinime küfür edemem…

Genç değilim ki “Biri bizi gözetliyor” oyununa girip meşhur olayım, yada her gün sabah televizyonlarda kadın programlarına çıkayım… Şimdi geriye bir tek şey kalıyor benim aklıma gelen ama… İşte o işin de bir “Ama” sı var…

Hani diyorum ki hakkımda bir dava açsanız… Ama… Verilecek cezanın içinde “Hapislik” olmasa. Bu yaşta dayanamam… Yine verilecek cezanın içinde “Para” muhabbeti olmasa, çünkü ödeyemem.

Öyle bir dava açsanız ki, sonunda yumuşak yumuşak pamuk gibi BERAAT etsem, ama bu arada da gazeteler benden söz etseler. Televizyonlar beni programa çağırsalar…

Bak o zaman kadın programlarına da çıkarım, utanmam da… Çünkü bütün bunlar olurken, utanmayı bir tarafa bırakmak gerekiyor, gibi geliyor bana…

Ne dersiniz Sayın Savcım?… Bu işin bir çıkar yolu var mı, yoksa…
Siz de mi bana “Otur oturduğun yerde” mi diyeceksiniz?

20 MART 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..