Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '11

 
Kategori
Tarih
 

İlk Anayasamız Kânunî Esasî'de Resmî Dil

İlk Anayasamız Kânunî Esasî'de Resmî Dil
 

Kanunî Esasî'nin Kapağı


Epey bir zamandır güzelim Türkiye'nin enerjisini boşuna tüketen "etnik ve dinî hassasiyetle"rin kaşınması sessiz çoğunluğu "rahatsız" etmekte. Bilen bilmeyen herkesin meseleye müdahil olması da meseleyi neredeyse çözümsüz noktaya getiriyor. Üstelik gerek "Kürtler" adına gerekse "Aleviler" adına konuşanların temsil ettiklerini söyledikleri toplulukların "homojen" olup olmasına bile aldırış etmeden yüksek perdeden sert sözlerle ortaya çıkıyorlar.  

Özellikle bugünlerde "iki dilli hayat" ve yerel yönetimlerin "dil"le ilgili uygulamaları gündemde. Avunanlar itiraf etmese de "resmî dil" bile tartışılır duruma gelmiştir. Hatta bâzı tartışmacılar bâzı Avrupa ülkelerinde birden fazla "resmî dil"in olduğu bile söyleyebilmektedirler. Mevcut Türkiye Anayasası'nda "resmî dil" ne olduğu açıktır. Konu tartışanların bâzıları da Osmanlı'yı ve onun yönetimini ele alınarak "çok milletlilik" "çok dinlilik" "çok dillilik" tecrübesine atıfta bulunulmakta.  

Buradan hareketle bu yazıda ilk anayasamız "Kanunî Esasî"de "resmi dil"le ilgili hangi maddelerin olduğunu ele alacağım.  

Kânûn-i Esâsî'yle İlgili Genel Bilgiler 

Kânûn-i Esâsî, "Temel Kanun" ya da Anayasa anlamına gelir. Osmanlı Devleti'nin ilk ve son anayasasıdır. 23 Aralık 1876'da ilan edilmiş, 1878'de 2. Abdülhamid tarafından askıya alınmış, 24 Temmuz 1908 2. Meşrutiyet'in ilânıyla tekrar yürürlüğe konmuş ve kısmen 20 Nisan 1924'e kadar da yürürlükte kalmıştır. 1877'de ülke çapında genel seçimlerin yapılmasından sonra oluşturulan Meclis-i Umumi 19 Mart 1877’de açılmıştır.  

İlk toplantı Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonunda yapılır. Mecliste 69 müslim ve 46 gayrımüslim mebus vardı. Meclis başkanlığına Ahmet Vefik Paşa atanmıştı, Dikkat edilirse milletvekilleri "milliyet"iyle değil de "dinî" aiditiyle tanımlanmıştır.  

Kanunî Esâsî'de Resmî Dille İlgili Maddeler: 

Kanunî Esâsî'de "resmî dil"le ilgili üç madde vardır. Şöyle:  

" Madde 18 - Tebaai Osmaniyenin hidematı Devlette istihdam olunmak için devletin lisanı resmisi olan Türkçe'yi bilmeleri şarttır."  

" Madde 57 - Heyetlerin müzakeratı lisanı Türkî üzere cereyan eder ve müzakere olunacak layıhaların suretleri tab ile yevmi müzakereden evvel azaya tevzi olunur."  

" Madde 68 - Heyeti Mebusan için azalığa intihabı caiz olmayanlar şunlardır: Evvelâ tebai Devleti Âliyeden olmıyan saniyen nizamı mahsusu mucibince muvakkaten hizmeti ecnebiye imtiyazını haiz olan salisen Türkçe bilmiyen rabian otuz yaşını ikmal etmiyen hamisen hini intihabta bir kimsenin hizmetkârlığında bulunan sadisen iflâs ile mahkûm olup da iadei itibar etmemiş olan sabian sui ahval ile müştehir olan saminen mahcuriyetine hüküm lâhik olup ta fekki hacir edilmeyen tasian hukuku medeniyeden sakıt olmuş aşiren tabiiyeti ecnebiye iddiasında bulunan kimselerdir. Bunlar mebus olamaz. Dört seneden sonra icra olunacak intihaplarda mebus olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe yazmak dahi şart olacaktır."  

Günümüz Türkçesi'yle şöyle özetleyebilirim yukarıdaki maddeleri:  

1) Osmanlı Devleti'nin hizmetinde istihdam edileceklerin (memurlar) devletin resmî dili Türkçe'yi bilmeleri şarttır. 

2) Meclisteki heyetlerin görüşmeleri Türk dilinde yapılır. 

3) Milletvekili heyetine Türkçe bilmeyenler seçilemez. Dört sene sonra yapılacak seçimlerde milletvekili olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe yazmak da şart olacaktır. 

Son söz: Yıllar önce üstelik de "çok milletli" bir yapı içinde çözümlenen ^resmî dil" tartışmalarını günümüzde "temcit pilavı" gibi önümüze sürenlerin iyi niyetli olmaları düşünülebilir mi?  

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..