Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '09

 
Kategori
Haber
 

İmzalanan neydi?...

İmzalanan neydi?...
 

Atatürk’’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh…” deyişini hatırlarsak, Ermenistan ile Türkiye arasında yapılan ve imzalanmaya çalışılan anlaşmayı anlarım…

Özellikle “Dip komşularımız” ile “Sorunlu” bir ortamda yaşamayı kimse istemez… Aklı olan hiç kimse istemez. Eğer komşularımızda da bu “Akıl” var ise, karşılıklı çabalarla sorunların çözümünde ve komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesinde fayda var. Olaya bu pencereden baktığımızda, elbette ki çaba harcamanın ve sonuca varmanın güzelliklerini de desteklemek görevimizdir en azından…

İşte bu noktada “Çaba harcama” fikrini destekleyeceksek, elbette, destekliyorum… Ama “Antlaşma metni”nin içeriğine göz attığımızda, aynı kanıda değilim. En azından bu şekilde TBMM’den geçer ve yasalaşırsa…

Bu noktada hem Ermenistan tarafının hem de Türkiye tarafının halklarının endişeleri var…

Bizim endişemiz “Soykırım” söylemi ile Azerbaycan konusundaki Ermeni tutumu… Ermeni tarafının bu diretmesi karşısında, bizim de kesinlikle sınır kapılarını açmayacağımızın bilinmesi, Ermeni tarafının endişesi…

Bu konular çözüme “Tatlılıkla” ve her iki HALKIN ortak kararları ile çözülmedikçe, imzalanan “Metin” neyi ifade ediyor?

Soru da bu?

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığındaki AKP hükümeti, aynen “Açılım” konusunda takındıkları “Ketum” davranışı, bu aşamada da göstermektedir.

Evet… Başbakan, bu konuda yaptığı her konuşmada veya sözüm ona bilgilendirmede “Karabağ sorunu çözülmedikçe” şartını söylemektedir. Peki, bu sorunlar çözülmez ise, bu anlaşma ne işe yarayacak?

İşe yarar tarafı bana göre şu… Her iki taraf, aralarında bu güne kadar “Sözlü” olarak ifade ettikleri sorunları “Metin” haline getirmiş ve “Evet… İşte bizim sorunlarımız sadece bunlar… Gelin çözelim…” diyerek hem sorunları belirleme ve sıralama, hem de “Niyet” ortaya koymaktan başka bir şey değil…

Bu noktaya getirmeyi “Başarı” olarak görebilir miyiz?

Elbette görürüz… Ama “İçeriği” ile ilgili “Kaygılarımızı” saklı tutmak kaydı ile…

“İçeriği” ile ilgili “Kaygılarımızı” saklı tutmak kaydımızı bir tarafa koyarak, son söz olarak ifade etmek isterim ki, olayı millette “Çözüme kavuşturulmuş” olarak sunmanın bir anlamı yok… Gelinen nokta, eskilerin demesi ile “Malumun ilanından” başka bir şey değil…

Biliyoruz ki, 1914 senesinden bu yana, Ermenistan ile Türkiye arasında bu sorunlar var ve bugüne kadar da üzerine gidilmemiştir. Ermenistan tarafının Dağlık Karabağ’ı işgali ve orada kalmakta diretmesi ise, bu sorunları hepte çözümsüz hale getirmektedir.

Doğrudan Türkiye ile olan sorunlarını iki devlet arasında ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda elbette çözeriz. Ama bu konu sadece ve tek başına Türkiye’nin sorunu olmaktan çoktan çıkmıştır.

O halde daha işin “En başında” bulunduğumuzu ve daha çok “Krizlerin” ortaya çıkacağını bilerek olayları takip edeceğiz elbette…

Belli konularda da taviz vermeden…

İşte bu “Belli konular” hakkında da hükümeti millete karşı “Şeffaf olmaya” davet ediyorum…

12 EKİM 2009

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..