Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '07

 
Kategori
İlişkiler
 

İnadına yaşamak

İnadına yaşamak
 

http://img256.imageshack.us/img256/1896/66539025tb1.jpg


Zordur hayat pek çoğumuz için. Sarıldığımız olur bazen imkansızlıklarımıza, bazen kabullendiğimiz olur yaşamın dikte ettiklerini, bazen yıkmak isteriz imkansızlıkları… İnadına yaşamak isteriz hayatı olanca gücümüzle. Bazılarımız yorulur, sunulanlarla yaşamayı yeğler. Yorulmayanlar?

Yıllar geçtikçe zorlukları artar hayatın ve seçim yapmak zorunda kalırsınız; ‘ Ya hayatı istediğiniz gibi yaşayacaksınız. İsteklerinizi gerçekleştirmek için mücadele edeceksiniz. Ya da hayatın size sundukları ile yetinirsiniz’. Çoğunluk kabullenir kolayca hayatın verdikleri ile yetinmeyi. Alışır zamanla sunulmuşlarla yaşamaya. Fakat küçük bir azınlık vardır ki; onlar asla yetinmezler sunulanlarla. Hayır, aç gözlü değillerdir, sadece daha iyi yaşamak için zorluyordur hayat onları. Kendilerinin bile sıkıldığı nefret ettiği olur bu huylarından. Ellerinden pek bir şey gelmez, onlar yetinmeyecektir asla. İnadına yaşamak isteyeceklerdir, inadına… Hiç bir şey engel olamaz onların isteklerine, ne ekonomik açmazlar ne sevgililer ne aileler…yaşayacaklardır inadına. Uykusuz aç kalacaklardır. Sevgilileri terk edecektir… Onlar yaşamaktan geri kalmayacaktır yine de. Ellerinde değildir çünkü; sunulmuş hayatı kabul etmeyecektir yaşamak isteyenlerin azınlığı.

Zorlayacak, açacaktırlar bütün kapıları. Onlara sunulan hayat budur belki, kim bilir belki yetinmemek için gönderilmişlerdir dünyaya. Eleştirmek, sorgulamak, daha iyisini istemek, arzulamak, hayal etmek, ...

Başkalarının sorunlarını dert edinmek onların en büyük kabahatidir. Tutamazlar kendilerini hemen yardım etmek isterler. İnsanlar hoşlanmazlar genelde yardım edilmesinden. Aşağılandıklarını, küçük düşürüldüklerini sanırlar. Fark eder tabiî ki inadına yaşayanlar bu durumu fakat; yapabilecekleri pek bir şey yoktur. Dedik ya rahat duramazlar, yardım etmek isterken ukalalıkla, gevezelikle, çok bilmişlikle suçlanırlar. Olsun, onlar için fark etmez. Konuşacaklardır. Zorlayacaklardır gelenekleri, tabuları… Ellerinde değildir, durduramazlar kendilerini sürekli derinlerinde eşinmek isterler hayatların. Gizlerin peşindedir onlar. Her şey açık seçik ortaya çıkmadan durmayacaklardır… Duygular, kin, nefret… her şey ortada olmalıdır ki; dinginleşsin merakları.

Sanmayın ki kendilerine iyi davranıyordur hayatı ‘İnadına yaşayanlar’. En çok kendi hayatlarındadır çatışma alanları. En çok kendilerini sorgular, alay ederler. Yıprattıkları kendileridir, vucutlarıdır aslında. Yapmak zorundadırlar, durduramazlar kendilerini. Yaşama isteği ağır basmaya başlamıştır bir kere, yaşamak için gerekirse vucutları yorulabilir. Önemli olan o anın en iyi şekilde yaşanmasıdır. Başka bir ‘o an’ olmayabilir. Bilirler. Yorulmanın hiçbir önemi yoktur bu yüzden.

Yaşamak istiyordur onlar çünkü hayatı dolu dolu ve hayal ettiklerinden bile öte…

Çocuk gibidirler. Arzularının peşinden koşarlar. Mantıklı olup olamaması önemli değildir, önemli olan koşulmasıdır tutkuların peşinden. Varlıklı değildirler, sevmezler biriktirmeyi kısa ömürlerinde, ortadadır her şeyleri. Her imkanları hayattan daha çok haz almak için kullanılmalıdır, saklanacak bir şey varsa eğer yaşanmıyordur hayat.

Kendileri gibi ortadadır fikirleri de. İsteseler de susamazlar bunca yaşanmamışlığa karşı. Bunca sindirilmişliğe karşı… Ondandır fikirlerinin ortalıkta dolaşması. Fikrilerinin hüküm giydiği olur çoğu kez !

Cezalara rağmen ‘İnadına Yaşarlar’. Ondandır korkusuz olmaları hayata karşı. Ya yaşayacaklardır hayatı derinlemesine, ya da hayat yaşamlarını sonlandıracaktır ‘İnadına Yaşayanların’. Sonlanmamışsa yaşamları, zorlayacaklardır bütün kapıları…

Murat AYDEMİR

 
Toplam blog
: 127
: 902
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

Gazeteciliğe az çok bulaşmış, memleket meselelerini ve dünya gündemini takip eden, okuyan yazan b..