Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '09

 
Kategori
Tarih
 

İnebahtı Bozgunu ve sonuçları

Selam bloğumun değerli okuyucarı bugün aslında sizlere spor ve sağlık konularında birşeyler yazmayı düşünsemde çok sevgili babamı kısa bir süre önce kaybettiğimden dolayı onun yerine 1571 yılında meydana gelen ve Haçlı donanmasının zaferiyle biten tarihimizdeki acı deniz savaşlarından biri olan İnebahtı bozgunundan bahsedeceğim ama burada dikkat edilmesi gereken nokta savaşın sonunda Veziriazam Sokullu Mehmet Paşanın cesaret verici olan sözleri olacak ki bu sözleri hepinizin dikkatlice analiz edeceğini umut ederim.

Şimdi gelelim İhebahtı Savaşına Magosa kuşatması başladıktan sonra Türk donanması geri dönmüş, Haçlı donanmasının Kıbrıs'a yönelmesini engellemek için faaliyetini Adriyatik kıyılarına kaydırmıştı. Donanma kışı istanbul'da geçirdikten sonra tekrar Akdeniz'e açılmış, Haçlılar donanması Türk donanması ile karşılaşmamak için elinden geleni yapmıştı. Türk donanması Haçlı donanması ile savaşmaktan ümidi kesince İnebahtı limanına gelmiş ve burada demir atmıştı. Bu arada donanmadaki erlerin ve subayların bir kısmınada izin verilmişti. Bu sırada, 300 savaş gemisi ve 30 bin askeri olan Haçlı donanmasının İnebahtı'na doğru yelken açtıkları haberi geldi. Düşman bulduğu fırsatı kaçırmak istememişti ve Akdeniz'in en ünlü Hıristiyan denizcileri bu harekatta görev almışlardı. Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa derhal bir savaş meclisi topladı. Bu toplantıda Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali, kara kuvvetlerine kumanda eden Pertev Paşa da vardı. İçlerinde yalnız Uluç Ali denizci, diğerleri karacı idiler. Kaptan-ı Deryalık verilen Ali paşa, bir denizci olan Uluç Ali'nin tavsiyelerine, ısrar ettiği halde onun öne sürdüğü plana uymadı. Deniz tarafını tutmak yerine kara tarafını tutmaya karar verdi ve fazla ayrıntılara da girmek istemedi. Bu gaflet, zaten subay ve er noksanı fazla olan donanmamızın kara ile düşman kadırgaları arasında sıkışıp kalmasına sebep oldu. Uluç Ali yirmi kadar gemi ile düşman hatların dövüşe dövüşe ve düşmanın sol kanadını ortadan kaldırarak geçmeye muvaffak olmuştu ama, Ali Paşa şehit, oğulları da esir olmaktan kurtulamamıştı(7 Ekim 1571).

Bu baskında Türk donanması 140'tan fazla gemi kaybetti, 20 bin kadar esir ve şehit verdi. Haçlıların kaybı da büyüktü. 8 bin ölü vermişlerdi, 20 bin de yaralı vardı. Ayrıca isabet almamış tek gemileri yoktu. Fakat bu savaşın galibi onlar oldu. 2. Selim bu bozguna son derece üzüldü. Uluç Ali Paşa'nın adını Kılıç Ali Paşa'ya çevirerek onu Kaptan-ı Deryalığa getirdi ve hemen o kış eskisinden daha güçlü bir donanma yapılmasını emretti. Donanmamızın eskisinden daha güçlü olarak yeniden kurulması için ferman çıktığı zaman kış mevsimi gelmiş bulunuyordu. Fermanda, yeni donanmanın ilkbahar gelmeden kurulması isteniyordu. Ancak, bir kış mevsiminde koskoca bir donanmanın kurulması da imkansız görünüyordu. Kılıç Ali Paşa bu konudaki endişelerini Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa'ya bildirdiği zaman, Sokullu ona şu cevabı verdi: - Paşa! Paşa! Bu devletin kuvvet ve kudreti o derecededir ki, bütün donanma lengerleri (gemi demiri) gümüşten, resenleri(halatları) ibrişimden, yelkenleri atlastan yapılmak ferman olunsa layıkytır. Hangi geminin malzemesi yetişmezse, gel benden al. Devletin gücünü ve mali kaynaklarını en iyi bilme mevkiinde olan Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa böyle konuşunca, mesele kalmıyordu. Kııç Ali Paşa, onun elini öperek:-Gerçekten, anladım ki, bu donanmayı siz tamamlarsınız dedi. Böylece, 21 Ekim 1571 günü başlayan gemi inşa faaliyeti dört ay sonra bitmiş ve bazı Osmanlı tarihçilerine göre 200, Katip Çelebi'ye göre ise 158 gemi, 15 Şubat 1577 günü sefere hazır hale getirilmişti. Ancak, Başbakanlık Arşivi'nde bulunan 15 Haziran 1572 tarihli bir belgede '' Tersane-i amiremde 250 pare mürettep ve mükemmel kadırga hazırlanıp'' cümlesine rastlandığından, o kış yapılan gemilerin 200'den az olmadığı anlaşılır. Hele yeni gemilerden 8 tanesi, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte olduğundan, Avrupa'da büyük korku uyandırmıştır. Türk donanmasına defalarca yenilip İnebahtı baskınını zaferle sonuçlandırmış olmaları Venediklilerin ümidini arttırmıştı. Osmanlı donanması mahvolmuşken yapılacak bir barış andlaşması ile kendi lehlerine birtakım şartları kabul ettireceklerini sanıyorlardı. Bu maksatla Venedik elçisi Marc Antonio Barbaro, Sokullu Mehmet Paşa'yı makamında ziyaret etti. Görevi, Osmanlıların bir barış andlaşmasına yanaşıp yanaşmayacaklarını anlamak, bu konuda bir sondaj yapmaktı.

Elçinin niyetini sezen Veziriazam Sokulu Mehmet Paşa ona şu cevabı verdi.

- SON OLAYDAN SONRA, CESARETİMİZİN NE KADAR SAĞLAM BULUNDUĞUNU GÖRÜYORSUNUZ. LAKİN, SİZİN ZAİATINIZLA, BİZİMKİ ARASINDA BÜYÜK FARK VARDIR. BİZ, SİZDEN BİR KRALLIK YER ALMAKLA;(KIBRIS'I FETHETMEKLE), BİR KOLUNUZU KESTİK. SİZ İSE, DONANMAMIZI MAĞLUP ETMEKLE , SAKALIMIZI TRAŞ ETMİŞ OLDUNUZ. KESİLMİŞ BİR KOL YERİNE GELMEZ AMA, TRAŞ EDİLMİŞ SAKAL EVVELKİNDEN DAHA GÜR ÇIKAR!

Gerçekten de bir kış içinde güçlü bir donanma yapıldı. Venedikliler ile yapılan barış andlaşmasında ise sadece Türklerin şartları kabul edildi. Venedikliler tazminat ödemek, vergi vermek, eski vergileri artırmak, bazı kaleleri iade etmek, Kıbrıs'ın Türk hakimiyetine geçişini resmen tanımak gibi, Osmanlıların ileri sürdüğü bütün şartları kabul etmek zorunda kaldılar. Türk donanması tekrar bütün Akdeniz'de hakimiyet kurdu.

Bugünkü blog yazımı bitirirken bende Sokullu Mehmet Paşa'nın görüşlerine katıldığımı söylemek istiyorum. Evet sevgili okuyucularım hayatta en çok değer verdiğiniz şeyleri ya da servetinizin tamamını kaybetmiş olabilirsiniz bu sizi umutsuzluğa sürüklemeli aksine eskisinden daha bir hırsla çalışıp bu kötü günlerden kurtulmaya çalışmalısınız..

 
Toplam blog
: 22
: 3190
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Selam, sizlere bloğumda sağlık, spor, tarih ve politika konularında yararlı bilgiler sunacağım. Ben ..