Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '12

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

İngilizce Eğitim / Passive Voice & Indirect Speech (Edilgen Çatı ve Dolaylı Anlatım)

İngilizce Eğitim / Passive Voice & Indirect Speech (Edilgen Çatı ve Dolaylı Anlatım)
 

Passive Voice & Indirect Speech (Edilgen Çatı ve Dolaylı Anlatım)


I. Passive Voice (Edilgen Çatı)

 * Passive Voice: Edilgen cümlelerde, eylemi kimin ya da neyin gerçekleştirdiği önemli değildir, önemli olan eylemin kendisidir. Cümlenin fiili “yapıldı, edildi vs.” gibi edilgen bir anlam vermektedir.

Active  - Someone stole my car. (Birisi arabamı çaldı.)

Passive – My car was stolen. (Arabam çalındı.)

* Eğer eylemi gerçekleştiren özne de belirtilmek isteniyorsa, cümle sonuna “by” ile birlikte eklenir.

- My car was stolen by him. (Arabam onun tarafından çalındı.)

* Active bir cümleyi passive bir cümleye çevirmek için;

a) Active cümlenin nesnesinin, passive cümlenin nesnesi yapılması,

b) “to be (olmak)” fiilinin, kullanılan zamana göre gerekli biçimiyle passive cümleye eklenmesi,

c) Active cümledeki fiilin, passive cümlede “Verb(-ed)” haliyle kullanılması yeterlidir.

 

A) Present Continuous Tense [ am/is/are + being + Verb(-ed)] :

 a – They are doing the exercises carefully. (Alıştırmaları dikkatle yapıyorlar.)

p – The exercises are being done carefully. (Alıştırmalar dikkatle yapılıyor.)

 

B) Simple Present Tense [ am/is/are + Verb(-ed)] :

 a – They clean the room every day. (Odayı her gün temizlerler.)

p – The room is cleaned every day by them. (Oda, onlar tarafından her gün temizlenir.)

a – The candidates make a lot of speeches. (Adaylar pek çok konuşma yaparlar.)

p – A lot of speeches are made by the candidates. (Adaylar tarafından pek çok konuşma yapılır.)

 

C) Simple Past Tense [ was/were + Verb(-ed)] :

 a – We told the new student where to sit. (Yeni öğrenciye nereye oturacağını söyledik.)

p – The new student was told where to sit. (Yeni öğrenciye nereye oturacağı söylendi.)

a – They cleaned the rooms at 9 o’clock. (Odaları saat 9’da temizlediler.)

p – The rooms were cleaned at 9 o’clock. (Odalar saat 9’da temizlendi.)

 

D) Past Continuous Tense [ was/were + being + Verb(-ed)]:

 a – They were cleaning the house. (Evi temizliyorlardı.)

p – The house was being cleaned. (Ev temizleniyordu.)

a – They were cleaning the windows. (Pencereleri temizliyorlardı.)

p - .The windows were being cleaned. (Pencereler temizleniyordu.)

  

E) Present Perfect Tense [ have/has + been + Verb(-ed)]:

 a – They have made my brother a captain. (Erkek kardeşimi kaptan yaptılar.)

p – My brother has been made a captain. (Erkek kardeşim kaptan yapıldı.)

a – He has broken my plates. (Benim tabaklarımı kırdı.)

p – My plates have been broken. (Tabaklarım kırıldı.)

 

F) Past Perfect Tense [ had + been + Verb(-ed)]:

a – They had found the stolen car in another town. (Çalıntı arabayı başka şehirde bulmuşlardı.)

p – The stolen car had been found in another town. (Çalıntı araba başka bir şehirde bulunmuştu.)

a – He had broken my plates. (Benim tabaklarımı kırmıştı.)

p – My plates had been broken. (Tabaklarım kırılmıştı.)

 

G) Future Tense [ will + be + Verb(-ed)] [ am/is/are + going to be + Verb(-ed)]:

a – He is going to ask you several questions. (Size çeşitli sorular soracak.)

p – You are going to be asked several questions. (Size çeşitli sorular sorulacak.)

a – She is going to read another chapter. (Başka bir bölümü okuyacak.)

p – Another chapter is going to be read. (Başka bir bölüm okunacak.)

a – Somebody will tell you what time the bus leaves. (Birisi, size otobüsün ne zaman kalkacağını söyleyecek.)

p – You will be told what time the bs leaves. (Size, otobüsün ne zaman kalkacağı söylenecek.)

 

H) Future Perfect Tense [ will have + been + Verb(-ed)]:

a – They will have locked the doors. (Kapıları kilitlemiş olacaklar.)

p – The doors will have been locked. (Kapılar kilitlenmiş olacak.)

 

J) Conditional Perfect Tense [ would have + been + Verb(-ed)]:

a – He would have given the book to him. (Kitabı ona verecekti.)

p – The book would have been given him. (Kitap ona verilecekti.)

 

K) Must, Have to [ must + be + Verb(-ed)] [ have/ has to + be + Verb(-ed)] :

a – We have to do something. (Bir şey yapmalıyız.)

p – Something has to be done. (Bir şey yapılmalı.)

a – We must do something. (Bir şey yapmalıyız.)

p – Something must be done. (Bir şey yapılmalı.)

a – We must look into this matter. (Bu sorunu incelemeliyiz.)

p – This matter must be locked into. (Bu sorun incelenmeli.)

 

L) Would, Should, May, Might, Can, Could [ would/should/may/might/can/could + be + Verb(-ed)] :

a – He would do her hair. (Onun saçını yapardı.)

p – Her hair would be done. (Onun saçı yapılırdı.)

a – She should clean her room. (Odasını temizlemeli.)

p – Her room should be cleaned. (Odası temizlenmeli.)

a – They can promote him. (Onu terfi ettirebilirler.)

p – He can be promoted. (O terfi ettirilebilir.)

a – He may(might) sell the car. (Arabayı satabilir.)

p – The car may(might) be sold. (Araba satılabilir.)

a – We could hear the music from for away. (Müziği çok uzaktan duyabiliyorduk.)

p – The music could be heard from for away. (Müzik çok uzaktan duyulabiliyordu.)

a – Somebody might have stolen my wallet. (Birisi cüzdanımı çalmış olabilir.)

p – My wallet might have been stolen. (Cüzdanım çalınmış olabilir.)

 

II. Indirect Speech (Dolaylı Anlatım) :

a) Indirect Speech: Birisin söylediği bir sözün, dolaylı anlatımı yapan kişinin kendi sözcükleri ile bir başkasına aktarıldığı anlatım tarzıdır. Bu aktarım sırasında; aktarılan cümlenin öznesi, zamanı ve yardımcı fiili değişebilir.

- Jane said: “I’m going to cinema.” (Jane, “Ben sinemaya gidiyorum.” dedi.)

- Jane said she was going to the cinema. (Jane, sinemaya gitmekte olduğunu söyledi.)

b) Dolaylı anlatımı yapan kişi, başkasının söylediği sözü aktarmak için reporting verbs (aktaran fiiller) kullanır. En sık kullanılanlar;

- say (söylemek)

- tell (anlatmak)

- ask (sormak, istemek)

- want to know (bilmek istemek)

- reply (yanıtlamak)

- report (bildirmek)

- add (eklemek)

- order (emretmek)

 

c) Aktaran fiil, “simple present”, “present continuous”, “present perfect” ya da “future” zamanlarından biri ile kullanılırsa, aktarılan cümlenin zamanı değişmez. Ancak, aktarma fiilinin zamanı çoğunlukla “simple past tense”(di’li geçmiş zaman)’dır.

- Jack: “I’m reading a book. (Jack, “Bir kitap okuyorum”.)

- Jack says he is reading a book. (Jack, bir kitap okumakta olduğunu söylüyor.)

- Jack has said he is reading a book. (Jack, bir kitap okumakta olduğunu söyledi.)

- Jack will say he is reading a book. (Jack, bir kitap okumakta olduğunu söyleyecek.)

 

d) Aktaran fiil, geçmiş zamanda kullanıldığında, aktarılan cümlenin zamanı ve yardımcı fiili aşağıdaki şekliyle geçmiş zamana dönüşür.

- am/is: was      - are: were           - have/has: had

- will: would    - can: could          - do: did

- may: might    - want: wanted    - like: liked

 

e) Aşağıdaki cümlelerdeki çeşitli zamanların ve yardımcı fiillerin, doğrudan anlatımdan dolaylı anlatıma çevrilirken geçirdikleri değişimleri görebiliriz.

Simple Present =) Simple Past

- Mary said: “I play the piano very well.” (Mary, “Ben çok iyi piyano çalarım.” dedi.)

- Mary said she played the piano very well. (Mary, çok iyi piyano çaldığını söyledi.)

- Alan told me: “I want to speak to you.” (Alan, bana, “Seninle konuşmak istiyorum.” dedi.)

- Alan told me he wanted to speak to me. (Alan, bana, benimle konuşmak istediğini söyledi.)

 

Present Continuous =) Past Continuous

- Jack said: “I’m going to the cinema.” (Jack, “Sinemaya gidiyorum.” dedi.)

- Jack said he was going to the cinema. (Jack, sinemaya gitmekte olduğunu söyledi.)

- Tom said: “Ann isn’t working hard enough.” (Tom, “Ann yeteri kadar sıkı çalışmıyor.” dedi.)

- Tom said Ann wasn’t working hard enough. (Tom, Ann’in yeteri kadar sıkı çalışmadığını söyledi.)

 

Present Perfect =) Past Perfect

- Betty said: “I have missed the bus.” (Betty, “Otobüsü kaçırdım.” dedi.)

- Betty said she had missed the bus. (Betty, otobüsü kaçırdığını söyledi.)

- Julia said: “I haven’t seen Robert for a while.” (Julia, “Robert’ı bir süredir görmedim.” dedi.)

- Julia said she hadn’t seen Robert for a while. (Julia, Robert’ı bir süredir görmediğini söyledi.)

 

Present Perfect Continuous =) Past Perfect Continuous

- Robert said: “I have been living in London since 1990.” (Robert, “1990’dan beri Londra’da yaşıyorum.” dedi.)

- Robert said he had been living in London since 1990. (Robert, 1990’dan beri Londra’da yaşadığını söyledi.)

 

Simple Past =) Past Perfect

- Ann said: “I fell downstairs.” (Ann, “Aşağı kata düştüm.” dedi.)

- Ann said she had fallen downstairs. (Ann, aşağı kata düştüğünü söyledi.)

- Betty said: “My mother was in hospital yesterday.” (Betty, “Annem dün hastanedeydi.” dedi.)

- Betty said her mother had been in hospital the day before. (Betty, annesinin önceki gün hastanede olduğunu söyledi.)

 

Will =) Would  & Be(am,is,are) going to  =) was/were going to

- Alan said: “I will be a bit late this evening.” (Alan, “Bu akşam biraz geç kalacağım.” dedi.)

- Alan said he would be a bit late that evening. (Alan, o akşam biraz geç kalacağını söyledi.)

- Robert said: “I am going to buy a new car.” (Robert, “Yeni bir araba alacağım.” dedi.)

- Robert said he was going to buy a new car. (Robert, yeni bir araba alacağını söyledi.)

 

Can =) Could

- Betty told me: “Youcan come and stay with me.” (Betty bana, “Gelip benimle kalabilirsin.” dedi.)

- Betty told me I could go and stay with her. (Betty bana, gidip onunla kalabileceğimi söyledi.)

 

May =) Might

- Julia said: “It may rain.” (Julia, “Yağmur yağabilir.” dedi.)

- Julia said it might rain. (Julia, yağmur yağabileceğini söyledi.)

 

Must =) Had to

- Tim said: “I must stay at home.” (Tim, “Evde kalmalıyım.” dedi.)

- Tim said he had to stay at home. (Tim, evde kalması gerektiğini söyledi.)

 

f) Aşağıda kullanılan zamanlar ve yardımcı fiiller, dolaylı anlatımda değişmez.

Past Continuous

- Ann said: “We were playing tennis at 10 o’clock.” (Ann, “Saat 10’da tenis oynuyorduk.” dedi.)

- Ann said they were playing tennis at 10 o’clock. (Ann, saat 10’da tenis oynamakta olduklarını söyledi.)

 

Past Perfect

- Jack said: “They had bought that car.” (Jack, “Onlar o arabayı satın almışlardı.” dedi.)

- Jack said they had bought that car. (Jack, onların o arabayı satın almış olduklarını söyledi.)

 

Should

- Robert said: “They should do something about the economy.” (Robert, “Onların, ekonomi ile ilgili bir şey yapmaları gerekiyor.” dedi.)

- Robert said they should do something about the economy. (Robert, onların ekonomi ile ilgili bir şey yapmaları gerektiğini söyledi.)

 

Had better

- Betty told me: “We’d better stop at the next petrol station.” (Betty, “Gelecek benzin istasyonunda dursak iyi olur.” dedi.)

- Betty told me we’d better stop at the next petrol station. (Betty, bana, gelecek benzin istasyonunda durmamızın iyi olacağını söyledi.)

 

Used to

- Tim said: “I used to smoke 20 cigarettes a day.” (Tim, “Günde 20 sigara içerdim.” dedi.)

- Tim said he used to smoke 20 cigarettes a day. (Tim, (önceden)günde 20 sigara içtiğini söyledi.)

 

g) Question: Soru cümlelerinin dolaylı anlatımı için genellikle, “ask” (sormak) ve “want to know” (bilmek istemek) gibi aktaran fiiller kullanılır.

- He asked her: “What is your name?” (O, ona “Adınız nedir?” diye sordu.)

- He asked her what her name was. (O, ona adının ne olduğunu sordu.)

 

* Aktarılan cümle “how long, when, what, which, who, why vb.soru sözcükleri ile başlıyorsa, dolaylı cümlede aktaran fiilden sonra bu sözcükler gelir.

- They asked me: “How long have you been learning English?” (Bana, “Ne kadar zamandır İngilizce öğreniyorsun?” diye sordular.)

- They asked me how long I had been learning English? (Bana, ne kadar zamandır İngilizce öğrenmekte olduğumu sordular.)

- Alan said: “Where can I park my car? (Alan “Arabamı nereye park edebilirim?” dedi.)

- Alan wanted to know where he could park his car. (Alan, arabasını nereye park edebileceğini bilmek istiyordu.)

- His father said: “Who has been using my computer?” (Babası, “Bilgisayarımı kim kullanmaktaydı?” diye sordu.)

- His father wanted to know who had been using his computer. (Babası, bilgisayarını kimin kulanmakta olduğunu bilmek istiyordu.)

- She asked me: “Why are you so sad?” (Bana, “Ne o kadar üzgünsün?” diye sordu.)

- She asked me why I was so sad? (Bana, neden o kadar üzgün olduğumu sordu.)

- Paul asked her: “When are you beginning your holiday?” (Paul ona, “Tatiline ne zaman başlıyorsun?” diye sordu.)

- Paul asked her when she was beginning her holiday? (Paul ona, tatiline ne zaman başlayacağını sordu.)

 

* Eğer soru, yardımcı fiille başlıyorsa (evet ya da hayır şeklinde yanıtlanabilen soruysa) aktarılan cümlenin başına “if” (eğer) ya da “whether” (olup olmadığı) gelir.

- He asked me: “Can I leave my motorcycle in your garage?” (Bana, “Motosikletimi garajına bırakabilir miyim?” diye sordu.)

- He asked me if he could leave his motorcycle in my garage? (Bana, motosikletini garajıma bırakıp bırakamayacağını sordu.)

- She asked me: “May I use your computer?” (Bana, “Bilgisayarını kullanabilir miyim?” diye sordu.)

- She asked me whether she might use my computer. (Bana, bilgisayarımı kullanıp kullanamayacağını sordu.)

 

h) Imperatives (Emir Cümleleri): Bir emir cümlesinin dolaylı anlatımı için “tell” (söylemek), “order” (emretmek), “ask” (istemek), “advice” (öğüt vermek) gibi aktaran fiiller kullanabiliriz. Aktarılan fiilin önünde “to” ya da“not to” kullanıldığına dikkat etmeliyiz.

- His mother said: “Don’t put sticky things in your pockets.” (Annesi, “Yapışkan şeyleri ceplerine koyma.” dedi.)

- His mother told him not to put sticky things in his pockets. (Annesi ona, yapışkan şeyleri ceplerine koymamasını söyledi.)

- They told her: “Play the piano.” (Ona, “Piyano çal.” dediler.)

- They asked her to play the piano. (Ondan, piyano çalmasını istediler.)

- My brother told me: “Look where you are going.” (Erkek kardeşim bana, “Nereye gittiğine bak.” dedi.)

- My brother told me to look  where I was going. (O bana, nereye gittiğime bakmamı söyledi.) 

 
Toplam blog
: 296
: 6335
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

Bankacılığın stres ve yoğunluğundan fırsat buldukça, okumaya ve düşüncelerimi burada paylaşmaya ç..