Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '12

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

İnsan Yaşamını Tehdit Eden Yeni Trend

İnsan Yaşamını Tehdit Eden Yeni Trend
 

  • “Kendiniz için mi yetiştireceksiniz, yoksa satmak için mi yetiştireceksiniz?” sorusu, Antalya’da çok sorulan bir soruymuş… Bu soruyu yeni öğrenmedim ama bu sorunun çok sorulan bir soru olduğunu yeni öğrendim.
  •  
  • Neyi anlatmak istediğimi sanırım anladınız. Aslında niyetim “Gıda terörü” denen son yılların yeni terör hadisesi üzerine birkaç şey karalamak.
  •  
  • Kim ne derse desin, son yıllarda insanlık üzerindeki en feci terörün gıda terörü olduğu bütün bir çıplaklığıyla önümüzde durmakta. Gün yok ki, yeni bir gıda terörü hadisesinin haberini gazetelerden, internet sayfalarından okumayalım… Yediğimiz ve içtiğimiz bütün yiyecek ve içeceklerin esasen zehir barındırdığını ve zehirli gıdalardan kendimizi korumanın da mümkün olmadığını düşünüyorum. Hangi birisinden kendimizi koruyacağız ki? Antibiyotik verilerek üretilen tavuklardan mı, zirai ilaç verilerek yetiştirilen sebze ve meyvelerden mi, damacanalardan içtiğimiz sulardan mı yoksa pet şişelerde satılan zeytinyağlarından mı kendimizi koruyacağız? Ya bal… Daha geçtiğimiz günlerde fazlaca reklamı yapılan balların aslında balla hiç ilgisinin olmadığını ve sadece bala benzeyen bir şeyler olduğunu öğrenmedik mi? Bayram şekerlerinin kumaş boyaları katılarak yapıldığından tutunda, zeytine karıştırılan pası, bala karıştırılan mazotu, ekmeğe katılan boyayı ve saireleri sıralamanın sonu yok.
  •  
  • Kapitalizmi yeni yeni öğrenmeye başladığımız yıllarda bütün melanetlerin kapitalizmden geldiğini düşünürdük. Halen de öyle düşünmekteyim. Yoksa geldiğimiz şu son noktada, bu denli ciddi bir boyuta ulaşmış olan Gıda Terörü hadisesini nasıl açıklayacağız? Daha düşük maliyetle, daha hızlı ve daha çok üretip, daha çok satmak ve daha çok kâr elde etmek için insanoğlunun yapmayacağı yok. Kapitalizm böyle bir şey işte… Kapitalizme ne kadar biat edilirse edilsin vaziyet ortada. Ama daha garip olan ise, kapitalizmin marifetiyle hepimiz adım adım zehirlenirken tek bir tanemizde dahi kapitalizme ilişkin tepki adına ortaya çıkmış bir tavırda yok.  Toplumun bütün fertleri bu düzenin bir yerlerden, kıyısından, köşesinden birer uygulayıcısı haline dönüşmüş. Herkes düzenin içerisinde birbirini zehirlemekle meşgul… Sanırım tepkisizliğin ana kaynağı tam da burası olsa gerek. Yoksa zehirli üretim yapan üniteleri yasa marifetleriyle kontrol etmek mümkün mü? Ancak vatandaşın o üniteyi basıp, üretimi durdurması esastır ki, böyle bir şeye son otuz yıldır rastlamak mümkün dahi olmadı.
  • Benim bu tepkisizlikten çıkardığım sonuç, bireylerin bu düzenin bir şekilde birer uygulayıcısı haline dönüşmüş olmalarıdır. “Kadı anamı soruyor, ben kimi kime şikâyet edeceğim”  özdeyişinin cuk oturduğu bir durum var ortada.
  • Öyle ya, nereye varacak bu işin sonu? Son yıllarda hastanelerin onkoloji servisleri tıka basa dolmaya başladı. Başta tarımsal üretimin yoğun olduğu kentler olmak üzere, ülkenin dört bir yanı kanser vakalarıyla çalkalanıyor. Ne var ki bu denli ciddi bir boyuta ulaşmış olan gıda terörü hadisesi, siyasal iktidarın zerre olsun dikkatini çekmiyor.  Hatta öyle ki gıda terörü bizzat tarım bakanlığının sevk ve idaresinde yürütülüyor. Balla alakası olmayan ve piyasada bal niyetine satılan ürünlerin bu denli pervasızca reklamının yapılıp satılabilmesi nasıl açıklanabilir?
  •  
  • “Kendiniz için mi yetiştireceksiniz, yoksa satmak için mi yetiştireceksiniz?”
  • Bu soru cümlesi aslında ne demek istediğimizi yalın bir şekilde anlatmakta.
  • Soran kim mi?
  • Tabii ki zirai ilaç satan firmalar. Bu firmalar ki, her birisinin sahibi ziraat mühendisidir.
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..