Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '12

 
Kategori
Siyaset
 

Kürtler Ne İstiyor? Bölünmek mi, Bölünmemek mi?

Kürtler Ne İstiyor? Bölünmek mi, Bölünmemek mi?
 

  • Kürtler ne istiyor?
  • Biliyorum, bayat bir soru oldu. Hatta öyle ki üzerinde en çok tartışılan, konuşulan konulardan birisiydi “Kürtlerin ne istediği?” sorusu?
  • Geride kalmış, üzerinde tartışılmış bir soru.
  • Bu soru üzerinde sadece şunu söylemek sanırım yeterlidir; “Temel insan hakları kriterleri ve demokrasinin asgari normları neyse, Kürtlerinde bu haklardan azami olarak faydalanması esastır”.
  • Yani…
  • Kürtler aslında kimseden ekstradan bir şey istemiyor. Sadece doğuştan gelen gasp edilmiş haklarını istiyorlar ki, bir takım zorlamalarla Kürtlerin taleplerini eğip bükmenin, sağa sola çekmenin bir esprisi yoktur.
  • Kürtlerin doğuştan gelen haklarından olan ve insan haklarının temelini oluşturan ana dil gibi hassas bir konuda gasp edilmiş bir hakkı vardır. Bu hakkı alabilmek için Kürtler yıllardır uğraş veriyorlar. Düşünebiliyor musunuz, Kürtler anadilini konuşmak, anadilinde eğitim almak gibi temel bir hakkın peşine düşüp, yıllardan beri “Anadil hakkımız elimizden alınmıştır” diye feryad ediyor ve cümle alemi bu hususta ikna etmeye çalışıyorlar.
  • Oysa ki memleketin elitler semasında yıllardan beri, “Şunları şunları verdik ya” gibisinden bir kibirli ifadeye sık sık tanık oluyoruz.
  • Kim kime neyi veriyor?
  • Ortada çalınmış, gasp edilmiş haklar söz konusu, ama birileri son derece müsterih bir ifadeyle “Şunları şunları verdik ya, daha ne istiyorlar?” ifadesini kullanmaktan rahatsızlık duymuyorlar. Hatta öyle ki, tuhaf bir şekilde “Kürtler bu ülkede her şey olabiliyor, hatta cumhurbaşkanı bile olabiliyorlar ama buna rağmen halen ne istiyorlar ki?” absürdlüğünde bir yaklaşımda da bulunmaktan beri durmuyorlar.
  • Aslında mesele Kürtlerin bu ülkede statülerinin ne olacağı meselesidir.
  • Az buçuk sosyoloji bilimine ilgi duyan bir insan, Kürtlerin insan hakları ve demokrasi normları çerçevesindeki hak ve taleplerini öyle veya böyle, eninde sonunda elde edeceğini bilir. Ne var ki kimi mürekkep yalamış kimseler, sosyoloji bilimiyle adeta savaşırcasına, Kürtlerin temel insan hakları çerçevesindeki taleplerine burun kıvırmakta, şayet bu talepler hayata geçtiğinde ülkenin bölüneceğini sanacak kadar, tuhaf bir algı dünyasına sahip olduklarını da ortalığa döküp saçmaktalar. Kürtlerin temel insan hakları normlarına ilişkin haklarının gaspı devam etmekte… Bu hakların gaspı devam ederken, bu vaziyetteki ülkenin bölünmeyeceğinin garantisi mi var? Aksine bu hakların gaspı değil mi bu ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren ana neden?
  • Tekrar soralım…
  • Bu ülkeyi bölünmenin kıyısına getiren ana neden nedir?
  • Yukarıda anlatmaya çalıştığım ölçülerden hareket edersek, ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren ana neden bu ülkeye muktedir olan güçlerin sosyoloji bilimine savaş açmış olmasıdır. Bu durum adeta, Donkişot’un yeldeğirmenleriyle savaşı gibi bir şeydir. Kürtlerin eninde sonunda elde edeceği haklarını vermemekte direnen devlet ve bu devlet aklına uyan zihniyet dünyası bu hususta ayak direyerek aslında ülkenin bölünmesine çanak tutan ana müsebbiplerdir. Bu kesimlerin kendilerini kandırmasına hiç gerek yok. Bölücü olan Kürtler değil, aksine Kürtlerin devlet eliyle gasp edilmiş haklarını yok sayan devlet aklıdır.
  •  
  • Zaman zaman BDP’li milletvekillerinin Kürt Sorununun çözümüne ilişkin Kandil’İ işaret etmelerini kimi çevreler tuhaf bulmakta. Oysa ben tuhaf bulmayanlardanım. Aksine BDP’li vekillerin bu husustaki işaretlerini de yerinde ve doğru buluyorum.
  • Bu gün devlet Kürt Sorununa ilişkin BDP’yi muhatap alsa ne olur? Hiçbir şey olmaz. Çünkü BDP bu sorunun ana belirleyeni değildir. Belki BDP bu işte tarafları bir araya getirme hususunda bir arabulucu olabilir ama asla Kürt Sorunu hususunda çözümün odak noktası olamaz. PKK, BDP’nin demesiyle mi silah bırakacak? BDP’nin, kendisini çözümün ana aktörü olarak nitelemesi PKK nezdinde ne kadar kıymet görecek? Bence PKK bu tip bir çözüm arayışını dikkate dahi almaz. Vaziyet böyleyken BDP neden kendisini çözümün ana belirleyeni haline getirsin ki? BDP’nin elinde silah mı var?
  • Basit bir mantık yürüttüğümüzde dahi çözüm için BDP’nin, Kandil’i işaret etmesi yerinde ve doğru bir davranıştır.
  • Peki neden devlet ille de BDP’yi çözümün bu yolla olamayacağını bildiği halde muhatap haline getirmeye çalışıyor?
  • Gayet basit… Böyle bir durumda devlet aklı, ya BDP’nin tasfiye olacağını hesap ediyor veya, “Ya tutarsa” hesabı üzerinden PKK’yı tasfiye etmeye çalışıyor.
  • Her ikisinin de olmayacağı malum.
  • O halde şöyle düşünmek yanlış mı olur?
  • Kürt sorununda çözümün iki tarafını net olarak görmek gerekiyor. Devlet ve PKK! Bu iki gücün bir araya gelmesinde BDP önemli bir rol oynayabilir. Ama asla BDP, Kürt sorununun çözümünde devletin muhatabı olamaz. Çünkü silah BDP’nin elinde değil, silah PKK’nın elindedir. PKK “Kendiniz çalıp, kendiniz oynuyorsunuz” derse ne olacak? Bu iş BDP’yle hale yola sokulmuş mu olacak?
  • Sadece biraz mantık, başka bir şey değil.
  •  
  • Son sözüm ise…
  • Kürtlerin temel haklarının verilmesi ülkeyi bölmez, Kürtlerin temel haklarını vermeyerek ayak direyen mantıksız akıl ülkeyi böler.
  • O halde ülkeyi böldürmemek için bu mantıksız akılla mücadele etmek gerekiyor.
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..