Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanın amcası olması güzel, ama daha güzeli de var ! …

İnsanın amcası olması güzel, ama daha güzeli de var ! …
 

(Soldan sağa) İsmet Amcam, Orhan Amcam


Dükkanımda eksik malzeme olunca, akşam listemi yapar cebime koyarım. 
Çok erkenden giderim mal almaya. Bizim piyasamız belli; Karaköy-Şişhane. Piyasaya indiğim zaman önce yaşlı bir nene ile dedenin işlettiği küçük bir köftecide çorba içerim. İçtiğim çorbanın ismini daha yeni ezberledim. Kırk yıldır içtiğim çorbanın adı Ezo Gelin. Aklımda bir türlü tutamıyorum, her seferinde mercimek çorbası ile karıştırırım. Hangi lokantaya gitsem, mutlaka elimle işaret ederim. Dedeyle nene, sadece Ezo Gelin yaptıkları için rahat…
Ben çorbamı içerken esnafta dükkanlarını yeni yeni açmaya başlar. Burası, yolun sonunda Galata Kulesi’nin olduğu paket taşlı sokak. Bi-kaç saat sonra burası kalabalıklaşır. Yük indirenler, koşuşturanlar, korna sesleri, bağırtı-çağırtı…
Benim alışveriş yaptığım dükkanlar, zaten erken saatte açan dükkanlar. Haftada bir-iki kez gittiğimden, nerde ne satılır, kaça satılır bilirim. Sabah erken saatte alışveriş yapmak çok rahattır. Toptancı dükkanları kalabalık değildir mesela. Hangi dükkana girsen, çayı - simidi vardır, insanlar pozitiftir. 
Ve de sabah siftahını senle yapıyorsa, daha bi güzelsindir adamın gözünde.
İki-üç yıl kadar oldu zannediyorum. Bi firmadan alışveriş yapıcam, dükkana girdim, selam verdim, alacağım malları yazdırdım, ödememi yaptım. Dükkanın elemanları, malları hazırlarken, çaylar geldi. Dükkan sahibi ile muhabbete koyulduk. Nerdensin filan derken “Mesudiyeli” olduğumu öğrendi. O da Mesudiyeli imiş, Yeşilçit köyünden. “Yasturalıyım” dedi. Bende “Herüseli” olduğumu söyledim.
“Şengönüller Tavukçuluk” tan bahsetti. Akraba olduklarını filan söyledi. Ben de İsmet Amcamın orada yıllarca muhasebecilik yaptığını söyledim. Adam bi durdu, yüzüme baktı… “ İsmet Ağabey, senin amcan mı” dedi? “ Evet “ dedim… “ Öz amcam “…
“Oğlum” dedi, “dükkan senin” !
Nasıl bir duygu yaşadığımı unutamıyorum. Amcam nasıl bir karakter sahibi, nasıl bir imaj bırakmış ki, hâlâ meyvelerini topluyorum. Üç-beş sene geçti. Ayda bi-kaç kez malım bitince giderim. Hep aynı nezaketle karşılar ve yapacağı en iyi iskontoyu yapar bana.
Dükkanı yeni açtığımız dönemler de babam sık sık öğüt verirdi. 
Bazı yaşanmış tecrübeleri aktarırdı.
Hiç unutamadığım bir olayı yazmak istiyorum. Babam anlattı;
“Orhan ağabeyim, Tahtakale de esnaf iken Anadolu ya, çuvallarla, tahta sandıklarla, mal yollardı. Bir keresinde, küçük bir oyuncağın çuvallar içinde kırılmış olduğunu gördü ve o oyuncağın parasını, oyuncağın içine sıkıştırdı. Esnaflık budur oğlum dedi; elalemin hakkı sana geçmesin, geçecekse, senin hakkın ona geçsin.”
Yaşamımız boyunca, babamızı, amcamızı örnek aldık. Ne derece becerebildik bilemem ama,İnsanın amcası olması güzel. Hele ardında “pırıltılı bir iz “ bırakmışsalar, çok daha güzel.
Beni okudunuz teşekkürler.
Recai Nurcan
 
Toplam blog
: 15
: 457
Kayıt tarihi
: 19.09.07
 
 

İnsan kendini nasıl anlatır; " İstanbul'da doğdum" diye başlayayım. Anı-deneme türünden, gündelik..