Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '12

 
Kategori
Efsaneler
 

İnsanın gözleri neden dalar?

İnsanın gözleri neden dalar?
 

Çok eski zamanlarda geçer bu efsane. O zamanda insanların hepsi büyülere inanıyor ve itimat ediyorlarmış. Bir gün büyük bir hanede yangın çıkmış. Yangın bütün evi öylesine sarmış ki hiç kimse binadan canlı birinin çıkacağını düşünmüyormuş. Yaşlı büyücü artık ayakta duramıyormuş çünkü oğlu gelini ve küçük torunu yangının içinde kalmış ve hepsinin yanarak öldüğünü düşünmüş ve bir anda yanan hanenin kapısından küçük torunu dışarı fırlamış ve herkes çok şaşkın yaşlı büyücü koşmuş ve torununa sarılmış ama küçük çocuğun o haneden sağ olarak çıkmasına şaşırmış çünkü hane tamamen alev içindeymiş çıktığı kapı bile tamamen alev almış oradan çıkarken bile yanması gerekirken en ufak bir çizik bile yokmuş ama anne ve babası yanarak can vermiş. Küçük çocuğa artık büyücü olan dedesi bakacakmış. Büyücü ihtiyar küçük torununa kendi mesleği olan büyücülüğü ve bildiği her şeyi öğretmeye karar vermiş çünkü çocuğun gizli bir gücü olduğuna inanıyormuş o yangından sağ çıkmasının imkansız olduğuna düşünüyormuş. Aradan yıllar geçmiş küçük çocuk genç bir delikanlı olmuş. Annesinin ve babasının onu bırakıp gitmelerinden yakınıp duruyormuş. Onları çok özlermiş ve geceleri onları düşünüp ağlarmış. Bir gün onu görmeye geleceklerine inanırmış. Bizim küçük çocuk büyümüş kendisiyle beraber kalbide büyümüş. Kalbini güzeller güzeli bir kıza kaptırmış onu deliler gibi severmiş. Bütün hayallerini sevdiği kız üzerine kurmuş ve düşünmüş ki ya sevdiği kıza bir şey olursa. Annesi babası da yok ve şöyle bir karara varmış ya kendiside ölür ya da sevdiği kız geri gelir. İlk başta kendine de saçma gelir bu ölen bir insan nasıl geri gelebilir ki ama dedesi ona yangından nasıl kurtulduğunu anlatmış ve kendisinde özel bir güç olduğunu söylemiş. Bu kendisinin ilk başta inanmadığı şeyi dedesine söylemiş ama dedesi bir şey dememiş ve günlerden bir gün ihtiyar büyücü hastalanmış ölüm onun kapısını çalmak için gelmekteymiş torunu ona ölmemesi onu yalnız bırakmaması için yalvarmış. Sevdiği kız aklına gelmiş dedesinin son anlarında yanında olmasını istemiş ne de olsa gelini olacak kızmış. Koşarak sevdiği kızın evine gitmiş evde kasvetli bir hava içeriye girdiğinde yerde üzerinde beyaz bir örtü olan biri yatmaktaymış sevdiği kızı sormuş evdekilere titreyen parmaklar hıçkırıklar arasında yerdeki bedeni göstermiş. Örtüyü kaldırdığında sevdiği minik perisinin cansız bedenini görmüş, kız genci görebilmek için gece gizlicen evden kaçmış ve meradan geçerken bir yılan tarafından sokulup zehirlenerek ölmüştür. Delikanlı sevdiği kızın cansız bedenine sarılırken hıçkırıklara boğulur. Birden dedesi gelir aklına hıçkıra hıçkıra ağlayarak dedesine koşar ona sarılır. Neden sevdiği herkes onu terk ediyormuş neden. Dedesi zorlukla son kez nefes alır son nefesinde gücünü asla o kız için harcamamasını söyler ve hayata gözlerini kapar. Bir günde iki büyük acı delikanlıya ağır gelmiştir. Hayattan hiçbir beklentisi kalmamış tam bu anda aklına geçmişteki düşüncesi gelir ya o da ölecek yada sevdiği kız geri gelecek. Kendisi profesyonel bir büyücüdür ve dedesinin söylediği gibi özel güçleri olduğuna inanmaktadır.


Eski bütün kitapları karıştırır, geri getirmeyle ilgili her şeyi okur, başka ülkelerdeki büyücülerle konuşur. Aradan üç yıl geçmiştir ve artık hazırdır, bir gece sevdiklerinin mezarlarının başına gider malzemelerini karıştırır ve sözleri söyler ve büyük an her taraf toz duman olmuştur. Gözlerini açtığında sevdiği kız, annesi, babası ve büyücü dedesi yanındaymış ama gözlerini bir türlü ayıramıyormuş onların olduğu tarafa odaklanıp kalıyormuş, on saniye sonra hepsi yok olmuş gözleri artık odaklanmıyormuş. Kimi zaman annesini kimi zaman babasını kimi zaman dedesini kimi zaman sevdiği kızı böyle görüyormuş ve gözlerini ayıramıyormuş. Bunları da kendisinden başka kimse görmemekteymiş. Bunun nedenini araştırmış ve sonunda bulmuş. Yaptığı büyü ile ruhlar alemi ile bu dünya arasında bir tünel oluşmuş bazen ruhlar bu tünel yardımıyla sevdikleri insanları beş on saniyeliğine görüp geliyorlarmış. Bu nedenle ruhları sadece büyüyü yapanın neslinden görenler görebiliyormuş diğerlerinin ise gözleri donup kalıyor ve sadece şu cümleyi söylüyorlarmış ‘’yine gözüm daldı’’. Oysa o bizi görmeye gelen sevdiklerimizin ruhlarıymış. Genç büyücü hiç evlenmediği için ruhları da ondan başka gören olmamış.

 
Toplam blog
: 19
: 2419
Kayıt tarihi
: 07.04.11
 
 

Üniversiteye kadar eğitimimi 3 farklı şehirde tamamlayabildim. Karadeniz Teknik Üniversitesinde İ..