Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '06

 
Kategori
Psikoloji
 

İnsanın varolma mücadelesi ve mutluluk

İnsanın varolma mücadelesi ve mutluluk
 

İnsanlar geçmişin eseri ve esiridir. Bireyin bu kalıntıları üstünden atması çok zor bir süreç gerektiriyor. Bu kalıntılar bir anın veya bir dönemin değil tam olarak doğumdan önce gelen ve gelinen yaşa kadar devam eden bir birikimdir. Bilinçli ve bilinçsiz alınan bütün uyaranlar bir şekilde insanı etkilemiştir; ve bundan dolayıdır ki bazen birey kendi benliğine aykırı ve zararlı olduğunu bildiği halde yine bunun önüne geçemiyor. Anlam veremeden yapmak zorunda kalıyor. Bu durumun sonunda da yapmış olduğu davranışın acısını çekiyor, kendine olan güveninde yine bir erozyon daha yaşıyor. Hemen arkasından keşkeler oluşuyor ama iş işten geçmiştir ve birey gelecek yeni bir darbeye hazırlanıyor. Ama yine de aynı hüsrana uğruyor. 

Bu durum öyle bir hal alıyor ki yeni süreçlere karşı yalancı bir kişilik geliştiriyor (varlığını savunma adına) oysa bu yeni kişilik tümden bireyi savunmasız kılıyor, korkular üstüne yeni korkular ekliyor. Birey artık özgün bir birey değildir. Ortada kalan sadece uyaran ve tepkimelerin bütünüdür. Böyle bir bireyin de mutlu olması ve mutluluğu yakalaması mümkün değildir. Böyle bir organizma kendinden uzaklaşmış ve tam anlamıyla dış koşulları da özümsememiş bir birey olup çıkar. İşte böyle bir birey de kendini gerçekleştiremediği için ve gerçekliğini yaşayamadığı için mutlu olma olasılığı yok veya çok düşüktür. Neden diyeceksiniz? Kendi olmayan, gerçekliğinin farkında olmayan biri, kendisi için en sağlıklı yolu nasıl bulabilir? Nasıl karar verebilir? Onun içindir ki en sağlıklı ve mutlu olanlar varolma mücadelesinde en büyük savaşlar verenler olmuştur. 

Tarihini bir bir gözden geçir. Ne zaman başarılı olabildin? Ne zaman mutlu olabildin? Başarılı ve mutlu olan insanların hayat profillerini çıkar. Bak hangi aşamalardan geçtiler. 

Her mutluluk bir fedakarlık gerektiriyor. Mutluluk hiçbir zaman tesadüf ve anlamsızlığın buluştuğu noktada var olmamıştır. Her insan bunun savaşını verir. Belki kimi savaşlar da verdiğin savaşlara karşı savaşlardır. Ama onların savaşları onlara senin savaşların sanadır. Yeterki bu illüzyona kanma. Bu şartlanmışlıkları yıktığın zaman kendi beden ve felsefenin gerçek savaşçısının kendin olduğunu göreceksin. 

Hayata anlam katmak istiyorsan, ilk başta kendini anlamladırmaya çalış. Kendini anlamlandırdığın oranda hayat anlamlıdır.
Mutllukları anlamlı hayatlar dileğiyle... 

 
Toplam blog
: 6
: 478
Kayıt tarihi
: 26.09.06
 
 

Özel bir kolejde 5 yıldır Psikolojik Danışmanlık yapıyorum, insanı ilgilendiren her uyaran benim ..