Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '14

 
Kategori
Güncel
 

İnsanlık ölse, daha iyi mi ne?

İnsanlık ölse, daha iyi mi ne?
 

Suriyeli Bebek


Gülmek bu hayattaki en güzel şey belki de... Gülerken düşünebiliyorsak daha da güzel! Çünkü "gülmek" tek başına yaramaz bir çocuk gibi olsa da gülerken düşünmek "ağlamak"taki olgunluğu barındırıyor bünyesinde... Ancak bazen hayat o kadar acımasız, o kadar gaddar oluyor ki... Bırakın gülmeyi insan, göz yaşı dökmeyi bile akıl edemiyor.

Yer yüzünde dertsiz insan yoktur. Sadece dertleriyle başa çıkabilen, başka bir deyişle dertler karşısında sabredenler, sabredebilenler vardır. Şahsen agresif bir insanımdır. Ancak neşeli yanım daha ağır basar. Bundan olsa gerek sinirim saman alevi gibidir. Ne olursa olsun sorun çözülecek gibiyse çözerim. Değilse en zor anda dâhi gülümseyecek komik bir şey bulup soluklanmaya bakarım. Akabinde yeni yollar bulmaya çalırım. Bütün sorunlar karşısındaki felsesefem budur. Ancak bazen konrtolüm dışında olaylar oluyor doğal olarak... O zaman da zihnim "hoşa gitmeyen şeyi" unutmaya koyulur, kendiliğinden... Olaylar karşısındaki tavrımız ne olursa olsun, iş bizim kontrolümüzden çıktığında hepimizin zihni benzer şekilde çalışıyor aslında...

Bütün bunları bana yazdıran sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan yandaki kare... Küçücük... Gördüğünüz üzere fotoğraf da küçük içindeki de... Lâkin fotoğraf öyle zalim, öyle gaddar ki her gördüğümde balyoz gibi kafama iniyor! Her gördüğümde insanlığımdan, öğretmenliğimden, babalığımdan utanıyorum...

Bu fotoğrafla karşılaştığımda her olayda olduğu gibi bu fotoğrafta da gülecek bir şey aradım, gayri hitiyari. Sonra burada komik bir şey olmadığını aksine ağlanacak, kahrolacak, utanılacak şeyler olduğunu fark ettim, yine gayri ihtiyari. Kendimi kandırıacak, bahaneler bulacak, mantığa büründürecek şeyler aradım umarsızca... Nafileydi... Son çare zihnime havale ettim... Üç beş güne kalmaz unuturum diye düşündüm... Fakat olmadı! Ne yaptıysam o kücücük karedeki, o küçücük çocuğu (bebeği) zihnim bir türlü unutamadı!

Fotoğraf ne kadar gerçek bilmiyorum... Ama Suriye'de çekildiği iddia ediliyor. Yanda gördüğünüz bu fotoğraftaki o küçük, minnacık bebek savaşın gerçek yüzü! Evet, savaş ne silahdır ne cephedir! Savaş, ölen çocuklardır!

Bu fotoğraf gibi nice fotoğraf var, maalesef... Fakat neden bilmem bu beni çok sarstı. Buna benzer etkiyi yıllar önce başka bir fotoğrafta yaşamıştım. 1994 yılında Sudan'da, 1 km ötedeki BM kampına gitmeye çalışan bebeğin arkasında akbaba bekliyor. Bu fotoğrafı çeken ve Pulitzer Ödülü'nü alan Kevin Carter, bu fotoğrafı çektikten üç ay sonra intihar etti. Bu fotoğraf odamda hâlâ asılıdır. Görenler bu fotoğrafın karşısında nasıl çalıştığımı sorup duruyor. Oysa asıl soru şu: Biz bu olayların olduğu dünyada hâlâ nasıl yaşayabiliyoruz?

Savaşın gerçek yüzü olan o küçük çocuğu (bebeği) unutamayan sadece ben olmadığımdan olsa gerek sosyal paylaşım sitelerindeki birçok arkadaşım sayfasında bu kareyi paylaştı, durdu. Kendilerince bir bilinç oluşturmaya çalıştılar. "Yetmez ama evet" denecek bir çaba gerçekten... Elbette çok büyük bir şey değil bu! Hiçbir şey de değil... Nitekim bu kareyi her gördüğümde toplumun bana verdiği ya da benim edindiğim bütün rollerimi sorguladım. İnsanlığımı, öğretmenliğimi, babalığımı... Hiçbiri bu kareyi açıklayamadı! Dahası bu kare sayesinde rollerimi çok iyi oynayamadığım ayırdına vardım... Eminim siz de rollerinizi sorgulayacaksınız... Sorgulamalısısınız! 

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..