Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İran ve türbanım

İran ve türbanım
 

İran'da ben


Dört gün süren tren yolculuğundan sonra. Nihayet Tahran'dayız. Otelimize yerleştikten sonra, Derbend'e gittik . Dağın eteklerinde kurulmuş restaurant ve çayhunelerin bulunduğu Derbend Tahran'ın yoğun trafiğinden ve boğucu sıcağından ve başımdaki örtünün bana verdiği sıkıntıdan sonra nefes aldığım yer oldu. Şark köşesi şeklinde döşenmiş tahtlarda oturup yemeğimizi yedik.Herşey çok güzel çok keyifli idi .

Ancak ertesi gün Tahranın en büyük kapalı çarşısı Bazar-ı Bozurg'da, başımdaki örtü bana ağır geliyor. Kalabalık ve sıcaktan bunaldığımı hissediyorum. İlk defa kapanmanın ve topluluk içinde böyle dolaşmanın sıkıntısı hakimken , ayak bileklerim görünüyor diye ikaz edilen ben ayakbileklerime bakakaldım. Boynum görünüyor, yok saçımın teli yok ayağımın bileği derken 'Madam lütfen dışarı çıkar mısınız?' diye beni dükkanından dışarı çıkaran İranlı amcanın, hoşgörüsüz ve sevgisizliği karşısında hiç söz hakkımın olmaması daha da içimi acıttı. Arkadaşımın "Herkes ayak bileğine bakıyor.Kapatırmısın!" demesinden hiç bir farkı yoktu aslında durumun. Bedenimden dolayı suçlanıyordum...

Kadın?

Anne mi, eş mi, abla mı, bacı mı, yoksa sadece cinsel bir obje mi? Geri kalmış toplumlarda bu açlık neden? Neden kadın bedenine tepki neyi kapatmaya çalışıyorsunuz? Ruhunuzdaki sevgisizliğimi. En gelişmemiş beyinlerin veya kendini gelişmiş demokrat sayan arkadaşlarınızın bazılarının, kadını sadece cinsel obje gibi algıladıklarını farketmem ya da daha dogrusu birebir bu düşüncenin maruziyetinde kalmam, daha önce hiç hissetmediğim garip bir ruh haline bürünmeme yol açtı.Bu uzak coğrafyada-bir kere daha- düşüncelerim, bildiğim ve yaşadığım bir gerçeği yaşamanın yüreğimde bıraktığı hüzün olup hiç kimseye göstermeden sildiğim iki damla gözyaşı olup akıp gidiyor. Ama kadının bedenine yönelik bu trajikomik durum hala sürüyor.
Bu geri kalmışlık kimin suçu?
Hiç tanımadığım bir coğrafyada bilmediğim bir kültürde ve doğuda ve bir kadın olarak yol alırken, Nadari Otelin 205 nolu odasında oturmuş bunları yazarken boğazım yanıyor, geri kalmış yoz düşüncelerin beni yorduğunu düşünürken. Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum ATATÜRK'üme devrimleri ile beni Cumhuriyet rejiminin özgür sistemine kavuşturduğu için...

Not; Bu yazıyı Ağustos 2007 tarihinde İrana yaptığım gezide kaleme almıştım. Dostlar nedense bugünlerde içim pek rahat değil...
Nedenini biliyorum da ne yapacağımı bilemiyorum.Bilen varmı?
Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 24
: 606
Kayıt tarihi
: 05.11.07
 
 

Ankarada yaşıyorum. Yaşamım boyunca hep yazdım ama hiç başkaları ile paylaşmayı düşünmedim. Bana ..