Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

İş değiştirme mi dediniz?

İş değiştirme mi dediniz?
 

Yaz bitiminde kariyer planları yapanlar için hareketlilik başlar. Ülkenin ‘gel-git’li ortamının dışında yaşamaya çalışanlar için tam bir geçiş devresidir. Özellikle kendine güvenen, kabuğuna sığmayan ve hayatı dolu dizgin yaşamayı amaç edinen nitelikli ve iyi eğitimli elemanlar, transfer dönemlerinin başladığını bilirler ve tatilden çıkmış dinç kafayla gelecek üzerine planlarını hayata geçirmeye başlarlar.

Çalıştıkları firmanın kendilerine bir gelecek vaad etmediğini düşünenler, maaş ve sosyal haklarını beğenmeyenler, patrona gıcık olanlar, iş arkadaşlarının hapşırmasından nem kapanlar ve daha niceleri… Kimileri insan kaynakları sitelerindeki cv’lerini yenilerler, kimileri de transfer olmak istedikleri firmalara değişik yollarla mesleklerini pazarlayıcı bilgiler uçururlar…

Sonbaharın gelmesiyle beraber hareketlenen iş dünyasında yer değişimleri için yapılan hazırlıklar gözden kaçmıyor. Yer değiştirme yöntemlerinden popüler olan 2 tanesinin üzerinde duracağız.

Transferler
Atılım yapmayı planlayan, kadrosunu yeni yeteneklerle güçlendirmek isteyen ve rakiplerine pazarda üstünlük sağlayabilecek pazardaki kalifiye personeli kaptan köşkünde konumlandırmak isteyen firmalar hazırlıklarını buna göre yaparlar. Odaklandıkları isimler üzerine çalışmalar yaparlar. Hangi şartlarda transfer edeceklerini hangi görevleri vereceklerini ve neler beklediklerini belirler. Bu tip firmaların sayısı oldukça azdır. Ancak çok çok üstün yetenekli gördükleri insanlar için bunları yapmayı planlarlar. El altından operasyonlar yürütülür ve bir şekilde bu iş gerçekleştirilir. Bundan 10 yıl öncesinde belki bu konu bizim için başlı başına bir yazı için malzeme vermeye yeterdi. Ancak son 10 yılda artan iş gücü kalitesi bu işleyişi çok dar alana taşıdı. Kendi içinde yönetici yetiştirme yönteminin yaygınlaşması da bu yöntemi azaltan unsurlar arasında yer alıyor.

SiviBank’lar…
Daha 2-3 yıl öncesine kadar bir CV (cv kelimesi yerine özgeçmiş veya daha mantıklı bir Türkçe kelime kullanılmasının gerekliliğine inananlardanım) hazırlamak hakikaten çok ustalık gereken bir meseleydi. Herkes tecrübeli birilerinden iyi bir özgeçmişte olması gerekenleri sorar ve aldıklarını umdukları doyurucu cevaplarla hazırlık yaparlardı. İletişim teknolojileri özel hayatı yerle bir etmekle kalmadı, iş hayatında da devrim niteliği taşıyan değişiklere de neden oldu. Artık beyaz yakalı bir çalışan yeni işe başladığı gün duyduğu en ufak bir rahatsızlıktan hemen internet sitesindeki özgeçmişini aktif hale getirip, anında yeni iş müracaatlarında bulunabiliyor. Öyle ki kurumsal sadakati azaltan bu faktör bu işin diğer tarafında olan işvereni de ciddi manada güvensizliğe itiyor.

İnternet sitelerinde çay görevlisinden genel müdür pozisyonuna kadar her görev için binlerce ilan bulmak artık mümkün… Patron her zaman daha iyisini ararken, eleman da daha iyi bir iş bulmanın yollarını aşındırıp duruyor.

Tabi her şey göründüğü gibi de olmuyor. İstanbul’da otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirket Beylikdüzü’ndeki fabrikasına almayı planladığı sekreter için bir internet sitesine ilan veriyor. İlan 1 ay yayımlanıyor. Aranan özelliklerde aranan elemanın bayan olacağı, en az lise mezunu olması gerektiği belirtiliyor. 400’ten fazla müracaat gerçekleşiyor. Alınacak 1 kişi. Müracaatlar arasında memurluk tayini bekleyenden tutunda, üniversite mezunlarına, şansını deneyen ilkokul mezunlarına herkesi bulmak mümkün. İletişim teknolojileri doğru kullanılmadığı takdirde iş müracaat ciddiyetini de olumsuz yönde etkiliyor. Bu işin müracaat niteliğiyle ilgili yönü...

Yine otomotiv sektöründeki bir başka firmadan vereceğimiz örnek çok meseleyi biraz daha özetliyor… Sektöründe liderliğe oynayan bir firma isim vermeden kalıphane için tecrübeli makine mühendisi ilanı veriyor. Asıl amacı rakiplerdeki huzursuz elemanları tespit etmek ve işine yarayanları almak. Tabi bu arada sektördeki işsiz yetenekleri de kadrosuna dahil etmek istiyor. Profesyonel bir ilan hazırlanıyor. 30 gün yayımlanan bu ilana müracaat sadece 30 kişi. Alınacak personel makine mühendisi ve askerlik şart. Bu elemelerle müracaat sayısı 10’a düşüyor. Tecrübesizlerde düşüldükten sonra kalan sayısı 5 kişi… Bu 5 kişiden 2 tanesi halen kendi bünyelerinde çalışan 2 mühendis. Kalan 3 kişi. 3 kişi görüşmeye davet ediliyor. Gelenlerden 2 mühendis özgeçmişlerindeki özelliklerinden farklı bir görünüş sergilediklerinden geri gönderiliyor. Geriye 1 mühendis kalıyor. Ve o personelde işe başlıyor.

Sonuçta rakipten bir mühendis transfer edemiyor. Ancak yaşanan bu tecrübe ile çalışanlarının aslında firmaya çok da sadık olmadıklarını öğreniyor. Nedenlerini sorgulamaya başlıyor. Çünkü sadakatsizlikten dolayı gönderebileceği bir durum söz konusu değil. Yerine koyabilecek nitelikli personel yok.

Sivi Banklar doğru kullanıldığı takdirde hem personel hem de işveren için süper bir avantaj ortamı oluşur. Çünkü bu süper iletişim çağında işçi-işveren ilişkisi arasındaki iletişimin zayıflamasının sonuçları eskisi gibi çok uzun vadede ortaya çıkmıyor. Süreçler kısaldı. Tahammül süresi de kısaldı, sebat süresi de…

İşveren devamlı arayış içine girme psikolojisine kapılırsa çalışanına yatırım yapmaz ve kaybeder, Çalışanda her zaman daha iyisini arayıp orada çalışayım anlayışında olursa, daldan dala zıplama hastalığına yakalanır ki bu da istikrarlı bir hayatı olmasına engel olur. O da oradan kaybeder.

Bu açıdan ele aldığımız zaman her işin mantıklı bir süreci belirlenip ona göre işler tayin edilmeli. Sıcağın beyinde buharlaşma getirip düşünceleri buğulandırdığı bu dönemde serin hava da daha soğukkanlı düşünme kabiliyetimizi keşfetmeliyiz.

İdeallerimizde gerçekliği dengeli bir ortamda buluşturup, iletişim çılgınlığının bize verdiği sarhoşluğu sadece yeri geldiğinde kullanılacak bir avantaj olarak kullanabilirsek başarıya giden yoldan sapmamış oluruz.

 
Toplam blog
: 12
: 1129
Kayıt tarihi
: 05.09.06
 
 

İktisat eğitimi aldım. 6 yıldır fabrikalarda yöneticilik yapıyorum. Ortadoğu ve yakın tarih okumalar..