Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '08

 
Kategori
Psikoloji
 

İşsizlik Depresyonu

İşsizlik Depresyonu
 

Bir meslek yüksek okulu, bir üniversite bitirdin,kişisel gelişim kurslarına gittin, mesleği ile ilgili tüm mesleki eğitimleri gücünün yettiğince, kendi cebinden paralar ödeyerek aldın, yedi yaşında ilk okula başladın ve bir daha evde oturamadın, okudun,okullarını bitirdin, çalıştın, hep yarın dı düşüncen ve yarınların demek çalışman demekti. Mutluluğu demek işin olması demekti.İşin varken kendini var hissedeiliyordun. Üretmek, kazanmak ve paylaşmak politikasına bağlıydı hayatın.

Çalış,üret,kazan ve paylaş. Sevdiklerine hediyeler al, çocuklara harçlıklar ver, zorda olan arkadaşlarına yardımcı ol.Çalış çabala var ol!!! Derken işsiz kal. İş ara , görüşmelere git,olmasın, paylaşama, paylaşamayınca insanların azalsın, iş ara, varın yoğun iş aramaya harcansın. Parasız kal. Parasız kalınca insanlar üzerine ihale olacaksın sansın senden uzaklaşsın. Allahtan ki tek başınasın. Ya çoluğun çocuğun olsa. Ve hele bir de ya okula mokula gidecek olsalar. Dayanabilmek ayakta kalabilmek için Polyanna' cılık oynamak ve bardağın dolu yarısını görmek zorundasın. Peki ama nereye kadar?

Hayatın, sabah kalk, bilgisyar başına otur, iş ara, telefonlar gelsin iş görüşmelerine git,kazayla merhaba dediğin insnalarla kanlı bıçaklı birbirine gir.Zaman zaman sana takınılan tavırlara alınganlığın had safhaya çıksın. Anlaşılmaya çalış, anlatmaya çalış ve bütün bunları tek başına yaşa,kaosunda harab et kendini.

Bir süre sonra yorul, hem de çok yorul. Allaha çok şükür ki sağlığın yerinde olsun ve ne yazık ki onun haricinde de hiç bir şey yerinde olmamaya başlasın.Aşılamayacak kadar yüksek bir duvar dikilsin önüne, iş , aş, aşk, sevgi, dostluk, paylaşım, anlayış, şevkat, ait olma hatta ve hatta gündelik kavgalar ve kaygılar(mesela bu gün ne pişirsem, ya da maniküre gitmem lazım gibi),hayata dair her şey ama her şey o duvarın arkasında kalsın.

Sense bu tarafta o duvarın dibine oturmuş, başını ellerinin arasına almış, kara kara "Yapabileceğim bir şey olmalı?" diye düşün dur. Duvarın o tarafından sesler en ince ayrıntısına kadar gelip dursun kulağına, insanlar seslensin ve hatta çağırsınlar "Gelsene bu tarafa!" diye , yok gideme sen. Kalakal olduğun yerde. Çünkü gitmek için alt yapın yok.

Kapitalizmin henüz yeni doğmuş sübyanın bile içine işlemiş olduğu bu toplumda ise kendi çıkış yolunu bulup alt yapısını oluşturmayanlara yer yok.

Bir süre sonra dünyanın en kötü en aşşağılık insanı ol. Dolandırıcı,yalancı vb güzel lakaplarla dolaş bazılarının ağzında. geçmişte yaptıkların yaşadıkların önemli değil çünkü.Önemli olan her zaman en son konumun.

Öyle ki oturduğun bodrum katının apartman aidatlarını bile ödeyemez hale geldiğin için, alt kattaki sorunlu insan ol.Borçlarımı vaad ettiğim zamanlarda ödeyemiyorsun diye dolandırıcı ol.Hala dış görünüşüne dikkat ediyorsun çünkü iş güç sahibi olabilmen "ye kürküm ye "ye bağlı diye, "O'nun keyfi yerinde yalan konuşuyor yok onun bir sıkıntısı" diye yalancı ol. Halbuki vaktinde iyi yerlerde iyi konumlarda işin gücün olmuş ve sağlam bir gardrobun var.

İnsnalarda senden, senin mızmızlanmalarından sıkılsın ve "Bir şeye ihtiyacın var mı?" diye bile soran bir Allah'ın kulu, ama bir Allah'ın kulu kalmasın etrafında.Sen vaktinde öyle mi yapmıştın insanlara?Hani ne ekerse O'nu biçerdi insan?

Bazılarına göre herkes sıkıntı çekiyor, tek ağlayan, kendine acıyan sen ol. Zamanla uzaklaş insanlardan. Çünkü artık onları kendi sorunlarınla sıkmak isteme.İnsanlarla geçinebilmeyi hoş beş edebilmeyi unut.Bencil bir yapı sergilemeye başla, çünkü anlaşılmak istiyorsun. İşsizsin ve hiç bir gelirin yok oysaki içtiğin su bile bir bedel istiyor.

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..