Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '16

 
Kategori
Güncel
 

İstanbul Atatürk Hava Alanı’ndaki patlamaların öncelikli ‘algı’ları

‘İçimizdeki İrlandalılar’ın iktidar ve özellikle Erdoğan karşıtlığının düşmanlığa dönüşmesinden dolayı, zâten epey bir zamandır, Türkiye’nin güvenlik açısından tehlike arz ettiğini yazıp, söyleyip duruyorlardı. Hatta içimizdeki - hâinden başka ne denebilir ki – bu tip basın ve medya mensuplarını ciddiye alan bâ’zı Batılı ülkelerin yöneticileri vatandaşlarına, “Türkiye’ye gitmeyin.” gibisinden cümleler bile kuruyorlardı.

Tam da Rusya ve İsrail’le ilişkiler gönüllü/gönülsüz de olsa tekrar rayına oturur gibi olduğu ve karşılıklı açıklamaların yapıldığı günün gecesinde, İstanbul Atatürk Havaalanı’nın iç ve dış hatlarının otoparkı girişlerinde üç patlama meydana geldi. 40’dan fazla ölü ve - içlerinde ağır da olan - 100’den yakın yaralı.

Patlamaların gerçekleşmesinde Atatürk Hava Alanı’nın seçilmesi de elbette bir tesâdüf değil. Çünkü bu hava alanı uçak trafik yoğunluğu ve strateji açısından dünyanın sayılı merkezlerinden biri. Özellikle ‘yabancı turistler’in ilk soluklandığı, turlarına başladığı yer İstanbul olduğundan daha da önem kazanıyor Atatürk Hava Alanı…

Bu patlama elbette kalleşçe, alçakça plânlanmış bir terör eylemidir. Terör asimetrik ve kör olduğu için nerede ne zaman ortaya çıkacağı belli değildir. Yakın geçmişte Fransa’da, dün Belçika’da, bugün Türkiye’de. Bu noktada en büyük iş, görev ve yük istihbarata düşmektedir.

‘Zamanlama’ önemli gerçekten de. Çünkü Rusya ve İsrail  ile ilişkilerdeki - gerçekleşirse - iyileşme Suriye’deki paradigmayı da değiştirecekti. Rusya muhaliflere ve Türkmenler’e bombalamayı kesecek, DAEŞ’in hareket alanı daralacak, PKK’nin Suriye kolu olan PYD’nin ‘hayâl ülkesi’ dumura uğrayacaktı. İsrail’den alınacak istihbarat bilgileri ile özellikle Suriye’den - Türkiye bu konuda başarı anlamında çok yol aldı.- sızan teröristlerin eylemleri başlamadan bitirilecekti.

Ayrıca son barış adımları ile tam da turizm mevsiminde Rusya ve İsrail’den birkaç milyondan fazla turist gelecekti.

“Bu patlamayı kim yaptı?” sorusuna cevap aramak ve vermek pek anlam taşımıyor. Çünkü örgütler iyot gibi açıkta. Ya PKK ve/veya onun kollarından biri, ya da Amerika büyütmesi, Rusya beslemesi DAEŞ. Önemli olan bu saldırının amaçlarını okumak. Bence, bu patlama ile şu algı ve amaçlar hedeflenmiştir:

1) ”Türkiye güvenli bir ülke değildir.”

2) “Türkiye, güvenli bir ülke olmadığı için, mecburî seyahatler dışında, turistik amaçla Türkiye’ye yapılacak toplu seyahatler (uçakla meselâ) büyük riskler taşımaktadır. Onun için de Türkiye’ye gitmeyin.”

3) “PKK, onun kolları veya DAEŞ her an her yerde terör üretebilir.”

4) Türkiye’nin gelir grafiğini aşağı çekmek.

Terör, asimetrik olduğu için sıfırlanması çok kolay değil. Çünkü karşınızda mücadele edeceğiz, savaşacağız bir kesim, bir  topluluk, bomba yüklü kişi(ler) yok. Hiç de tahmin etmediğiniz bir anda ortaya çıkıyor(lar) eylemlerini gerçekleştiriyor(lar), sonrasında da ya kaçıyor(lar), ya yakalanıyor(lar), ya  öldürülüyor(lar) ya da - genellikle - canlı bomba olarak kendi kendilerini imha ediyor(lar).

Son söz: Amerika’nın siyâhî Müslüman liderlerinden şehit Malcom X’in  (El-Hacı Malik El-Şabaz, 1925 -1965) anlamlı bir sözü vardır: “ İster mermi olsun, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı. “

Demem o ki ‘kukla’lar -Ki şimdilerde taşeron örgütler, deniyor.- belli. Onlarla gereken mücadeleyi Türk Silâhlı Kuvvetleri’, Emniyet Teşkilâtı… canı pahasına - Bu mücadelede can veren şehitlerimizi rahmetle anıyorum.- zâten veriyor. ‘Kukla’ların sırtını sıvazlayan, onlara her türlü silah ve savaş malzemesi sağlayan ‘kuklacı’lar kim? Nerede bu ‘kuklacı’lar? İşte asıl bu ‘kuklacı’larla görüşülmeli ve ‘kukla’lara verdikleri destek, bir şekilde kesmeleri sağlanmalı…

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..