Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

26 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İstanbul'dan bu günlük

İstanbul'dan bu günlük
 

Yokluğunda böyle kalakaldık ardından


Günaydın minik kuş. Bu sabah bir garip uyanmadım her zamanki gibiydi. Canım son günlerde hiçbir şey yapmak istemiyor, Ebru Şallı ile pilates yapmıyorum, uzun yürüyüşlere ara verdim. Hayır, bunun senin gidişinle alakası yok tamamen oruçla ilgili. Dün akşam uzun süredir ilk defa Caddebostan sahilde yürüyüş yaptık geç vakit, kalabalık, aydınlık, serince ve çok güzeldi. Seninle yaptığım her şey hatırımda bu aralar. Yürüyüş yaparken komik tipleri gösterip birbirimizin yaşlılığına benzetmemize güldüm. Hani bir gün sen ekranın başında gazete okuyordun da, bana “Anne, koş bak bilmem kim ikinci evliliğinde beline kırmızı kurdela takmış” diye çağırıyordun. Bende sana “Milletin günahını toplayacağına kalk da yatağını topla” diye kızmıştım dizlerim yerde paspas yaparken. Sen hemen bana göre arkadaş sana göre kankilerini arayıp annem bana böyle söyledi çok güldüm demiştin toplanmamış yatağının içinde otururken. Benimle ilgili söylediklerine kızmakla birlikte gülmelerim geliyor aklıma.

Günlük işlerimi yine çarçabuk bitirdim arkamdan teftişe gelecek biri var gibi, Kürşat ağabinin pantolonunu tadilata götürürken yolda hep seninleydim, sana mektup yazma fikri yolda geldi aklıma. Akşama Sabahat teyzene iftara gideceğiz, ona tatlı yerine bir hediye alayım dedim. Gözüm hep abartılı şeylere kaçıyor artık, acaba sen doğru söylüyordun da ben mi inanmıyorum bir ayağımın çukurda olduğuna. Hani yaşlandıkça daha süslü olurmuş ya insanlar.

Yine konuların orta yerlerinden başladım anlatmaya, aslında anlatmak istediklerim bunlar değil. Kekeme olmuş kelimelerim son zamanlarda, tutuk, ağlamaklı… Yalın bir sevdanın yalınayak yolcusu gibiyim. Yönünü şaşırmış, güvensiz sanki, yarım yamalak… Geçen sene Viyana-Budapeşte arasında tren durduğunda guguk kuşlarını duyduğumda “Guguk kuşları özlem taşırlar sınırlar ötesine” demiştim. Bu sabah guguk kuşları ötüyorlardı, benim özlemlerimi taşıyabilecekleri hiç aklıma gelmemişti dedim kendi kendime içim burularak. Başkalarını özlemeye benzemiyormuş insanın evladını özlemesi. Guguk kuşlarını ne zaman duysan sana duyduğum sevgiyi hissetmeni istiyorum.

Evini sevmene çok sevindim. İnsan evini severse barınır bir yerlerde, evi güven duygusu verirse rahat nefes alır. Benim için evin ne olduğunu tekrarlamama gerek yok sanırım. Biraz zaman geçsin, şimdi yabancı gelen yerler tanıdık görünmeye başlayacak gözlerine. Hayır, benim içim tüm özlemlerime rağmen rahat. Kızım sevdiği insanla, sevdiği evinde mutluysa ben de mutlu olurum. Ben öyle evladının turşusunu kurmaya meraklı tiplerden değilim, illa herkes yanımda olsun diye bir beklentim de yok asla. Senin sağlıklı ve mutlu olman önemli benim için. Ne yediğin değil nasıl yediğin önemli yemeğini. Umarım ve tüm kalbimle dualar ediyorum mutlu olursun her anlamda.

Bu Rıza işini iyi yapmıyor, Ruhlar Evi filmini hala getirecek de ben seyredeceğim. Kitabının etkisi hala sürüyor. Şimdi Ayn Rand’ın Yaşamak İstiyorum kitabını okuyorum. Keşke sende okumaya başlasan da hepsini yollasam sana. Kitapları okuduktan sonra anlatsak birbirimize.

Duru’yu gezmeye götürdüm, ellerini yüzüne götürüyor ağlama numarası yaparak Gizem ditti, dondanda (dondurma) alacak diyor. Sana el sallayıp öpücük yolluyor aklı sıra. Tabi ki onu da korkutuyorum garip hikayelerimle. Aynı gün gezdik dolaştık eve çıkmak istemiyor, bende bir adamın koca çantasıyla gelip bizi kaçıracağını anlattım yüzümü şekilden şekle sokup abartarak, hemen kucağıma geldi koşarak eve çıktık. Annesine anlatmaya çalışıyor o kötü adamı. Teyzen “Yapma abla zaten tırsığın teki korkutma çocuğu” diyor ama nasıl olsa anlayacak benim uyduruk düzmecelerimi ayrıca çok güzel korkuyor. Size de yapıyordum aynı şeyleri, korkak mı oldunuz? Benim kızlarım herkesten daha cesur ve güvenli.

Yarım akşam, teyzen bizi İbrahim’lerle Bağdat Caddesinde bahçeli güzel bir yere iftara götürüyor. Herkes var bir sen yoksun ama ben gerçekten mutluyum. Büyüdün, olman gereken yerdesin kızım hiç keşke ben de olsaydım deme. Siz gelince sizi de götürürüz, aklın bizde kalmasın sakın. Hepimiz öyle iyiyiz ki oruç olmasak ceviz kıracağız ellerimizle.

Ha bu arada eksik bir şeylerin olursa söyle bana temin eder tırla yollarım sana. Sakın canını olur olmaz şeyler için sıkma, her şey yerine geliyor vakti geldiğinde. Sıkılarak kendini bunaltma hayat çok güzel kızım, tadını çıkar olur mu? Her şey bir süreç, her süreç de geçtiğine göre sorun yok. Ayrıca benden kurtulacağın günler geldi işte mutlu ol bu günleri de gördüğüne. Sana bütün haber ve dedikoduları blog yazılarımla ulaştıracağım bundan sonra. Postaya veremem pul masrafı olur, unuttun mu ben edebiyatın en ünlü cimrisi Harpagon’un ikiz kardeşiyim.

Canım öpüyorum seni, kendine iyi davran. En son ne zaman söyledim tabi ki hatırlıyorum ama yine söylemek geldi içimden seni seviyorum yavrum.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..