Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '06

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbul'dan gitmek lazım!

İstanbul'dan gitmek lazım!
 

Hani büyük usta Ümit Yaşar Oğuzcan bir şiirinde (Ben, İsmail ve Rüstem) diyor ya:
Ya biz nerede yıllanıyoruz
Lan İstanbul
Asılmıştan beter ettin bizi
Ulan biz böyle olacak adammıydık
Yıktın, yıprattın eskittin bizi...

Bizimkisi de bir nevi o hesap işte; her şeyi iyi hoş güzel de bir de şu kalabalığı ile trafiği olmasa İstanbul’un, tam süper olacak!

Bilmiyorum neden? Bir sene daha yaşlanmanın verdiği mızmızlık mı, yoksa iş ve hayat stresi mi yahut Beşiktaş’ın ümit vermeyen futbolu mu ? Bir şey işte!
Bugün, her zamanki İstanbul’u çekilmez yaptı iyice. Sanırım asıl neden 15 dakikalık yolu 60 dakika da almamdı. O da bildiğim tüm yanyolları kullanarak!
Yanyollara girmesem o 60 dakikaya bir yirmi dakika daha ekleyin ve varın siz düşünün biçare halimi.
Bitmiş azizim İstanbul bitmiş. Yazık bize!

Yok artık bu sefer kesin kararımı verdim. Evet yüzotuzbirinci kez söylüyoum bu lafı kendime ama kesin. Bu sefer kesin! Tez zamanda İstanbul’dan gidilecek. Ama bugün ama yarın ama 3 ay içinde en geç iki sene sonra. Dayanabilirsek stresine aha buraya yazıyorum izci sözü olsun size, gideceğim bu hayatımı çalan şehirden!
Nasıl olacak bilmiyorum ama bir gün mutlaka! Yolu sevgiden gecen herkesle istanbul dışında buluşmak üzere… Adapazarı iyi mi?

Hayır sadece kendim için bir şey istiyorsam namerdim! Hadi bizim kıçımız yumuşak yerde, sadece sol ayak ve sağ el çalışıyor fonda Pamela "İstanbul’dan gitmek lazım" diyor. Ya tıklım tıkış üstelik bedava otobüsteki vatandaş n’apsın? Zamanında o sıkıntıyı yaşamış biri olarak nankörlük de etmek istemiyorum şimdi. Lakin sonuçta arabalısı arabasızı her İstanbullu her Allah’ın günü çekiyor bu çileyi. Yöneticilerimiz uyuyor mu?
Evet Newyorklu, Londralı Parisli de çekiyordur bu sıkıntıyı ama bizim kadar değildir sanırım. Ne bileyim metrosu, işleyen trafik kuralları falan vardır adamların.
Bir kısmı AB’li kalanı ABD’li ya.
Neyse mevzu politikleşip zemin hafif kayganlaşırken biz kameramızı emektar düldülüme çevirelim. En çok da düldülüme üzülüyorum bu hengamede.

Zavallım dur kalk dur kalk bi hal oldu bugün. Öksüre tıksıra zor tamamladı yolu.
Korktum son nefesini verecek diye. Zaten en büyük korkum ve rüyalarıma giren kabusu trafik akışının tek şeritten ve kontrollü olarak sağlandığı bir yolda son nefesini vermesi. Yazık ya! Çok çekti garibim. Şanına yaraşır bir ölüm hayal etti hep ve bana vasiyeti bile var biliyor musunuz? Nerden bileceksiniz.

- Boğaziçi Köprüsü'nde biricik aşkım Kız Kulesi’ne bakarak son nefesimi vereyim de başka bir şey istemiyorum şu yalan dünyada Tuzluk abi.. demişti de bir gün yüreğim cız ettiydi. Çok içli olduğu kadar düşüncelidir de benim bahtsız düldülüm.
- Biliyorum köprüde kalmanın, arıza yapmanın cezası büyük olur ama onu da düşündüm ben Tuzluk abi. Benim için ayırdığın amortismanlardan biriktirdiğim çekici, hurdacı vs. definlik işlemleri için kefenlik olarak ayırdığım parayı fazla tuttum. Definden kalan para ödeyeceğin cezaya fazlasıyla yeter.. demez mi! Gözüme bir şey kaçtı o an. Oturdum çocuklar gibi ağladım dakikalarca.

Ooff off düldülüm offf.

İşte böyle duygusallaştırır böyle de yakınlaştırır bizi istanbul.

Ulan istanbul
Ulan istanbul
Kahpe istanbul
Canım istanbul!!!!

* Fotoğraf: Tuzluk-23/10/2006-15:45

 
Toplam blog
: 39
: 765
Kayıt tarihi
: 21.10.06
 
 

Özel biri değilim. Sıradan bir yaşam süren sıradan bir adamım. Çok geçmeden adım unutulur. Tuzluk...