Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '08

 
Kategori
Blog
 

İtiraf ediyorum, Milliyet Blog’u aldatıyorum

İtiraf ediyorum, Milliyet Blog’u aldatıyorum
 

Son bir haftadır, yazı yazma isteği duymuyorum. Normalde, MB’de bir yazım yayınlandıktan kısa bir süre sonra (son yayınlanan yazımın eksik ve gedikleri üzerine düşünce sürecini bitirince) bir sonraki yazı için yumurtlama sürecine başlamış olurum. Bir sonraki yazının oluşma süresi, zaman – mekan – iş ve aile imkanların elvermesi ile belirlenir. Bilgisayarın başında ne zaman müsait bir zaman üretebilirsem, çok da uzun olmayan bir zaman diliminde yazı servis edilecek kıvama gelir.

Ama işte son yazımdan sonra böyle olmadı. İstanbul üzerine hatıralarımdan birkaç demet sunduğum yazı yayınlandıktan kısa bir süre sonra, “bir sonraki yazım ne olsun” acaba diye zihnimin kenarından şöyle bir geçirdim ama karar vermek için yeterli kararlılığı bir türlü gösteremedim.

Buna karşın bilgisayarın başında oturmak konusundaki hevesimde bir azalma yoktu. Ama bu üretmek konusunda bir isteği beraberinde getirmiyordu. Yalnızca üretmek değil, tüketmek konusunda da bir nitelik değişimi hissettim. Boş anlarımda gazetelerin internet sayfaları ile haber portallarını dolaşma isteği aniden uçup gidivermişti. Fikir ve tartışma forumları ile paylaşım sitelerinde de vakit harcamaya hiç yanaşmıyordum.

Hatta genellikle bilgisayarım açıldığında, nete bağlanınca ntvmsnbc.com haber sitesine kısa bir göz attıktan sonra hemen Milliyet Blog’un ana sayfası ile MB'de ki kendi sayfama geçiş yaparım. Bir haftadır Milliyet Blog ana sayfasına bile birkaç kez girme isteği duydum.

Aslında zihnimin içinde oluşan şeyin farkındaydım, uzun zamandır bir açlık hissediyordum ama tam olarak tanımlayamıyordum. Bu dağınıklık ve kendini salıverme hali bu açlığın niteliğini iyice açığa çıkardı; Bilgisayarda oyun oynamak istiyordum. Dünyanın tüm gerçeklerinden soyutlanıp, akşamın tüm vaktinlerinde sanal bir dünyanın senaryosunun içinde kaybolmayı arzuluyordum.

Üniversite zamanından beri çok fazla vakit ayırdığım bir şey değildi aslında. Ancak üniversite dönemlerinde warcraft, age of empires ve simcity başta olmak üzere bir çok strateji içerikli ve uzun soluklu oyunlar oynamıştım. Bu oyunlar sebebi ile de az ders ve sınavda kaçırmamıştım.

Ancak bu kez aradığımı nette buldum. Ntvsporun sitesinde gezinirken birden karşıma bir sanal futbol turnuvası oyunu çıktı. O günden bugüne de bu siteye takılıp duruyorum. Bana teslim edilen bir takımın futbolcularına antreman yaptırıyor, eksik gördüğüm mevkilere futbolcu satın alıyor, takım için bir sistem ve strateji belirliyor ve ilk onbir ile yedekleri oluşturduktan sonra sahaya sürüyorum.

Gerçek zamanlı ve gerçek rakipli bir maç bu. Yalnızca maçın kendisi gerçek değil. Her gün belirli bir saatte maçlar yapılıyor ve siz maç anına müdahale edemiyorsunuz. Sistem yaklaşık 20 dakika boyunca 50.000 civarında maçı aynı anda değerlendirip, güç durumlarına, taktik ve strateji seçeneklerine, futbolcu tercihlerine göre bir neticelendirme yapıyor ve sonunda size maçın skoru ile birlikte bir maç raporu da sunuyor. Her gün bir haftaya denk geliyor ve sezon 17 haftada tamamlanıyor. İlk olarak mahalli ligden başladıktan sonra güç durumunuza göre, amatör lige, üçüncü lige, ikinci lige ve birinci lige kadar çıkabiliyorsunuz.

Biliyorum, yukarıda saydığım oyunların yanında çok duragan bir oyun. Ama işin içindeki gerçeklik payı oyunu oldukça cazip kılıyor. Oyuna katıldığım ilk takımım şu an 5 haftanın sonucunda 4 galibiyet, 1 mağlubiyet aldım ve şu sıralar bu takımıma günde 1-2 saat ayırmak beni mutlu ediyor. Genç futbolculardan birer yıldız yaratma hayalinin peşinde koşuyorum bu günlerde. Ve bu hayal beni bugünlerde MB’de yazı yazmaktan alıkoyuyor.

Zaten bu internet yaşamının müşterisi biz değiliz, müşteri olan bizim zamanımız. Ve football Tycoon bugünlerde benim zamanıma sahip olmak için daha cazip bir tercih olarak görünüyor. Şu sıralar bir erken seçim kararı filan alınsa ya da Deniz Baykal istifa etse de benim de dikkatim biraz daha ciddi konulara kaysa demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..