Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '12

 
Kategori
Öykü
 

İyi günler sevgilim (13)

İyi günler sevgilim (13)
 

XXXI

Necati’nin gözlerine uyku girmedi tüm gece. “Önce müdürlük, sonra Özüm ve şimdi de bebek”. Her şey kontrolünün dışında o kadar hızlı değişiyordu ki Necati kendisini korunmasız, zayıf ve yetersiz hissediyordu. Hayat birikimi hepsini sindirmek için kafi değildi henüz. “Ben kimim ki?”. Garip bir soruydu bu belki de! Bir ay içerisinde evlenme kararı almıştılar. “Bundan böyle hayatım bir curcuna olacak. Özüm ve ben derken aileler devreye girecek. Hem sonra nasıl anlatacağım bütün bunları aileme? Nereden, nasıl başlayacağım anlatmaya ve ben anlatsam bile onlar nasıl anlayacaklar?”.”Ben Özüm ’ü hamile bıraktım ve şimdi de onunla evleniyorum mu diyeceğim? Ya da ben Özüm ’e aşık oldum ve bir bebek bekliyorum mu diyeceğim? Hangi birini sağlıklı bir şekilde anlayacaklar?”.”Ben kimim ki? Kimim?”. 

Hayat bazen acımasız olabiliyor kimileri için! Necati için durum böyleyken, Özüm cephesinde her şey mükemmele yakın gözüküyordu. Özüm her şeyi planlamış olsaydı bu kadar kısa sürede bu kadar ilerleme kaydedemezdi. Mevki sahibi koca, hem de üzerine gelen sevgi ürünü şirin mi şirin bir bebek, sınırsız aile desteği; her şey ama her şey mükemmeldi. Üstüne üstelik evlenecekler ve gelinlik giyecekti. Mışıl mışıl uyuyordu Özüm. Necati ne kadar telaşlı ise Özüm o kadar mutlu ve huzurluydu. Yaşam kesinlikle kişiler için adaletli değildi… 

XXXII

 

  • Yalnız başına buluşma teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim Necati..

 

  • Ne demek Hikmet bey, asıl benimle buluşmak istediğiniz için ben teşekkür ederim.

 

Rumelihisar’ında  bir Pazar sabahıydı. Sabah erkendi ki insanlar masaları henüz doldurmamışlardı. Sıcaklık on derece civarı olmasına karşın Necati ve Hikmet bey paltolarıyla dışarıda oturmayı yeğlediler. Rumelihisar’ında kahvaltı bu demekti zaten, doğayla iç içe, doğanın bir parçası olmak.

 

  • Ne yemek istersin; ne söyleyeyim Necati?

 

  • Benim tercihim tavada sucuklu yumurta…

 

  • Garson bey bize iki sucuklu yumurta, tavada olsun… Bir de bal-kaymak lütfen; çaylar da duble olsun!

 

  • Peki efendim…

 

Necati nedense Hikmet beye bakamıyor, suç işlemiş bir çocuk gibi suçlu suçlu oturuyordu başı eğik…

 

  • Ne zamandır seninle yalnız konuşmak istiyordum, hayatımızdaki kadınlar olmaksızın! Erkek erkeğe bir dost sohbeti yapalım…Rahat ol Necati, seni sınava tabi tutmuyorum; amaç sadece birbirimizi daha iyi tanımak…

 

  • Yine de çalışmadığım yerlerden soru soracakmışsınız gibi geliyor bana…

 

  • Söylesene Necati, hayat sence bir sınav mı?

 

  • Bu konudaki tecrübem bilmem bu soruyu cevaplandırmaya yeter mi?

 

  • Kaçak güreşiyorsun; içten ol…

 

  • Benim cephemle, Özüm ’inki apayrı!

 

  • Bunu zaten biliyorum çünkü ben de bambaşka bir cepheden geliyorum. Sence hayat cephe mi?

 

  • Özüm ile tanışıncaya kadar benim için öyleydi; hayat bir savaştı.

 

  • Peki şimdi savaşı kazandın mı?

 

  • Sizce kazanmış mıyım?

 

  • Ben hayata savaş olarak bakmam. Bence yüce bir mücadeledir yaşamak. Savaş çok acımasız bir sözcük: içinde ölüm var. Ben ise karıncayı bile incitmek istemem.

 

  • Anlıyorum; ben bugüne kadar sürekli mücadele ederek varoldum. Okumak için, bulunduğum bölgeden çıkmak için, yetişmek için hep savaştım!

 

  •  Doğru söylüyorsun hayat bazılarımız için hiç de kolay değil!

 

  • Benimkisi daha çok bir yarıştı. Nereye varacağını bilmeden yarışmak! Neyle yarıştığını bilmeden, o insan olmak için yarışmak…

 

  • “O insan” kim???

 

  • Bence sizsiniz… Sizi tanımıyorum ama o insan olduğunuza eminim; özellikle Özüm’ ü tanıdıktan sonra!

 

  • Nihai hedef Özüm gibi bir çocuk mu yetiştirmek?

 

  • Hayır; hayatta sizin konumunuzda olmak!

 

  • Yani başarılı olmak mı?

 

  • Mutlu olmak!

 

  • Sen mutlu musun Necati?

 

  • Henüz tam olarak değil… Halen huzursuz bir insanım

 

  • Yaşın kaç Necati?

 

  • 25

 

  • Oysa ben kaç yaşındayım: 57! Yani benim konumumda olman için en az 32 senen var demektir.

 

  • Anlamadım.

 

  • Daha yaşanacak çok yol var önünde. Hayat öyle bir çırpıda olmuyor, olgunlaşmıyor… Bence sen kendine gereğinden fazla yükleniyorsun ve huzursuzluğun da bu yüzden! Ama iyi yoldasın Necati, hatta yaşından fazla ve çok daha hızlı yol katetmişsin; kendinle gurur duymalısın!

 

  • Ama nedense bana öyle gelmiyor

 

  • Çünkü gençsin, sabırsızsın, enerjiksin, yapacağın çok şey varmış gibi geliyor sana

 

  • Evet aynen öyle!

 

  • Ve yapacaksın zamanla! Korkuyorsun ve bu çok normal…

 

  • Özüm ’ü mutlu edememekten korkuyorum.

 

  • Sence Özüm mutsuz mu seninle olmaktan?

 

  • Bunu kastetmedim ben!

 

  • Carpa Diem yani günü yakala Necati! Yarını yarına bırak ve bu günü yaşa… Hayat sandığından da kısa olabilir; hiç bilinmez!

 

  • Ne demek istediniz?

 

  • Mesela şu an önünde duran muhteşem yumurtayı yemezsen yumurta soğuyacak ve sen zevk alma fırsatını yok edeceksin demek!

 

  • Haklısınız…

 

  • Sen yumurtanı yerken ben de sana bir hikaye anlatacağım ama emin ol kendi hikayemi anlatmayacağım çünkü herkesin hikayesi kendinedir. Demek istediğim özetle şu: Senin, Özüm ve doğacak çocuğun ile kuracağın ilişki kesinlikle benim ailemle kurduğum ilişkiye tıpa tıp benzemeyecek nitekim sen farklı bir bireysin… Yetişme tarzın, geçtiğin yollar benden farklı olmuştur ister istemez, şayet benzese bile, farklı zaman dilimlerinde, farklı kişilerle yaşanmıştır!  Sen benimle yarışmayacaksın, ben gibi davranmayacaksın, davranamayacaksın Özüm ’e! Zaten istesen de bu mümkün değil çünkü ben onun babası, sen ise sevgilisisin! Zamanla kendi yolunu bulacaksın en tabi olarak; beni de örnek alabilirsin. Ama unutma ben olmayacaksın; ben onun babasıyım ve sen onun her şeyi olacaksın. Özüm seni beni sevdiğinden çok daha fazla seviyor ve bu yüzden sana aşık oldu… Sana senin karakterin yüzünden değil, öyle hissettiği için aşık oldu. Sana dünyanın en iyi, en yakışıklı, en-en-eni olduğun için değil sen olduğun için aşık oldu. Sebebini o da bilmiyor ve gerçekte sebebi olmayabilir de. İnsanlar çok kitap okur, çok film seyreder ancak yine de o kitaplardaki, o filmlerdeki duygularla aşık olamazlar. Neden? Cevap çok basit: Herkesin hayatı kendinedir.

 

  • Hikaye bu mu?

 

  • Evet! İnsanlar için bitmeyecek hikaye bu ve adı “Bir Yaşam Mücadelesi”!

 

  • Sonu nasıl bitiyor?

 

  • Herkes için farklı. Belki senin hikayen senin için önceden yazıldı ve sen sadce bunu canlandıran bir oyuncusun. Ya da sana yazılmış bir hikayeyi filme çeken bir yönetmensin.

 

  • Yönetmen olmayı tercih ederim

 

  • Sence tercih hakkın var mı?

 

  • Sizin oldu mu?

 

  • Bilmiyorum, ben düşünmeden yaşadım. Bir gün bebektim, bir gün çocuk ve derken bir gün yetişkin oldum. Şanslarımı iyi kullandım belki! Belki de iyi kullanamadım… Hangi çerçeveden baktığın önemli!

 

  • Mutlusunuz ama!

 

  • Huzurluyum çünkü elimden geleni yaptığıma eminim. Sana tavsiyemde bu: Suçlama kendini, kimseyi! Elinden geleni yap! Her şey mükemmel olmak zorunda değildir. Mükemmel olsaydı mükemmel diye bir üst kavram olmazdı. Bilimde –sen bilirsin- kabuller vardır. İspatlansın ispatlanmasın kabul edilirler. Hayat bu kabullerin en yücesidir. Huzurlu olmanın temeli hayatını ve aileni olduuğu gibi kabul etmektir. Özetle Necati hayatını kafaya takmak yerine yaşamalısın… Bunu yaparken ise elinden geleni yapmalısın…

 

  • Sizin de yumurtanız soğudu…

 

  • Olsun! Yerine yenisini söylerim ya da bal-kaymak yerim

 

  • Çok teşekkür ederim.

 

  • Ben bir şey yapmadım ki!

 

  • Ben bir şey söylemek istiyorum

 

  • Seni dinliyorum.

 

  • Benimle ilgili soru işaretleriniz olduğunu başından beri hissediyorum çünkü gördüğüm kadarıyla siz de benim kadar suskunsunuz aile sohbetlerinde…

 

  • Seni tanımaya çalışıyordum Necati.

 

  • Ben açıkça söylemem gerekirse ailem konusunda rahat değilim.

 

  • Yardım ister misin?

 

  • Evet! Sizden yardım talep edebilir miyim?

 

  • Nasıl bir yardım?

 

  • Aslında daha çok anlayış…

 

  • Seni dinliyorum…

 

  • Tahmin edebileceğiniz gibi benim ailem ile ilişkim sizin Özüm ile olan ilişkiniz gibi değil; hiç değil! Benim en büyük sorunum onlara ne hissettiğimi anlatabilmek

 

  • Devam et.

 

  • Ve anlatabileceğimden kuşku duyuyorum; onlar bildiğiniz anlamda klasik bir Türk ailesi. Kısacası aramızda ciddi bir iletişim sorunu var…

 

  • Peki ben sana nasıl yardımcı olabilirim?

 

  • Beni öncelikle dinleyerek! Ve sonrasında belki bana tavsiyelerde bulunarak.

 

  • Evet seni dinliyorum…

 

  • Benim babamın mesleği uzunyol kamyon şoförlüğü ve annemde ev kadını. Ailem Kayseri’de yaşıyor ve Kayseriliyiz.

 

  • Bunun bir sakıncası mı var??!! Ailenden utanıyor musun?

 

  • Ne yazık ki evet!

 

  • Sen anlatmaya devam et.

 

  • Ben aslında babamı hiç tanıyamadım. Mesleğinden dolayı eve seyrek uğrardı. Dolayısıyla hiçbir zaman gerçek bir aile olamadık!

 

  • Türkiye’deki birçok ailenin sorunu bu, sadece size has değil!

 

  • Bu durum sizi rahatsız etmedi mi?

 

  • Niye edecekmiş ki?

 

  • BENİM AİLEM CAHİL! Annem okuma-yazma bilmiyor.

 

  • Benimki de bilmiyordu Necati! Ama ne öğrendiysem şu hayatta annemin sayesinde oldu ve ben annemi daima sevdim, onun düşüncelerine ve isteklerine saygı duydum…

 

  • Ben ise onlardan hep kaçtım Hikmet bey! Kaçtım çünkü şu anki ben olmak istiyordum. Ve olmayı başardım

 

  • Peki sorun ne o zaman?

 

  • Sorun Özüm gibi birine aşık oldum!

 

  • Anlayamadım???

 

  • Aslında özetlersem; davullar şu anda dengi dengine çalmıyor bizim için. Sizleri ve kendi ailemi düşündüğümde işin içinden çıkamıyorum. İçim içimi yemeye başlıyor. Özüm ’ü mutsuz olarak hayal ediyorum. Evlendiğimizde aileler bir araya geldiğinde, her şey kötüye gidecekmiş gibi hissediyorum ve bunu düşünmemek elimde değil! Sanki doğal sonuç bu, kanun gibi bir şey!!! Beni anlıyor musunuz?

 

  • Senden UTANMIYORUM NECATİ ve kızımın, eşimin de utanacağını zannetmiyorum.

 

  • Ama ben yine de korkuyorum onu mutsuz etmekten!

 

  • Özüm seninle mutlu, hem de hiç olmadığı kadar çok! Önemli olan da bu! Diğer konular ise birer ayrıntı ve Özüm ile kafa kafaya vererek hepsini çözebilirsiniz.

 

  • Beni tam olarak anlamadınız!

 

  • Ben seni anladım ama sen beni anlamadın Necati! Bu yüzden mümkün olduğu kadar basitleştirerek anlatacağım: Özüm ’e güvenebilirsin çünkü bundan böyle o senin hayat arkadaşın  ve bu hayat mücadelende senin en büyük destekçin. Şayet ona her konuda, ama her konuda, güvenirsen ve ona karşı açık olursan, o da her zaman senin yanında olacaktır. Şunu unutma ki çoğunca gözümüzde büyüttüğümüz problemler gerçekte çözemeyeceğimiz problemler değildir aslında. Sadece çözmekten kaçarız kolayımıza geldiği için. Sonuç olarak Özüm ’den kaçma! Onu mutsuz etmekten korkman onu daha çok mutsuz edecektir. Hayat aşk filmlerindeki mutlu sona benzemez! Önemli olan bir araya geldikten sonrasıdır… Siz hayata daha yeni başlıyorsunuz…

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..