İZMİR KİTAP FUARI- UNUTULMAYACAK ANILAR

15. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı'nda sadece 1 günlüğüne İmgelem&BH Dergisi standında kitaplarımı imzalamak için 24 Nisan 2010 Cumartesi günü İzmir'deydim. İyi etmişim de gitmişim. Hem şair ve yazar dostlarımla buluştum hem de MB yazarı arkadaşlarımla. Sevgili dostum İlyas Bayram her zaman olduğu gibi en önce gelenlerdendi. Ama bu yıl bir de sürpriz hazırlamıştı ki gülmekten kendimi alamadım. Yazının sonunda bu sürprizi yazacağım.

Saat 12.00-18.00 arası katıldığım imza gününde sevgili hemşehrim Yavuz Bildik'le birlikte kitaplarımızı imzaladık. Sarıkamışlı hemşehrilerimiz bizi yalnız bırakmadı. Sarı Koza Dergisi yönetmeni Hülya Türk, İzmir Sarıkamışlılar Derneği Başkanı Canip Namluoğlu ve arkadaşları ve Muhammet Aktaş, Tarişbank'da çalıştığım yıllardan arkadaşım Nihat Kocabaş yalnız bırakmadılar.

Yine MB'un değerli yazarlarından Rıfat Mertoğlu, Ali İhsan Uğuz, Kuloğlu Ömer'le yeniden görüşme şanımız oldu.MB'dan hemşehrim TRT'den Murtaza Çiçek de ziyaret edenler arasındaydı. Ama bir de hanımlar grubu vardı ki sözleşip gelmişlerdi.

Neşe İleri, derinmavi, Sema Şener, Seniye Arslan,Zehra Pınar zora hem standı ziyarete geldiler hem de İzmir'de güzel bir gecenin organizasyonu yaptılar. İnciraltı'nda Turkuaz adlı bir mekanda MİKROP'u dinledik. Gece saat 2'ye kadar inanılmaz bir gece yaşadık. Ve en gece 3 arabasıyla Fethiye'ye döndüm. Hepsine çok teşekkür ediyorum.

Ve sürpriz. İlahi İlyas Bayram! Bu kadar mizah bir insanda nasıl olur hayret! Ben kendimi bilirdim bir tek. Ama İlyas Bey'e tam 10 numara vallahi.!

Eşiyle birlikte standda yanıma gelen İlyas bey, biraz sonra bir sürpriz yapacağını ve sakın renk vermememi istedi. Plan şöyleydi: " Bir arkadaşımı getireceğim. Seninle bir gazete için röpörtaj yapacak. Daha doğrusu öyle yapacağını zannediyor. sen hiç belli etme. Sorduğu sorulara ciddi ciddi yanıt ver. Bir de kitap satmış oluruz. Yoksa böyle giderse kitap satacağın yok." dedi. " Yahu yapma adama ayıp olur tanımıyorum " falan dedim ama İlyas Bey yemin ettirince kıramadım ve deyim yerindeyse "kurbanımızı" beklemeye başladım. Bari kitap hediye edeyim dedim arkadaşa. İlyas Bey" Kesinlikle. eğer para almazsan bu sürprizin anlamı kalmaz. Boşa yapmış oluruz Zaten amacımız arkadaştan para koparmak." dedi.

Aman tanrım. Bir beyefendi geldi ki utancımdan ne yapacağımı şaşırdım. Böyle bir insana bu numara yapılır mı dedim kendi kendime. İlyas Bey kaş göz işaretiyle talimatlarını yağdırdı. Biz saf saf söyleşiye başladık.. Ben kitabımdan imzaladım. Arkadaş da parasını vereyim dedi. Utana sıkıla parayı aldık artık. İlyas Bey " Al al sakın renk verme" diye işaretler yapıyordu.

Neyse söyleşi bitti Arkadaş gazeteyi bana göndereceğini söyledi. Sanırım Ege Telegraph Times adlı bir gazeteymiş.Ben yemedim ama yiyen olmuştur. Nerdeyse Sunday Times diyecekti.

Güzel bir sürprizdi bu. Ama bana da sürpriz oldu. Meğer bu arkadaş MB'dan Muzeffer Cellek değil miymiş. ! gün sonra öğrendim. Nasıl utandım bir bilseniz. İsmini yıllardır tasnıdığım bir dosta bu yapılır mıydı. Umarım kızmamıştır bu şakaya. Şu üç günlük dünya şaka yapılmadan çekilmiyor doğrusu.

Haa unutmadan. Muzaffer Bey kendisine şaka yaptığımızı bilmeden bir blog yazmış. Gülmekten öldüm. Halen daha farketmemiş şakamızı.

İlahi İlyas Bayram. İlahi, ilahi ilahi!

Muzafer Cellek'in bloguna okursanız çok güleceksiniz. İşte link:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=240158