Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadın ve çocuk, şiddet sarmalı; bilinmeyen etken.

Kadın ve çocuk, şiddet sarmalı; bilinmeyen etken.
 

Eskiden, çok eskiden de, kadınlar ve çocuklar benzer haller yaşamıştı...


Şiddet Sarmalındaki Kadınlar ve Çocuklar; Kapitalizm ve Reklamları !!!  

Politik ve sosyal etkinliği olmayan kimselerin, (kadınların bile) pek umursamadıkları bir şiddet sarmalını hep birlikte yaşıyoruz. Olanları takrarlamaktan öteye, bu çıldırmışlıkların bir çok etkeninden biri olduğunu düşündüğüm "Görsel Reklamların" insan psikolojisine ne kadar etki yaptığının ve nasıl bozduğunun üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü diğer toplumsal etkenler değişebilir-değiştirilebilir, ortadan kaldırılabilir. Fakat kapitalizm var olduğu, yaşadığı sürece "reklamlar" var olacak  

Kadın ve çocuklara değişik biçimler de şiddet uygulayanların (kadın veya erkek) çoğunluğunun iyi eğitimli kişiler olduğunu araştırmalar söylüyor. Görsel medyanın evlerde ve sokaklar da çok yogun olarak hepimizin önüne çıkarıldığı bir gerçek. Bu medya, yaptığı her türlü reklam ve bu reklamlar da kullandığı her türlü yöntem ile insanları etkilemeye uğraşmakta ve bunu başarmakta. Kendinize şunu sorun; "evim de, reklamını duymadığım kaç ürün var..." Vereceğiniz cevap "reklamın başarısının" kanıtı olacaktır. Bu günkü zamansal boyutta reklam kavramına karşı çıkmak imkansız ve maddi temelleri de yok. "Peki bu reklamlar da ne yapılıyor ki bilelim de şiddet sarmalına etkisini anlayabilelim, görebilelim (?)" demelerinize cevap; BÜTÜN REKLAMLAR; SİZİN BİLİNÇ ALTINIZDA Kİ İLKEL DÜRTÜLERİNİZİN, "KENDİ TANITTIKLARI ÜRÜNÜ TÜKETME İSTEĞİNİZİ SAĞLAYABİLMEK" AMACI ÜZERİNE KURGULANMIŞTIR. Bu somut bir gerçektir...  

Her bir reklam için farklı yöntemler kullanılırken, yeterli denetim ve disiplinlerin olmadığı yerler de yasal ve etik olmayan, daha önce bu süreçleri yaşamış toplumların kendi ülkelerinde uygulanmasını yasakladıkları şekil ve biçimleri de kullanabilmekte. İşte Türkiye de, bu yasak yöntem ve biçimlerin kullanıldığı ve RTÜK gibi bu konular da bilgisiz-ilgisiz kurumların bulunduğu bir ülke... "Her konuda" görüş belirten RTÜK'nun bu konu hakkında her hangi bir çalışması varmı-yokmu bilmiyorum, bilen birileri varsa bunun nasıl bir çalışma olduğunu bana açıklamasını isterim...  

Yöntemlerden biri; verilmek istenilen asıl mesajın görüntünün arka planına "saklanması"dır. Siz reklamın ön planına bilinçli olarak bakarken, arka plana yerleştirilen obje ya da nesne veya renk görüntülerini bilinçsizce olsa da tamamıyla algılarsınız. Bu yapılan, ön planda seyrettiğiniz "görüntülü ve sesli mesajları" daha kolayca kabullenmenizi, en azından onaylamanızı sağlama amacını taşır. Bunu becerirler de. Olanaklarınız "tanıtılan ürünü satın almaya" elvermese de en uygun zamanda elde etme hesabını yapmaya başlarsınız. Tanıtılan bu ürün, sizin sosya-ekonomik şartlarınız gereği, hiç bir zaman elde edemeyeceğiniz bir şey ise ne olacak ??? O, kışkırtılan "iç güdülerinizi" nasıl bastıracaksınız, egonuzu nasıl doyuracaksınız??? Bu haller, bu toplumda ki bütün insan tipleri için geçerli. Her hangi birinin bu işin içinden nasıl çıkacağını kim bilebilir ki !!! Az gelişmiş ve bazı gelişmiş ülkeler de, bu benzeri yöntemleri siyasal seçimler sırasında kitleleri etki ve kontrol altına almak amacıyla kullanan bir çok siyasal ve sosyal oluşum bulunmakta.  

Başka bir yöntem ise gözün algılama hızına bağlı olarak kullanılmakta. İnsan gözü 1 saniye içerisinde 24 kare görüntüyü algılayabilen bir hıza sahip; yapılan bütün görsel uygulamalar, (teknik ve sanatsal açıdan) bu kurala bağlı kalarak gerçekleştirilmekte. Bu konuda yapılmış olan bir deney şöyle gerçekleştirilmiş: 24 karelik görüntü tamamıyla çöl resminden oluşturulmuş ve bir gurup insana 1 saniye içerisinde gösterilmiş. Sonra ne istedikleri sorulmuş, deneklerin tümü de su içmek istediklerini belirtmiş. Daha sonra bu 24 kare görüntünün içine (deneklerin haberi olmaksızın), çoluk-çocuk hepimizin bildiği o uluslar arası içeceklerden birinin tek kare görüntüsü eklenmiş. Aynı guruba bu kez, bu 1 saniyelik ve 23+1 karelik görüntü izlettirilmiş; ardından aynı şeyi sormuşlar: "ne istersiniz (?)". Deneye katılan insanların hemen-hemen hepsi tek karelik resmi gösterilen o içeceği marka ismini belirterek istemiş. Durum bu...  

Bunların benzeri ya da farklı bir çok uygulama yöntemi bulunmakta ve bunlar tümüyle insanların doğal iç güdülerine seslenen mesajlar-söylemler içermekte. Seslendikleri, "Beslenme- Uyuma-Cinsellik iç güdüleri" normal olan hiç bir insanın vazgeçemeyeceği elzem gereksinimler. Bunlardan her hangi birini hiç umursamaz veya çok önemser iseniz, işte burada sorun yaşamaya başlarsınız. Kontrolün kaybedilmesine başka bir çok şey de neden olabilir ama bu yapılanlar planlı ve programlı işlerdir, isabet yüzdeleri çok yüksek olan işler bunlar... Artı olarak, bu uygulama ve yöntemler TV dizilerinin, filmlerinin, haber ve bilgilendirme programlarının kabul görmesi için de kullanılmakta; toplumu dezenformasyona uğratmak isteyen çeşitli guruplar atrafından özellikle gerçekleştirilmekte.  


Reklamları seyreden çocuklar, erkekler, kadınlar, yaşlılar yani tüm insanlar bilinçsizce bu kışkırtmalara tabi kalmakta; içlerinden bir ses durmadan "haydi gel şunu da alalım, bunu da alalım" diye dürtüklemekte. Kendinizi şöyle bir yoklayın, siz de içinizde bir sesin "haydi" deyişini duyacaksınız !!!  

Daha önce yukarıda belirttiğim gibi, ya o "ürünler", insanların sosyal veya ekonomik durumları gereği hiç bir vakit elde edemeyecekleri bir şey ise ne olacak ???  

Bir insan, cinsellik ve beslenme esaslı güdüsel davranışlarını doyuramadığın da, kendi içerisin de sinirlilik ve stres yaşamaya başlar. Bu isteklerini bir şekil de gerçekleştirmesi gerekir ki "o stres ve sinirlilik" bitsin; yoksa şiddete dayanan davranışların başlaması için kapılar açılmaya başlayacaktır. Peki bu kışırtmalar sürekli olarak devam ederse ve bir insan, bu kışkırtmaların kaynak noktasının ne olduğunu hiç bir zaman bilemediğin de ne olacak ???  

Bir şekil de ve her hangi bir nedenden, anlaşılmaz bir gerekçeden, basit bir bilgisizlikten ya da "gelenek-görenek" dayanak gösterilerek şiddetin bütün kapıları açılacaktır. Şimdiler de olduğu gibi...  

Türkiye toplumunun böylesine etki altında kalmasına sebep olan en önemli etken; eğitim sisteminin son 25 yıl içerisinde tamamıyla tepe-takla edilerek, kapitalist mantıklar bütünlüğüne endekslenmesidir. Bu eğitim sisteminin süzgecinden geçen insanların çok büyük çoğunluğu, "kendi bilinç altlarını" kapitalizmin mantıklarına-egolarına kaptırmış ve görsel medyanın Türkiye toplumu içinde bu derece kontrol ve denetim dışı bir biçimde etkinlik kazanmasına yol açmışlardır...  

Ne yapılabilir (???) derseniz;  

-Konu hakkında bilinçlenmek için araştırabilirsiniz,  

-Bilgilerinizi başkalarıyla paylaşabilirsiniz,  

-TV' den ve reklamlardan olabildiğince uzak durabilirsiniz,  

-Çocuklarınıza karşı bir parça olsun sevginiz varsa, reklamlardan kesinlikle uzak tutarsınız. "Ama" diye başlayan mazeretleriniz sadece çocuğunuzun (ileriki yaşlarında) psikolojisini bozmaya yarayacaktır...  

-Kendiniz için yapabileceğiniz bir şey daha var; her hangi bir konuda ki istek ve taleplerinizin kendinize ait olup-olmadığını çok iyi tartmak ve kesin emin olduktan sonra uygulamaya geçmek... İşte kendinize yapabileceğiniz iyilik bu...  

F.E.  

 
Toplam blog
: 10
: 248
Kayıt tarihi
: 06.03.11
 
 

Yaşam, anlamlar ve istekler bütünlüğü içeren, nefes alabilen bir süreç ve bu sürecin 45 yıl öncesind..