Kadınların hakimiyetindeki tek alan erkekler

Kadınlar hayatta genellikle erkek egemen toplumun doğal sonucu olarak hep geri planda kalagelmişlerdir. (değişmesini umut ediyorum) Yalnızca bir alanda mutlak hakiyetleri olmazsa da bu kategorinin gerçek hakimidirler. Erkek çocukları ve eşleri.

Her anne oğlunun yaşamında sonsuz bir hakimiyet hakkını kendinde görür, her eş kocasının iplerini farkettirmeden de olsa ellerinde tutmaya çalışır. Bundan dolayıdır ki gelin kaynana meselesi de kadınların en şiddetli yaşam kavgasıdır. Hakimiyetini ikiside kaybetmek istemez.

Bu durum kadının rollerini geliştirmesi önünde engel ve mutsuzluğunu da sanırım temel kaynağını oluşturmaktadır. Birinin beyaz dediğine diğeri siyah diyerek karşı çıkar. Bu durumda hayatı ıskalarken kendilerinide harap etmiş olurlar. Tüm enerjileri bu çekişmeye kurban gider. Yaratıcılığı daha iyi olan kadınlar sanırım bu nedenle yaratıcı işlerde de (mimari, edebiyat vs) yaratıcılıkta erkeklerin arasında pek adları anılmaz. Kadınlar bu alanların azınlıklarıdır.

Belki de kadını sosyal yaşamda erkeklerle eşit koşullara kavuşmasının yolu kadın hareketleri yanında üretken olmaları hayatın dışında kalmamaları, hayatı çocuk yetiştirmekten ve eşlerine adamaktan çok daha fazlasını yapmaları gerekiyor. Evi ile işi arasında sıkışan kadın tabi ki üretken de olamıyor, hayatın içine de giremiyor.

Kendi rollerini geliştirmenin diğer yolu belki de evdeki rutin işlerin yükünü paylaşmaktan geçiyor. Ne yazık ki ekonomik özgürlüğü olan ve üst sosyal gruplarda bile bu durum pek değişmiyor. Enerjilerini hayat için kullanabilirlerse sanırım durumları daha hızlı değişir.

Kendilerine hayatın içinde daha geniş bir alan yaratmaları ve daha özgür bir hayatı bizimle paylaşmaları dileğiyle.