Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kahvenin sosyolojik öyküsü

Kahvenin sosyolojik öyküsü
 

Kahvenin Öyküsü


Sosyolojinin tanımlarından biride: “İnsanın toplum yaşamının, insan grupları ile toplumlarının bilimsel incelenmesidir.”  Sosyolojik incelemenin kapsamı sokakta bireyler arasında gerçekleşen karşılaşmalardan küresel toplumsal süreçlere yayılacak kadar geniştir. Çoğumuz dünyayı, kendi yaşamımızın bildik özellikleri bakımından görürüz. Sosyoloji, bizim neden olduğumuz gibi olduğumuz ve neden davranıyor olduğumuz gibi davrandığımız hakkında, çok daha geniş bir bakış açısını benimsememiz gerektiğini ortaya koyar. Yaşamımızın “verilerinin” tarihsel ve toplumsal güçler tarafından büyük ölçüde belirlendiklerini öğretir. Bireysel yaşamlarımız, toplumsal yaşantılarımızın bağlamlarını yansıttığı o ince, ancak karmaşık ve esaslı yolları anlamak sosyolojik bakış açısı için temeldir.

Sosyolojik olarak düşünmeyi öğrenmek yani daha geniş açıdan bakabilmek imgelemin işlenmesidir. Sosyoloji ile uğraşmak, sadece bilgi edinmek olamaz. Bir sosyoloji incelemesi, sosyolojik imgeleme bağlıdır. Sosyolojik imgelem bizden, her şeyden önce, kendimizi gündelik yaşamlarımızın bildik sıradanlığından, yeni bir bakışla “uzaklaştırarak düşünmeyi” gerektirir. “Kahve içme eylemi” üzerinden giderek düşüncelerimiz açıklamaya çalışalım. Bu konuda sosyolojik olarak ne söylenebilir?

İlk olarak kahvenin simgesel bir değer taşıdığı söylenebilir. Kahvenin törensel yönü, onu tüketmekten daha önemlidir. Birçok Batılı için sabah kahve içmek, güne başlamak için ilk adımdır. Ama gün boyu içilen kahvelerde amaç daha çok insanların bir araya gelmesi ve sohbet etmesidir. Yani bir toplumsal etkileşim ve törensellik taşımaktadır. Batı’daki alışkanlıklardan yola çıkarak bu örneği versekte, Türk Kahvesinin de benzer bir özelliği olduğunu söyleyebiliriz. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözünden, “kahve falına kadar” deyim ve rituellerimizi bu çerçeveye koyabiliriz.

İkinci olarak kahvenin beyin üzerindeki uyarıcı etkisinden söz edebiliriz.. Pek çok kişi kahveyi bu uyarıcı etkisi nedeniyle içmektedir. Uyarıcı ve alışkanlık yaratıcı etkisine rağmen, uyuşturucular gibi yasaklanan değil çoğunlukla toplumun kabul ettiği bir maddedir. Ancak kimi toplulukların kafeine karşı olduğu da bilinmektedir. Bu bir sosyolojik ilgi uyandırabilir.

Üçüncü nokta, kahveyi daha geniş bir çerçeveye yerleştirmektir. Bir fincan kahve içen biri, dünyanın bütününe yayılan karmaşık bir toplumsal ve ekonomik ilişkiler kümesinin içinde yer almaktadır. Kahve, dünyadaki en zengin ve en yoksul bölgelerdeki insanları birbirine bağlayan bir üründür. Bu nasıl bir bağdır? Kahve yoksul ülkelerde üretilen ve çoğunlukla zengin ülkelerde tüketilen bir maddedir. Çok önemli bir ticari değeri vardır. Uluslararası ticarette petrolden sonra en değerli mal kahvedir. Üretiminden, içilmek üzere bardağa girdiği ana dek işleyen uzun bir zincir vardır. Bu küresel çaptaki zincir sosyolojik bir inceleme alanıdır.

Bir fincan kahvenin ardında tarih boyunca ortaya çıkmış toplumsal ve ekonomik gelişme süreci dördüncü noktadır. Batı beslenme alışkanlıklarına, çay, muz, patates ve beyaz şeker gibi bazı maddelerle birlikte 1800’lerin sonlarından itibaren girmiştir. Önce seçkinler arasında moda olmuştur. Bugün içilen kahvenin tamamına yakını Güney Amerika ve Afrika’dan gelmektedir. O halde kahvenin ardında sömürgecilik mirası vardır. Yine Türk Kahvesi açısından bakıldığında da başka bir tarihsel geçmiş buluruz. Ortadoğu kökeni ya da Osmanlı İstanbul’undaki ilk kahvehanelerin açılması konuları Türk Kahvesinin farklı boyutlarını gösterir.

Beşincisi ise, kahvenin küreselleşme, uluslararası ticaret, insan hakları ve çevrenin yok edilmesi hakkındaki çağdaş tartışmaların merkezinde yer almasıdır. Kahve yaygınlaştıkça, “markalaşmış” ve siyasallaşmıştır. (Starbucks kahve buna örnek verilebilir.) Tüketicilerin hangi çeşit kahveyi içecekleri ve nereden satın alacakları konusundaki seçimleri, yaşam biçimi tercihleri haline gelmiştir. Organik kahve, kafeinsiz kahve farklı tercihler olacağı gibi, global kahve zincirlerine karşı çıkmak ve bağımsız kahvehaneleri tercih etmek de farklı açıdan bir tercihi göstermektedir.

“Kahvenin sosyolojik öyküsü”örneği bize sosyolojik düşünce ile ilgili iyi bir örnek oluşturabilir. Hatta buradan yola çıkarak siz de sosyolojik düşünce pratiği yapabilirsiniz. Örneğin, dalgın dalgın otobüste, gemide ya da tramvayda giderken camdan neleri görüyorsunuz?

Tıpkı kahve örneğinde olduğu gibi, seyahat yaparken camdan ilk gördüğünüz reklam panolarından hareket ederek derece derece hangi farklı boyutlara ulaşabilirsiniz? Bir an sosyolog olduğunuzu var sayın, yaşamın sıradanlığından, yeni bir bakışla “uzaklaştırarak düşünerek” eğlence olsun diye bir sosyolojik öyküde siz yazın lütfen, kolay gelsin.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..