Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '09

 
Kategori
Eğitim
 

Kalk Borusu / Bir Köyün Uyanışı

Yazarları: Necme Necefi, Helen Hinckley

<ı>Nemce Necefi, ailesinin sekizinci çocuğu olarak Tahran’da doğmuştur. Babası, son Kacar hükümdarının muallim ve müşaviri olmuştur.

<ı>“Kalk Borusu” adlı eserinde, Nemce Necefi, İran köy hizmetlerindeki çalışmalarını anlatmaktadır. Hala memleketinin köy hayatını kalkındırma davası uğrunda çalışmaktadır.

<ı>

İran’a Dönüş

Nemce Necefi, İngiltere’de ve Avrupa’da, özellikle de Amerika’da okumuş İranlı bir şahsiyettir. İran’dan ayrılalı dört yıl olmuştur. Uçakla Tahran’a dönerken kendisini değişik ülkelerde okumaya sevk eden şeyi düşünmüştür.

Kendisini buna sevk eden şey; Tahran’da büyüdüğü yıllarda, köyleri gezerken gözlemlediği olaylardır. Amerika’ya gidip memleketine hizmet etmeyi, muhtaç halkına faydalı olmayı kafasına koymuştur.

Peki, neydi o köylerin durumu ki kendisini böyle bir karara sevk etmişti?

Rebiyülevvel ayının 17. gecesi, Mevlid gecesidir. O gece Müslümanlar için şükran gecesidir. Hz. Peygamber’in doğduğu gecedir. O gün, fakirlere et dağıtmak, memleketin adetlerindendir. Yardımlaşmanın yaşandığı, memnuniyetlerin zirveye ulaştığı gündür. Yine böyle bir günde kahramanımız, bu faaliyetlere katılmak istemiş ama kendisi Tahran’dan hiç çıkmamıştır.

Köye giderler ve Kethüdanın evine gelirler. Kethüdanın evi üç odalıdır. Kethüdanın evi de dahil köyde pencere ve kapısı olan tek bir ev yoktur. Şoför etleri evlere dağıtırken kendisi de evlerin içine usulca bakar ama evlerde eşya namına hiçbir şey yoktur. Bu insanlar benim insanlarım diye düşünür. Kendi kendine sorular sorar ve “Neden insan bir köyde aç yaşarken, bazıları da tok şekilde yaşar?” der.

İran’ın köylerinde genelde insanlar açtır. Ama onurlu insanlardır açlıklarını belli etmemeye çalışırlar.

Köylerin toprakları verimlidir ama uzun soğuk kış ayları insanları işsiz bırakmaktadır. İş bu boş geçen ayları daha verimli hale getirmekten geçmektedir.

Kendisi mektebi bitirince Tahran’da küçük bir dikiş atölyesi açar ama burada 20 kişi ancak çalışmaktadır. Kendisi aslında ne kadar çok çalışacak genç kızın olduğunu bilir ve bu konuyu düşünerek bu ara Amerika’ya gitmeye karar verir. Bir tek İngilizce kelime bilmeden gider. Ama dolu dolu bir dört yıl geçer.

Amerika’da bulunduğu yıllarda orada bulunan Ford Foundation, Unnicef, Amerikan Point Four, müesseselerinde çalışan kimselerle tanışır.

İran’a gelince, gerçekten fakirlere mi hizmet etmek için mi yoksa ailesini özlediği için mi geldiğini düşünür.

Ailesi ile birkaç gün zaman geçirdikten sonra asıl amacını açıklar. Fakirler için çalışacaktır. Ama ailesi, “Sen ufak tefek zayıf bir kadınsın, nasıl yapacaksın?” derler. O da:

<ı>“Ufak bir mum bile ortalık çok karanlık iken, uzaklara ışık salar” der.

Bunun üzerine ablası onu eski aile dostları Dr. Bircandi ile görüştürmek ister. Dr. Bircandi İran’da hükümet bankası olan Development Bank’ın müdürüdür. Dr. Bircandi de bunu yapamayacağını söyler. Dr. çeşitli dış şirketlerin yaptıklarını anlatır. O ise sadece kendi milleti ile çalışmak istediğini, belirtir. Dr. Ona, kendisine hak verdiğini ama bu görevin duygusallığı götürmeyeceğini belirtir ve duygusallığını yenmesini ister.

Zemistan (Ekim)

Ekim ayının kızgın güneşi altında Haciabad köyüne doğru yürüyerek gitmektedir. Tabi bu arada da kendi kendine sorular sorar: “Ya yanlış yolda isem?” diye.

Ancak Amerika’dan ayrılmadan önce Near East Fondation, Point Four Teşkilatlarının adamlarıyla konuşmuş ve projesine yardım edileceği ümidini vermişlerdir. Aradan haftalar geçer. Kendini anlattığı kişiler ve köy halkı buna kapalı kalmaktadır.

Kendisi Near East Fondation hesabına, Galeh-Nu köyünde yapısı bitmek üzere olan kız okulunda oturur. Buradaki iptidai köylerdeki kadınların vaziyetini tetkike başlar.

Galeh-Nu köyünden Haciabad’a yürüyerek giderken yolda çobanla karşılaşır.

Çoban: Sen Point Four’dan mısın?

Ben öğretmenim. Haciabad’a gitmek istiyorum.

Çoban: Demek sen komünist değilsin.

Hayır değilim.

Çoban: Öyle ise Allah’a emanet ol, Haciabad’a sağ salim ulaş.

Köye varır ve köyde de aynı sorularla karşılaşır. Haciabad halkından, okulda okuyacak kız olmadığı cevabını alır.

<ı>“Ben kızlarınızı alıp okula getirmek için gelmedim, ben okuma öğretmek için geldim, ” der.

<ı>Daha sonra kethüda ve kadına “Benim kimseyi zorlamaya niyetim yok. Ben öğretmenim. Çocuklara okuma öğretmesini seviyorum. Para istemiyorum, ” der.

Köylüler, kendilerinin okuma ihtiyaçlarının olmadıklarını söylerler. Bunun üzerine, “Dikiş dikmesini sever misiniz?” diye soru sorar. Sevdiklerini söyleyince, onlarla anlaşma yapar ve kendisi onlara dikiş ve halı dokumasını öğretecek, onlar da buna karşılık okuma yazma öğrenecekler. Bir dahaki gelişinde, okuyan hiç kız olmayan köyde 35 kız ve kadın onu bekler.

<ı>Bu arada şu gerçeği öğrenir. “Bu insanlar için terakki, mutlaka alışılmış olan, ehemmiyetli sayılan ve sevilen şeyler üzerine kurulmalıdır.”

<ı>

Gleh-Nu ve Haciabad köyleri arasında uzun zaman yürüyerek gidip geldikten sonra kendisine bir at tahsis ederler. Yanına da bir çocuk verirler. Bu çocuğa at üstünde okuma öğretir. Bir zaman sonra Haciabad’da işler yoluna girer. Bunun yanında kendisi Aşağı Geşlağ, Yukarı Geşlağ, Galeh-Nu köylerinde de kız okullarında çalışmaktadır. Cuma günlerini ailesinin yanında geçirmek ve otobüse binmek için 25 km yol yürür. Bu köylerde çalışırken yağmurlar yağmaya başlayınca yollar çamur olur ama yine yürümeye devam eder. Amaç insanların gönüllerini kazanmaktır.

Bu arada İran’ın Prensesi Eşref İle görüşür. Prenses ona dış şirketlerle beraber çalışmasını teklif eder. Bunun üzerine, Nemce Necefi “Eğer ben gerçekten memleketime faydalı bir hizmette bulunacaksam, benim saban sürdüğüm toprağı tırmıklayarak, ektiğim yerde biçecek kimseler yetiştirmem lazımdır, ” der. Amacı İran kültürünü muhafaza etmektir. Galeh-Nu köyünde huzursuzdur. Çünkü burada dış ilişkilerde çalışan insanların olması, İran kültürünün özgünlüğünü tam karşılayamaması, aynı zamanda İran’ın hiç el değmemiş bir köyünde çalışma isteği sebebiyle Galeh-Nu’dan ayrılır.

FAVARDİN (MART)

Mart ayında Sarbandan denilen Küçük İran köyüne gider. Bu köy yüksek olduğu için bahar geç gelir. Köyü Mazandaran yolundan seyredince aradığı köyün burası olduğunu aklından geçirir. Köyde ilk karşılaştığı kişi Meşhedi muhtardır. Köyün nüfusu 2000 kadardır. Kış çok uzun geçer. Kar 2, 5 metre kadar yağar. İş olmayınca insanlar açtır. İnsanlar bu sebeple kışın köyde pek durmazlar. Mazandaran köyünün çeltik tarlalarında çalışırlar.

Necme, daha sonra köyde hamamın olup olmadığını sorar. Hamam çok önceleri yapılmış ve harap durumdadır cevabını alır. Muhtar sinirlenir ve Nemce Necef’ye bütün bunları neden sorduğunu sorar. Necme, “Çünkü belki de burada yaşayacağım, belki de aradığım yer Sarbandan’dır, ” der.

Köyde okulu sorar. Köyde okul vardır. Maarif Nezaretine bağlıdır ama Erkek Okuludur. Ardından Kız Okulunu sorar. Cevap olumsuzdur. Bunun üzerine konuyu değiştirir ve “Klinik var mı?” der. Adamın kliniğin ne olduğundan haberi yoktur ama “Doktorun olmadığı yerde klinik ne gezer?” der.

Necefi aradığı yerin bu köy olduğunu düşünmeye başlar. Çünkü kendi projelerine göre el değmemiş bir köydür. Amacı İran dağlarında küçük bir Amerika kurmaktır. Tam bu sırada muhtara, Köy Meclisini sorar ama ummadığı bir cevap alır. Çünkü köyde kabilecilik anlayışı vardır ve iki tane de muhtar bulunmaktadır. Dolaysıyla köyde birlik yoktur. Büyük bir şaşkınlık yaşar. Çünkü düşündükleri bir anlamda suya düşmüştür.

Muhtar köyü gezdirmek ister ama Necefi istemeyerek gider. Köydeki izlenimlerin burada kalmasını ve Sarbandan’ın kendisine ihtiyacı olduğunu anlar, oradan ayrılır. Bir dahaki hafta tekrar Sarbandan’a gelir. Köy meydanında: “Ben Sarbandan’a bir Kız Okulu açmaya geldim. Yani siz isterseniz, ” der. Yine o enteresan sorular sorulur. Bunun üzerine “kendisini kimsenin göndermediğini ve kendiliğinden geldiğini, çocukları okutmak ve öğretmenlik yapmak istediğini” belirtir.

Tabi halka, “kendisine ev ve oda lazım olacağını, kendisi de bunun için bir ev kiralayacağını” belirtir. Daha sonraki hafta arkadaşları ile pikniğe giderler. Arkadaşlarından biri Sarbandan’a gitmek istediklerini belirtir. O ise, “Köylülerin beni şehirli gözüyle görmelerini istemem. Ben köye tepeden inme gelmeliydim. Sanki Allah beni göndermiş gibi olacaktı ve böylece onlardan biri olabilirdim, ” der.

Köye giderken, “Hangi para ile çalışacağını” sorarlar. O da, <ı>“Ben kalbimle çalışıyorum, para ile değil. Ben enerji, akıl ve sevgi veriyorum, ” der. Ona göre insanlar onun düşmanı değillerdir. Onun düşmanı cehalet, tamah ve korku idi. “Bir gün, bu insanlar, beni sevecek ve bana güvenecekler, ” der.

<ı>

<ı>

ORDİBİHİŞT (MAYIS)

Nemce Necefi bir taksiye eşyalarını koyup Sarbandan’a gelir ve bir tek odaya yerleşir. Sarbandan’da evleri çamur, saman ve su ile yaparlar. İlk gün kendini çok yalnız hisseder. Gerçekten, “Çok küçük bir mum, karanlık gecede etrafa çok ışık saçar, ” derken çok büyük bir söz söylediğinin farkına varır. Fakat kendisine yardımın Allah’tan geleceğini bilir. Nemce Necefi ilk iş olarak halkın yaşayışını, dini ritüellerini nasıl yaptıklarını, özellikle kadınlarını tanımaya başlamıştır.

Köydeki erkek okulunu ziyaret eder. Okulda kırk öğrenci vardır. Ama bin altı yüz nüfuslu köyde kırk öğrencinin olması tuhafına gider ve okula gelmeyen çocukların olduğunu düşünür. Bunun yanında köyün çevre kirliliğine sahip olması onu düşünceye sevk eder. Kendi kendine önceliğin ne olduğu, “eğitim mi, yoksa sağlık mı?” olduğu sorusunu sorar ve sağlıkta karar kılar.

HURDÂD (HAZİRAN)

Köyde kar kalkmıştır ve tarlalar ekilmeye başlar. Köylüler kendi işleri ile ilgilenirken kendisi de bir plan dahilinde köyü tanımaya başlar. Plana göre; her evin yerini haritada tek tek belirler. Batıdan doğuya doğru mahalle mahalle her evi dolaşıp, hangi evin zengin, hangi evin fakir olduğunu öğrenecektir. Bu tanıma sırasında ilk izlenimlerinin sağlık konusunda olduğu görüşü onu haklı çıkarmıştır. Sağlık konusundaki izlenimleri onu Kraliyet İçtimai Hizmetler Teşkilatı ile görüşmeye sevk eder. Bu görüşmeden köye bir klinik açılmasını ister. Kendisi de iğne vurmayı öğrenir, hasta belirtileri kitabını da alır. Bu arada klinik açılır.

Tabii kliniğin doktoru yoktur. Doktor olmadığı halde bu işi, ilk müdahale işini kendisi yapmaya başlar. Klinik bir şekilde düzene girince, artık bir kadın okulu açmanın zamanı geldiğini düşünür. Bu okulu da kendi oturduğu evin yanına bir oda şeklinde yapmaya karar verir.

TİR (TEMMUZ)

Köyde genel olarak kiraz, kayısı gibi meyveler yetişmektedir. Köy için bunların ekonomik değeri vardır. Klinik insanların umut kapısı olarak dolmaya başlar. Bir kız çocuğunun ayağını yılan sokması nedeniyle, ayağı kesilir ama bu daha sonra suni bacakla eksiklik giderilecektir. Necme Necefi, ileriki dönem için bir suni bacağı, yapılacaklar listesine alır. Bu arada köyde salgın hastalık baş göstermiştir. Sudan kaynaklanan bu hastalık için su küpleri klorlanmaktadır. Ama bu da çare değildir. Çünkü köyün yakınından akan arktan çocuklar su içmektedir. Köyde temizlik için sabun yoktur. Sabun için kullanılacak olan hayvandan çıkan yağı yemeklerinde kullanmaktadırlar.

Kliniğe yalnızca Sarbandan halkı değil, çevre köylerden de hastalar gelmektedir. Bir kız çocuğu ölü olarak kliniğe getirilir. Nemce Necefi’den çocuğu iyileştirmesi istenir. Halk kendisine o kadar çok güvenmiştir ki, ama çocuk ölmüştür. Bunun yerine ailesini teselli için çocuğun bedenini yıkayarak kefenler ve ailesine teslim eder.

Klinikte Cuma doktor günüdür. Doktorla su hakkında konuşur. Doktor suyu borularla köye taşıma fikrini verir. Bunun yanında çöpleri de çürütücü haznelere koyma fikri çıkar. Köyde tuvalet kültürü yoktur. Bunun için köye tuvalet yapılmasını ister. Köyde çeşitli aşılar yapılır; difteri, boğmaca, çiçek aşısı, vs. Kliniğe gerçekten hasta olanların gelmesini sağlamak için bir vizite parası almaya karar verirler. Hasta başına beş riyal alma kararı çıkar.

Köyün muhtarından, Köy Meclisinin ne zaman toplanacağını öğrenir. Amacı köye daha donanımlı bir klinik açma isteğidir. Bunu yapmak için de ayrıca Sıhhiye Vekaletinin desteği sağlanacaktır.

MURDÂD (AĞUSTOS)

Sarbandan, parlak yaz güneşinin, tatlı kurşun rengi altında dinlenirken soluğunu tutmuş gibidir. Kadınlar için açılan mektebi bitirme zamanıdır, diye düşünüyor ama milletin kendi işini yapmaktan başka işi yoktur. Bu arada kendisi Tahran’a, tahta kapı ve pencereleri almaya gitmelidir. Aynı zamanda dostlarından boş konserve tenekelerini biriktirmelerini ve bunları Sarbandan’a, her eve verip, bunlara çöplerini atmalarını sağlamak düşüncesindedir.

Köyde bu arada çocuklarda kellik hastalığı vardır. Bu çocukların tedavisi için İmparatorluk İçtimai Hizmetler teşkilatına müracaat etmiştir ve bu ricası kabul olmuştur. Çocukları sabah altıda Tahran’da bulundurmak gerekir. Ulaşım için sekiz kişilik bir araç vardır. Bu arada 24 çocuk, hem muhtar, hem de kendisi binecektir. Tahran’a bu şekilde gidilir.

Murdad ayının sonu şehrivanın başı evlenme mevsimidir. Düğün mevsimlerinde hamam önemli yer tutar. Bunun için yeni bir proje gereklidir. Eski köhne hamam temizlenmelidir. Meclis toplantılarından birinde hamamda yapılacak işi düzene koyacaktır. Bir başka mecliste yeni bir hamamın inşasına karar verirler.

ŞEHRİVAR (EYLÜL)

Hasat zamanıdır. Ekinler olmuştur. Halk kendi işini bitirmiştir. Artık bir Öğretmen Okulu açmanın zamanı gelmiştir. Ancak mektep açacak ne parası vardır ne de imkanları.

Okul için şimdilik üç kız yetiştirmenin gerekli olduğunu düşünür. Bu kızlara evinde bakacak onları okutup öğretmenliğe hazırlayacaktır.

Nemce Necefi’nin en çok alakadar olduğu kişiler çocuklardır. Çocukların itimat ve gönüllerini kazandıkça, ebeveynlerinin de itimatlarını kazanır. Bu itimatla, temizlik ve sağlık işlerinde kendisiyle birlikte hareket etmişlerdir.

Sarbandan gibi, İran köylerinde yaşama şartları çok ilkeldir. Ayrıca, şehirli kızlar köy hayatına yabancıdır. Bunun için Necme, ilk üç talebesini, bu hayatı kaldırabilecek niteliklere sahip kişilerden seçer. Bunun için İçtimai Hizmetler teşkilatına başvurur. Yetimhaneden üç kız seçer: İffet, Ferhunde, Eşref.

İffet; anası, babası yoktur. Dört kardeşini yanına alır. Çok marifetli bir kızdır.

Ferhunde; kalabalık bir ailenin kızıdır. Fakirlik, ümitsizlik, üzüntü onu çökertir.

Eşref; ürkek ve tatlı dillidir. Annesinden yeni ayrılmıştır.

Necme, bu kızlara önce dikişin nasıl dikileceğini, günlük işlerin nasıl yapılacağını öğretir. Daha sonra Near East Foundation’un hazırladığı “İlk Okuma” kitabından okuma yazma öğretmeye başlar. Kendisi Tahran’a gider. Dönüşte halkın toplandığını görür. Halk, kızların kendilerini içeri almadıklarını söylerler. O da kızlara, hiçbir şey söylemeden Kapının menteşelerini çıkarır. Kızlara: “<ı>Eğer bu kapı halkın yüzüne kapatılacaksa, o zaman bize kapının lüzumu yoktur, ” der.<ı>

<ı>

MEHR (EKİM)

Necme Necefi ekim ayında köy meclisine sekreter seçilir. Meclise katılma kararı alırlar ve eğer meclise bir aza üç defa gelmeyecek olursa, azalıktan çıkartılır. Artık köy meclisinin önemi daha da artar. Meclis yeni hamamın yapılacağı yere ilk kazmanın vuruluşuna nezaret eder. Bu arada Point Four eski hamamın yıkılmasını ister. Böylece yeni hamamın yapılacağını belirtirler. Halk Nemce Necefi’den yardım ister. O ise, halkın bunu kendilerinin halletmesini ister. Çünkü kendisi er ya da geç, köyden gidecektir. Köy halkı, eski hamamı yıktırmadan yenisine başlar.

Köydeki mülk sahibi köylülerden, çiftlik gelirlerinden, vergi almak ister. Bunun için hemen köy meclisini toplar. Vergi vermek istemeyen bir mülk sahibinin karşı tavırları, meclis üyelerini şaşırtır. Ama sonra bu kişinin vergisini vermeye başladığı görülür.

Bir başka projesi ise tavuk kümesi yapmadır. Point Four’un vermiş olduğu planlara göre tavuk kümesini yapar.

Ekim ayının en büyük özelliklerinden biri, erkek okulunun güz devresinin açılmasıdır. Bunun yanında kızlar için yapılan oda da hazırdır. Kızlar için yapılan okulun alt yapısını gizlice yürütmüştür. Kadınlarla gizlice konuşmuştur. Kadınlar için okulun açılmasını Tahran’dan aldığı çanla bildirmiştir. Kadınlar okula gelmeye başlar. 68 kişiyi görünce şaşırır. Çünkü kendisi 30 kişilik bir oda hazırlamıştır.

Mektebin ilk dersi temizlik olur. Sınıf mevcudu çok olunca dersi ikiye böler ve sabahları çocuklara ve genç kızlara öğleden sonra kadınlara ders vermeyi amaçlar.

Mektep haftada iki gün açık kalacaktır. Çünkü her gün okulun açık olması mevcut günlük işleri aksatabilirdi. Okulda okumanın yanında dikiş de öğretilecektir. Dikiş için vereceği bezlerin paralarını almak ister. <ı>Amacını “Milletime şunu öğretmek istiyorum; bedava alınan şeyin insanlara faydası yok, ” sözüyle açıklar.

Okulu, böyle sıraya koyduktan sonra, haftalık programı şöyle oluşur: Pazar günü, köy evlerini dolaşmak; Pazartesi, büro işleri veya hastaları Tahran’a götürmek; Salı klinik; Çarşamba mekteb; Perşembe klinik ve öğleden sonra Köy Meclisi toplantısı; Cuma yine klinik. Cumartesi mektep.

Kliniğe gelen hastaların bir çoğunun sorunu, açlıkla ilgili şikayetlerdir. Bunun için de UNICEF’e başvurur. Buradan süt tozu ve vitaminler alır. Mektebe gelen çocuklara, Çarşamba ve Cumartesi günleri bir bardak süt verilmeye başlanır.

ABAN (KASIM)

Sarbandan halkı kışa hazırlanmaya başlar. Sarbandan’da artık iş yoktur. Hayat çok zor geçecektir. Köyün erkekleri Mazandaran yolunda çeltik tarlalarında çalışacaktır. Köyün hali değişir. Köy halkı, kadın çocuk ve ihtiyarlardan oluşur. Köy kızları da Tahran’da çalışmak zorunda kalınca; onları Nemce Necefi kendi akrabalarının ve tanıdıklarının yanına yerleştirmeye başlar.

Köydeki kadınlara yün alır. Bu yünleri para karşılığında kadınlara ördürmeye başlar. Ücretli çalıştıracaktır. Bir müddet sonra köyün ihtiyarları da örgü örmeye başlarlar.

Sarbandan’a hükümet üç tane halı dokuma tezgahı gönderir. Tezgahlar, uzun kış gecelerinde kadınlara iş imkanı sağlamak için atılan bir adımdır ama bunu kullanacak bir halı dokuma ustası yoktur. Bunun için Gom’a halı dokumanın merkezine gider. Orada Ali Rıza adında usta ile anlaşır ve onu Sarbandan’a getirir. Tezgahlar çalışma odasına kurulur, adam tezgaha ipliğini çeker. Ancak adam Sarbandan’ın soğuğundan korkmuştur. Fakat Necefi ona bir sürpriz yaparak, karısını da yanına getirir. Ancak karısı adamı da alarak ertesi gün Sarbandan’ı terk ederler. Tezgah boş kalır.

AZAR (ARALIK)

Nemce Necefi Köy Meclisine küçük kızlar için ayrı bir mektebin açılması teklifini sunar. Meclis bunu uygun bulur. Kış olduğu, yeni binayı yapacak yerde kar bulunduğu ve aynı zamanda çamur yapılacak toprak da karla kaplı olduğu için bunu erteleyip, köydeki evlerin birini geçici olarak bina tahsis etme kararı alırlar. Necme Necefi kararı, Meclis sekreteri olarak Maarif Nezaretine bildirir. Onlarda bunu onaylar ve sıraları gönderirler. Tabi bu sıralar ahım şahım değil, eski sıralardır.

Nemce Hanım bunları bizzat kendisi tamir eder. Mektep binası hazırdır ama öğretmen yoktur. Meclis tekrar toplanır ve N. Necefi’den Maarif Nezaretine yazı yazıp öğretmen isteğinde bulunması ister. Ancak, bir müddet öğretmen gönderilmez. Sonra öğretmenin geleceği ama erkek olduğu duyulunca köy halkı buna karşı çıkar. Kızlarımıza erkek öğretmen istemeyiz, derler. Bunu önlemek için köy halkından imza toplarlar. Karar iptal edilir ve Masume adında bir bayan öğretmen köye gelir. Halk tek vücut olma adına bir adım göstermiştir. Bu yeni mektebin 32 öğrencisi vardır.

Bu iş de bittikten sonra sıra boş duran Halı Dokuma Tezgahına gelir. Bunu halletmek için harekete geçer. Bu iş için bir kadın bulur ve onu Sarbandan‘a getirir.

Bu arada yeni açılan Kız Mektebini de teftiş etmeyi unutmaz. Çünkü soğuk eğitimi etkilemektedir. Öğretmenin zor durumda olduğunu görünce, hemen Meclisi toplar ve okulun yakacağını temin ederler.

DAY (OCAK)

Kar hala yağmaktadır. Mektebe gelenler çok zor şartlarda gelirler ve giderler. Bunun yanında Sarbandan’ın civar köylerini de araştırmaya başlar. Faaliyet sahasını genişletme kararı alır. Ocak ayını ortalarına doğru soğuk azalmaya başlar ve mektebin gelenleri artmıştır. Rudehe Köyüne gider ve köyün meclisi ile görüşmek ister. Meclise yetiştirmiş olduğu üç kızı olduğunu ve bunlardan birini bu köye vereceğini belirtir.

İffet köye gider ama gitmeden önce Necefi lazım olan eşya için para verir ve gerekeni alır. İffet öylece gider. Bu harcanan paralar, tamamen Necefi’nin kendisi tarafından karşılanmaktadır. Rudehen’de okula kimse gelmez. Necefi bunu araştırır ve aynı sorunun Rudehen’de de var olduğunu, sağlık sorunu olduğunu görür. Bu köyde de çocuklarda kellik hastalığı vardır. Bu çocukları da toplayıp Tahran’a götürür ve tedavilerini yaptırır. Giderken, on kişilik arabaya 35 kişi binerler.

BAHMAN (ŞUBAT)

Şapur ile evlenir ama evlendiği gece yine sorunlar vardır. O yine de bu sorunları halleder. Evlendiği gece bir adam yaralanır ve o adama ilk müdahaleyi yapar. Onu Tahran’a götürür. Evlendiği ilk gece bile memleketinin yardımına hizmetine koşar. Bu durum, Milletine verdiği önemi göstermektedir.

İSFEND (MART)

Bir kız çocuğunun bacağı yanar ve bu çocuk Tahran’a götürülür. Önemli bir olayla karşılaşır. Bu ise Köye gelip mahsül alan tüccarlar, büyük mülk sahiplerinin mallarına daha çok değer biçiyorlar. Küçükleri ise daha az değerle almaya çalışıyorlar. Aklına kooperatif fikri gelir. Meclise bunu sunar. Meclis memnuniyetle karşılar ve bunun için Damavad’daki mütehassıslarla görüşür. Aynı zamanda Near East Foundation’un Kooperatifçi Yetiştirme Mektebine bir genç gönderme kararı alırlar.

YİNE FAVARDİN (MART)

Ramazan ayı gelir. K. Kerim ve meali bunun yanında peygamberimiz anlatılır. Kar eridiği zaman, klinik için ayrılan arsaya ilk kazma vurulur. Klinik; dört muayene odası, büyük bir bekleme odası, mutfak, çamaşırhane olan bir plana göre yapılacaktır. Bu arada muhtar Nemce Necefi’ye bir müjde verir. Köyün artık sürekli çalışacak otobüsü vardır.

Mart ayı enteresan geçmektedir. Kadınlar Nemce Necefi’ye gelerek, “Köyde erkeklerin bir meclisinin olduğunu, kendilerinin de kadın meclisi kurmak istediklerini” belirtirler. Bunun nedenini de, bir “çocuk bakım evi” açmak olarak belirtirler. Kendileri tarlaya gittiklerinde burada tarlaya gidemeyen birinin çocuklara bakması için açacaklardır. Kadın Meclisi kurulur ve ilk işlerinin caminin yanında bir wc yapmak olduğunu belirler. Bunu da yaparlar.

YİNE ORDİBİHEŞT (MAYIS)

Köyde bir cenaze olur. Köylü cenazelerini köyün yakınından akan arkta yıkamaktadır. Buna engel olmaya çalışır ama başaramaz. Muhtarla konuşur ve bir cenaze evi yapılması gerektiğini belirtir. Muhtar bunun kolay olmadığını, arazi olmadığını belirtir. Bunun üzerine, kendi evleri için aldıkları arsayı, cenaze evi için kullanmaya karar verir. Aynı zamanda halkla görüşür. Onlar da hem para, hem de beden gücü ile destek verir. Ölü evine başlanır.

Bu arada Nemce Necefi, Tahran’daki gazetelerin birinde “Sarbandan Meleği” olarak tanıtılır.

YİNE HURDAD (HAZİRAN)

Kadın Meclisi toplanır ve Çocuk Bakım Evi için oluşturulan projelerini hayata geçirerek inşaatı başlatırlar. Çocuk yuvasına, ilaç sandıklarından beşikler yaparlar. Tarlaya gidemeyecek bir kadın burada çocukların başında kalır ve ücreti yumurta, süt, buğday olarak ödenir.

YİNE TİR (TEMMUZ)

Bu ay Garmab adında bir köye gidilir ve Köy Meclisinden çıkan ilk karar köy yolunun yapılmasıdır. Bu yolun parasını devlet karşılayacak ama işçiliğini köylünün kendisi yapacaktır.

YİNE MURDAD (AĞUSTOS)

Necme Necefi, Sarbandan’ı görüntü olarak da değiştirmek ister ve bunun için ağaçlar dikme ve boyama işleri yapar.

YİNE ŞEHRİVAR (EYLÜL)

Dr. Bircandi aile dostları Nemce Necefi’ye mütehassıslık teklif eder. Cevap vermez ama artık ayrılık vaktinin geldiğini kabul eder. Yeni göreve göre köyleri gezecek ve raporlar sunacak; bu raporlar sonucunda köylere gerekli yardımlar ve destekler verilecektir.

Sarbandan artık uyanmıştır ve onsuz yapabilecektir.

Köy genel bakımdan düzene girmiştir:

- Doktor ayın 15 gününü köyde geçirecektir.

-Yeni hamam aşağı yukarı tamamlanmıştır.

- Ölü yıkama evi halk tarafından benimsenmiştir.

- Kız Mektebi düzene girmiş, Maarif Nezaretinden ek sınıf için bir de öğretmen gönderilmiştir.

- Halı tezgahı iki tane olup sabahtan akşama kadar çalışmaktadır.

Artık en önemlisi de, köy halkı lazım olan durum karşısında, meclislerinde karar alabilmektedir.

Nemce Necefi için yeni köy olarak Gamsar gösterilir ama bu köy de tahammül edilemeyecek bir köydür. Ama O, bunu da değiştirmek gerektiğini bilir.

Sarbandan’dan ayrıldıkları gün tüm köy halkı toplanmış ve veda için hazırlanmıştır.

Bazı kişiler gitmemesi için yalvarır ama onun için bu yeni görev, yeni bir başlangıçtır. Çünkü

<ı>Uyandırılacak yeni köyler vardır…

<ı>

Sonuç:

<ı>

Toplumları geliştirebilmek, sadece bilgi, görgü ve emekle gerçekleşemez. Toplumları geliştirebilmek için önce bu uğurda insanlara gönül vermek gereklidir. Nemce Necefi, bu uygulamanın tipik bir örneğidir.

Yunus Akburç

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..