Kar Düşleri..

Kış geldi.

Kar Edirne’den giriş yaptı.

Bu karda kışta ne yapılır…

Yaz olsa,kumsalda deve güreşi yapılabilirdi,ama şimdi kış.

En güzeli kardan adam yapıp, sonra da ona tekme atmak.

Aslında değişiklik olsun diye kardan kadın da yapabilirsiniz,ama kadına tekme atmak olmaz.

O arada, kar topu da oynayabilirsiniz.Biraz üşüme riski olsa da,hiç olmazsa stres atarsınız.

Üşüyünce geçin içeri,ama önce çevreye ekmek kırıntıları serpiştirmeyi unutmayın.Kuşların da canı var.

İçerde şömine olsa iyi olur, ama nasılsa yoktur.Soba yanıyorsa şükredin halinize. Sobanın üze

rine birkaç kestane de atabiliyorsanız, çıtır çıtır,mis gibi.

Değmeyin keyfinize.

Sıcacık çayınızı yudumlarken, alın gazeteleri ve resimlere sakal,bıyık yapın.

Ağaçlara,veya parktaki banklara isim kazıma alışkanlığından da iyidir,boş boş oturmaktan da. Bulmaca çözseniz daha da iyidir, ama şimdi ona kafa yormasanız da olur.

Bulmacada mutlaka bir ünsüz ünlünün fotoğrafı çıkar,iki saat düşün dur,” bunun adı neydi ”diye.

Durduk yere sinirlenmenin alemi yok.

Onun için karala dur,ya da beyin jimnastiği yapmanın başka yolları da var, Düşünün,düşleyin.….

Edirne’den Hakkâri’ye,Sinop’tan Hatay’ a kadar uzanın…

Gaziantep’i,Bursa’yı,İzmir’i,Sivas’ı,Kütahya’yı,Ankara’yı düşleyin.

Anadolu’nun bereketli topraklarının kokusunu hissedin.

Gitmeseniz de,görmeseniz de düşleyin.

Toros’lardan Erciyes’e,Kaçkar’ın zirvelerinden Göller Bölgesi’ne.uzanın.

Kristal kar tanelerinin örttüğü Sarıkamış’ı,Edirne’nin çarşılarını,Mimar Sinan’ın muhteşem Selimiye Camii’ini düşünün.

Evliya Çelebi’nin neler gördüğünü düşleyin Anadolu’da

Sinop’tan Karadeniz’in hırçın dalgalarına bakın.

“Dışarda deli dalgalar
Gelir duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma”

diyen Sabahattin Ali’yi hatırlayın.

Hakkâri’nin yalçın dağlarındaki hudut kartallarını, sınırdaki Mehmetçik’leri getirin gözlerinizin önüne.

Hatay’da,Mardin’de,Şanlıurfa’da,Diyarbakır’da,Kahramanmaraş’ta tarihin süzgecinden süzülüp gelen,uygarlık izlerine bir yolculuk yapın.

Antalya’da Kale İçi’nde soluklanın.

Niğde’de,Faruk Nafiz Çamlıbel’in dizelerinden Orta Anadolu’ya yola çıkın,Posta Tatarları ile birlikte,Han Duvarları eşliğinde..

“Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,

Bir dakika araba yerinde durakladı.

Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,

Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...

Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,

Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. “

Pir Sultan’ların,Aşık Veysel’lerin diyarı Sivas’ta mutlaka eğleşin.

Gök Medrese’nin görkemine bakarken,Paşa Pınarı’ndan Kongre Binası’na giden Atatürk’ün düşlerini düşleyin.

Konya’da Şems ile Mevlana’nın yek vücut oluşlarına akıl erdirmeye çalışın.

Eskişehir’de,Manisa’da Yunus’u arayın.

Bursa’da Hacivat ve Karagöz’e geçmişi sorun..

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dizelerini fısıldayın,Ulu Cami önünde.

“Bursa’da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdıyan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar…
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarîlerin en ilâhisi.”

Koza Han’da soluklanırken,Mavi Gözlü Dev’in, Bursa cezaevindeki günlerini hayal edin..

Safranbolu’nun, Kütahya’nın,Muğla’nın eski evlerini,çarşılarını gezin..

Bolu’yu,Samsun’u,Rize’yi,Artvin’i….hayal edin.

Ve İstanbul’u unutmayın.

Boğazı,Çamlıca’yı,Sultanahmet’i,Kız Kulesini,martıları düşünün.

Yahya Kemal’le demir alan gemileri,Sait Faik’le bir bardak çay ve simidi,Orhan Veli’yle denizi,hüznü yaşayın.

Balık ekmek yiyin.

Ankara’yı yok sayın bu düşlerde.

Ne şömine,ne soba ve üzerindeki kestaneler,ne de kardan adam.

Bırakın, hepsi kalsın.

Kar fırtınası ve tipi örtmüş tüm düşleri.

Geçit vermiyor.

Ne kardan adam,ne kartopu, ne de işçilerin feryadı.

Ve Orhan Veli’nin dizeleri,

Giderayak.

“Handan,hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icad ettik
Avunamadık
Yoksa biz...
Biz bu dünyadan değil miydik?”