Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Karagöl

VDDK İLE KARAGÖL GEZİ Verçenik dağ ve doğa sporları kulübünün organize ettiği karagöl gezisine katıldım ve Artvin’in Borçka ilçesin de ki karagöl’ e gittim 

Karagöl; dağların arasında saklı bir dünya. Farklı bir alem. Huzur bulacağın, ciğerlerine doyasıya temiz hava çekebileceğin doğa harikası bir yer. Canım memleketimin güzel olmayan tek bir yeri yok ki; karagöl de güzel olmasın. 

Karagölden önce, oraya gidene kadar yol boyunca gördüğüm güzellikleri yazmasam haksızlık etmiş olurum. 

Adını duyduğum, özelliklerini okuduğum kadarıyla bildiğim Çoruh nehrini araç içerisinden bile olsa görmek güzeldi. 

Yalçın dağların, gür ormanların arasında gerçekleştirdiğimiz yolculuk geçen sefer de ki gibi rahattı.Renklerin bütününün her tonuyla sergilendiği dağları tepeleri seyretmekten müthiş keyif aldım.Keza dağları tepeleri birbirinden ayıran derin vadileri seyretmekten de aynı keyifi aldım
.
Yol boyunca; yamaçlarda kurulu eski köy evleri, serenderler, serenderler de asılı olan mısırlar ve eskiyi andıran daha bir çok unsur da görülmeye değerdi. 

Şu an kilometresini bilemediğim mesafadeki yolu katettikten sonra, bol virajlı toprak yoldan geçerek karagöl’e vardık.. Gönül isterdi; o toprak yolu yaya yürüseydik. Her çeşit ağaçın çevrelediği; şimşir, karaçalı, yaban asması ve adını bilemediğim daha bir çok orman örtüsünün süslediği o yolu yaya yürümek çok zevkli olurdu diye düşünüyorum. 

Dik yamaçların ardından, her yanını dağların çevrelediği karagöle ulaştık..Ağaçların renk değiştirmeye başladığı aylar da olmamız hasebiyle ormanda renk cümbüşü vardı.Yeşilin her tonu, sarı, turuncu, kırmızı, gri. Renk panayırında yok yoktu. Adı gibi kara bir göl ve etrafında rengarenk bir ağaç dünyası. Ne yana bakarsa, başka bir el değmemiş güzellik görüyor insan. 

Karagöl kadar, hatta daha çok, dağlar dikkatimi çekti. Göl kenarında dolaşmakla yada piknik etmekle yetinemezdim. Kendimce yürüyüşler yaptım ormanda. Profesyonel dağcı arkadaşlara ayıp olmayacağını bilsem; tırmandım bile diyeceğim. Kendi çapımda 50 dakikacık tırmandım.Acemiliğimden, nerde bir dikenli yer varsa oraya düştü yolum.Ama her bir dikeni bertaraf ettiğimde, kumar dallarına tutunup ( orman gülü yada yaban gülü de denir) kendimi yukarı çektiğimde, boyumu aşan likapaların (yaban mersini) sık çalılarının arasından sıyrıldığımda; geride bıraktığım her bir engeli, sıkıntıyı da öyle aştığımı hissettim. dağlarda,  

Dönüşte ki güzergahım, - moda deyimle- süperdi. Bir hayli yaşlı olduğunu düşündüğüm köknar, ladin, meşe, kestane, gürgen ve daha benim adını bilmediğim bir çok ağaçların arasından yürüyerek indim aşağı. Halk ozanı Dadaloğlu’nun ‘ferman padişahın, dağlar bizimdir’ şiirini okudum yüksek sesle. Nasıl olsa kimse yok, bağır çağır deşarj ol. 

Kimse yok derken; oranın ev sahiplerini unutmamak lazım. Muhtemelen yükseklerinde birçok yabani hayvan barınıyordur ama ben burada kuşlardan bahsetmek istiyorum... Yürürken yabani hayvanlar olabileceği geldi aklıma Parantez için de şunu belirteyim: bu cümlem, ‘ vddk, götürdüğü misafirlerine sahip çıkmıyor’ gibi algılanmasın. Böyle bir yanlış anlaşılmaya sebeb olmak istemem. Tek başıma yürüyüş yapmak kendi fikrimdi. Kaldı ki; bir süre sonra arandım da.
Bunları niye mi paylaştım.Tabii ki dağcıların yanında, benim yaptıklarımın esamesi okunmaz. Ben, benim gibi acemi arkadaşların şevkini bir nebze arttırmak için anlattım.
Zamanımızın stresli ortamından birkaç saat de olsa, uzaklaşmak iyi geliyor. Kendime bir iyilik ettim diyorsun ve geriye, ruhun dinlenmiş olarak dönüyorsun.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 


Fatma Devran 

 
Toplam blog
: 25
: 549
Kayıt tarihi
: 20.06.10
 
 

1975 yılında Almanya'da doğdum. Son 15 yıldır Türkiye' de yaşıyorum. Özel sektör çalışanıyım amatör ..