Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kariyer ve aile

Kariyer ve aile
 

Toplumsal yapının temel taşlarından olan aile kurumu, tarihteki bütün değişmelere ayak uydurabilmiş ve varlığını korumuş bir müessesedir. Çeşitli kültürler içindeki şekil zenginliği yanında, hepsi için ortak karakter ve fonksiyonlar, çok büyük benzerlik gösterir.
Ailenin yerini hiçbir teşkilat tutamamaktadır. Çağayı (çocuğu) yetiştirip terbiye etmede ve topluma kazandırmada en başarılı kurum ailedir.
Çeşitli mütehassısların kontrolündeki teşkilat ve kuruluşlar bile bu işi tam manasıyla yerine getirememektedir.
Akademik arastirmalar dergisin de Durmus Tatlioglu yazmis oldugu bir yazinin giris bölümünde bu sekilde aile yi tanimlamistir.
Bu gün Metropol şehirlerimizde yaşıyan toplumumuz içersinde.Akademik kariyer yapan kadınlarımızın aile içersin de çocuk yetiştirmesi ve bu durum karşısında kaç yaşında çocuk sahibi olacağı önemli bir yer tutmaktadır.
Ünüversite senelerini geride bırakmış. Kendi iş yerlerini kurmaya çalışan veya çalışma hayatına atılıp bir noktalara gelmesi arasında geçen zaman. Aile planlaması içersinde düsünülen bir çocuk sahibi olma isteğinin diğer kesimlerde ki gibi. Çok seneler farkına uğradığı, bu sınırlamaların çoğu zaman bir tek çocukta kaldığı tesbit edilmiştir.
Bu duruma maruz kalmış kadınlarımıza karşı devletin ne gibi siyasi bir yatırımı olmaktadır.
Bu gün devlet içersinde bir Aile Bakanlığı mevcut ise ve bu bakanlığın her kesimde yapacağı incelemeler ve yaptırımlar arasın da. Akademik bir eğitimden sonra çocuk sahibi olmak istiyen annelere ne gibi imkanlar sunmaktadır.Bu konu genç Türkiye de pek göze çarpmamakla beraber. Eğitim seviyesinin ne düzeylere kadar gerilediğinin bir aynası olmaktanda ileri gidememiştir.
Bu konu Avrupa da en ön safhalar da tartışmıya açılmış olup.İlk neşterler vurulmaya başlamıştır. Çok çocuk sahibi olmanın tek sakıncılarından biri , onlara sosyal ve kültürel bir şeyler verememiş olmamızdır.
Bu durumu tersine çevirecek olursak o zamanda ilerde karşılaşacağımız insan gücünün yeterince olmaması ve ekonomik gücün zayıflaması ile karşı karşıya gelebiliriz.
Bu yaşlı Avrupa da kaliteli insan gücünün eksilmesine ve elde mevcut olan bu gücün göç yolları ile eksilmesine neden olmaktadır.Yazımızı özetlemek istersek.
Akademik bir eğitim sonrası aile temelleri kurmak istiyen bu aile fertleri ne kadar bir zamana ihtiyaçları vardır? Çocuk yetiştirme durumlarında bu kadın ve erkek olarak ayrılmadan. Maddi kayıpları yaşam düzeyleri içersinde ne kadar karşılanabilinir.
Ileri dönük bir yatırım olarak refah bir yaşam seviyesin de bizlere kalite olarak geri dönecektir.Bu konu şu anda kendi içimiz de ürettiğimiz bir takım çareler içersinde süre gelmekte ve bunun sakıncalarını ileride ki zamanlar da gördügümüz de iş isten geçmiş olduğunun farkına varacağız.Bu durun aynı zamanda psikolojik yaraların açılmasınada sebep olmaktadır. Bir diğer konu ise yapılan araştırmalar neticesinde:
İstanbul’da 1999 yılında en çok gelir vergisi ödeyen ilk 100 mükellef arasında çok sayıda kadın bulunuyor. Vergi rekortmenlerinin ilk 10 sıralamasında 5, ilk 100 sıralamasında 26 kadın yer alıyor. Bu da, İstanbul’da en çok vergi ödeyen her 4 kışiden birinin kadın olduğunu gösteriyor.Peki bu durum karşısında çalışan kadınlarımıza bu vergi dilimden geriye dönen miktar ne kadar olmaktadır ? Kadınların iş hayatında yaşadıkları zorlukların başında kendilerini ispat edebilmek içın erkeklere göre daha fazla çalışmak ve özveride bulunmak zorunda olmaları geliyor.
Türkiye’de çalışan kadına yönelik korumacı kanunlar, doğum ve doğum sonrası izin, süt emzirme izni ve kreş ve yuva sağlanabilirliğiyle sınırlı bulunuyor. Evlilik ve çocuk sahibi olma, kadınların çalışma yaşamında belirleyici rol oynuyor. Çocuk sayısındaki artışa rağmen kadının çalışmak zorunda olması, annenin fiziksel ve ruhsal olarak yıpranmasına, iş veriminin düşmesine ve iş kazalarına yol açabiliyor. Evlilik ve doğum, kadın işçilerin işten ayrılma nedenlerinin yüzde 70‘ini, işverenin işten çıkarma nedenlerinin de yüzde 20‘sını oluşturuyor. Bu durum akademik kariyere atılmaya kalkan kadınlarımızda ise çocuk sahibi olmaya karar verdikleri taktirde iki misli bir güç ve zaman kaybına neden olabiliyor.
Bu konumu ilerdeki zaman dilimi içersinde tekrar başka yönleri ile ele almaya çalışalım.
Saygılarla.

 
Toplam blog
: 271
: 1289
Kayıt tarihi
: 20.02.07
 
 

Bütün canlıları seven, kendi penceresinden yaşamı anlamaya çalışan, onlardan bir şeyler öğrenmek ist..