Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kaş’da “İrlanda Filmleri Festivali”

Kaş’da  “İrlanda Filmleri Festivali”
 

Birkaç gündür burada (Kaş’ta) İrlanda Filmleri Festivali var. Antik tiyatroda her gece iki İrlanda filmi gösteriliyor. Kaş bu anlamda yabancı misafirleriyle bir kültür alışverişi yapıp iyi bir ev sahipliği örneği gösteriyor. Festival kapsamında filmlerin yönetmenleri ile söyleşiler,  etkinlikler de var.

İrlanda biliyorsunuz İngiliz yönetimi altında bir adayken yıllar süren isyanları sonucu bağımsızlığını almış şimdi cumhuriyetle yönetilen çoğunluğu Katolik olan bir ada/ülke.

1910 lu yıllarda İngiliz baskısına başkaldıran İrlandalı gönüllüler, İRA çatısı altında örgütlenerek Britanya’ya karşı bir gerilla savaşı başlattılar. Bu süreç sonunda Güney İrlanda ve Kuzey İrlanda adıyla iki ayrı parlamento kuruldu. Katolik Güney İrlanda İngilizlere ödün vermeyi reddetti, yaşanan bir yığın olay sonunda bağımsızlığını kazandı (1921) ve cumhuriyet oldu, Kuzey İrlanda ise Birleşik Krallığa bağlı kaldı. İrlanda’nın bölünmesine karşı çıkan İRA nın aşırı kanadı bu anlaşmayı kabul etmedi. Anlaşmaya bağlı kalanlarla karşı çıkanlar arasında  bir iç savaş başladı. Sonunda İRA İrlandanın bölünmesine razı oldu.

Günümüze gelirsek, İrlanda filmlerinin çoğu özgürlük mücadeleleri ile ilgili. En azından benim bildiklerim ve seyrettiklerim öyle.

Festivalde öne çıkan filmlerden örnek verirsek; (ki ikisi de olağaüstü güzel filmlerdi)

Filmin adı:  (The Wind that Shakes the Barley) Özgürlük Rüzgarı: Emperyalizmin ne demek olduğunu açık bir şekilde belgesel niteliğinde anlatıyor. Adanın henüz bir İngiliz kolonisi olduğu 1920 li yıllarda geçiyor film. Bağımsızlık savaşlarında kardeş kardeşi kırıyor. Köyler yakılıyor. Kendi dillerini konuştukları için işkencelere uğruyorlar. Kasketli gençler yemin ederek İrlanda'nın bağımsızlığı için İRA'ya katılıyorlar. Direnişe katılan gençler, küçük askeri eğitimden geçtikten sonra, İngiliz ordusuna karşı gerilla savaşı veriyorlar. İrlanda’daki İngiliz askerlerinin zulmüne tanık olan kahramanımız, IRA nın bir alt kolu olan İrlanda’lı cumhuriyetçilere katılıyor. Ancak ağabeyi İngilizlerle barış taraftarıdır. İki kardeş karşı karşıya geliyorlar ister istemez. Ve bir trajedi yaşanıyor.

Filmin adı: (In The Name Of The Father ) Babam İçin: Belfast’ta geçiyor. IRA nın çok aktif olduğu günler. Belfast kaynıyor. Kahramanımız sadece hareketli bir genç. Ne İngilizlere yaranıyor, ne IRA ya. Terörle mücadelede insan haklarının hiçe sayıldığı bir İngiltere dönemidir. Londra’da bir bombalama olayında oralarda gözüktüğü için suç üzerine kalıyor kahramanımızın. İngilizler şehre bütün kuvvetleriyle geliyor, bütün cephaneleriyle özel harekat polisleri, panzerlerle dalıyorlar mahalleye. Gençler kaçıyor diğer sakinler hemen ortaya çıkıyorlar, yüzler kapalı maskeli, panzerlere polislere taşlar yağıyor, arabalar devriliyor barikatlar kuruluyor, çöp konteynırları devrilip ateşe veriliyor.

Sonunda yakalanıyor kahramanımız ve masum olmasına rağmen terörist saldırıda bulunmaktan dolayı tutuklanıyor. Kendisi ve arkadaşları bir sorgulama sürecinden geçiyor, ailesi de payını alıyor. Babası ve teyzesi de beraber tutuklanıp hapse atılıyor. 15 sene süren bir hukuk mücadelesi veriliyor içerde. Sonunda masumiyeti anlaşılıyor ama babası içerde ölüyor.

İngiltere’nin taktiği hep aynı. Böl ve yönet. 1. Dünya Savaşı'nda, Hindistan'da ve birçok yerde yaptıklarını da düşünüyorsunuz İngiltere'nin. 

Bu minval üzerine bütün filmler. Ve en güzeli, ağırlıklı İngilizlere nefreti anlatan bu filmleri İrlandalılar ve İngilizler hep birlikte izliyorlar.

Ben filmleri izlerken hep tanıdık sahneler geldi gözümün önüne. Bütün bunlar size de tanıdık geliyor mu?

 

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..