Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '10

 
Kategori
Kitap
 

Katya'nın Yazı - Trevanian

Katya'nın Yazı - Trevanian
 

"Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli... " Trevanian hakkında yazılan bu sözlerden çok etkilenmiştim, sadece yazdıklarıyla var olan bir Yazar hayal ettim.

Böylesine esrarengiz bir Yazarın bir eserini mutlaka okumak istedim. Araştırmalarım sonucu en çok tanınan romanı Şibumi olduğunu öğrendim ve kitap, kitaplığımda okunmak üzere yerini aldı. Henüz okuma sırası gelmedi fakat.

Büyük oğlum okumak için bir roman önermemi isteyince, Şibumi, okumadığımı fakat ilginç bir kitap olduğunu düşündüğümü söyledim. Oğlum ilgilendi ve kitabı kısa sürede çok büyük keyifle devretti. Okulda, edebiyat öğretmeni Özden Hanıma, romanı okuduğunu söylemiş ve hakkında düşüncelerini karşılıklı paylaşmışlar. Bir kaç gün sonra oğlum Katya'nın Yazı romanını eve getirdi...Edebiyat hocası, oğluma kitabı okuması için vermiş...

Önce oğlum, sonra ben devrettim bu kısacık romanı.

Esrarengiz bir Yazardan, sıra dışı bir hikâye okudum. Ben çok beğendim. Kitap tavsiye etmeyi sevmem, çünkü, en son yazımda belirttiğim gibi, hepimiz farklı algılıyoruz ve yaşıyoruz bu dünyayı.Neden yazıyorum peki? Kitaplar hakkında düşüncelerimi paylaşmayı seviyorum çünkü.Bu benim hayatımın bir parçası, küçük yaşta böyle alışmışım. Türkiye'de yaşamaya başladıktan sonra, yıllarca özlem duymuştum kitaplar hakkında konuşabilmeyi, çevremde kitapseverler yoktu. Şimdi oğlum Murat var...Üç yıldır tanıdığım komşu arkadaşım Aygün var...ve elbette Milliyet Blog var... Burada kitaplar hakkında düşüncelerimi yazmaya bayılıyorum. Kitaplar hakkında yazılanları okumayı da.Çok uzun yazdığımı biliyorum, ama bundan keyif alıyorum, hem ben öncelikle kendim için yazıyorum.

Nerede kalmıştım, farklı zevklerde...Aynı kitabı kimileri sever, kimileri sevmez ve bundan daha sıradan, daha olağan bir şey yoktur.

Trevanian bu konuya değinmiş romanının 160 sayfasında; " Her birimiz aynı olaya nasıl kendimize uygun, farklı tepkiler gösterdiğimizi düşündüm"

Bazı kitaplar vardır, ruhunuzun en ince tellerine dokunduğunu hissedersiniz...Benim için Katya'nın Yazı bu kitaplardan birisi oldu.Daha önce benzer duygular Şeker Portakalı kitabını okurken hissetmiştim.

Masum bir ilk aşk...

" Bana daha biraz önce sevmediğini söylemişti. Ben de inanmıştım ona.Aklım inanmıştı.Ama ruhumun, kalbimin derinliklerinde...kabul edemiyordum beni sevmediğini. Anlayamıyordum bile...Aşkı hiç bir zaman bir insanın bir başka insana olan duygusu olarak yorumlamamış, düşünememiştim. Bir durum olarak anlamıştım aşkı ben her zaman, iki insanın dışında bir durum. İkisinin paylaştığı bir sığınak.Birlikte orada avuntu ve güven buldukları yer. O halde ben bu kadar yoğun bir aşkı hissederken o nasıl olur da..?"

Bir roman nasıl yazılır, merak ederim bazen; kurgu önceden planlanır mı, yoksa tam net olmayan bir iskelet yazdıkça mı şekillenir.Katya'nın Yazı, en ince ayrıntısına kadar, çok zekice planmış ve sonra kaleme alınmış bir roman olduğunu düşündürttü bana...Çok sade yazmış Trevanian, hiç bir abartılı tasvir kullanmamış...Romanı keyif alarak okudum, kendimden pek çok şey buldum.

Konuşma biçemi, hakkında Trevanian bakın ne yazmış:"Yetişme tarzını ve sosyal sınıfı en iyi ortaya koyan insanların konuşma biçimidir." Her zaman bunu düşünmüşümdür, bunun bir gerçek olduğunu biliyorum...

Çiy damlası... ( s.92 "çiğ" yazılmış ) hayatımda gördüğüm en berrak, en temiz ve en saf şeydir... Bu damlacıkları çok güzel bulmuşumdur hep, içtiğimi bilirim. Kitabın satırlarında okuduğumda pek hoşuma gitti." Çaylarda çiy damlaları tıpkı...tıpkı elmas gibi parıldıyordu" Bazı kalıp sözler gerçeği o kadar iyi tanımlıyor ki, onlardan uzak kalmaya olanak yok, ne yazık"

İyi bir okuyucu, iyi bir yazar olabilir denklemi yoktur. Kendimden bilirim bunun doğru olduğunu. Trevanian diyor ki ;" Çok iyi bir okuyucuydum. Duygulu bir okuyucunun içinde, gizli bir yazma yeteneği bulunduğuna inanma hatasına düşmüştüm. Sanki güzel yemekleri sevmek, iyi bir aşçı olmaya pek yakınmış gibi"

Sadece bir aşk romanı değildi okuduklarım. İnsanları anlatan bir hikayeydi "Biz her şeyi, gerçekte oldukları gibi değil, bizim sandığımız gibi düşünürüz"

İnsanın ruhunun derinliklerine anlamaya çalışan müthiş bir kurgu;"Varlığımızın şaşırtıcılığını, tehlikelerden daha ilginç buluyorum. Var olmamız bile, şaşılacak bir şey. Ama daha çok şaşmak gereken, var olduğumuzu bilmemiz ve bunun şaşırtıcılığını kavrayabilmemiz"

" Eski kitaplara dokunmaya bayılırım...Ya kokuları! Bilginin kokusu"

Ben de...

E Yayınları- 2007 basımını okudum. Çeviri Belkıs Çorakçı.

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..