Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Haber
 

Keşke kaçtı demeseydik...

Keşke kaçtı demeseydik...
 

Türkiye'nin yüksek trajlı gazetelerden birinin genel yayın yönetmeni, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un bir daha dönmemek üzere ülkeden gideceğine ilişkin bir duyum almış. Çeşitli kaynaklardan bu bilgiyi teyit edip Pamuk'un hangi saatte, hangi uçağa bineceğini de öğrenmiş.

Böyle bir haberi yayınlayıp yayınlamama konusunu, yardımcısıyla tartışmış, habercilik refleksleriyle, insanî duruşu arasında gitmiş gelmiş ve bunu haber yapmamaya karar vermiş.

Çünkü böyle bir haber Pamuk'un havalimanında protesto edilmesine, engellenmesine ve daha tatsız bazı olaylara neden olabilirmiş. Oysa Pamuk'un kişilik haklarına saygı göstermek daha öncelikliymiş. Ve Orhan Pamuk dün gitmiş.

İnsanın karşısına hayat boyu bu tip sırlar bir kere ya çıkar, ya çıkmaz. Çok ilginç biçimde bir gazetecinin bu kadar önemli bir olaydan haberi olması hem büyük bir şans, hem de büşük bir şanssızlık. Aslında ilk başta yazar, kendince sıraladığı bazı haklı sebepler yüzünden bu gizliliği ifşa etmeyi de düşünmemiş.

Ancak bugün olup biteni bu şekilde alenen yazmış olmak, sanki buraya kadar yapılanları da gölgelemiş gibi. Keşke bir kere daha yutkunup böyle bir bilgi dünyaya duyurulmasaydı, hele "kaçtı" kelimesiyle ifade edilmeseydi...

Türkiye'nin bu günlerde zor bir viraja girdiğini kabul etmemiz lazım. Bu zor durumda, biribirimizle daha yakın, daha duyarlı, daha içten ve daha samimi bağlantılar kurmamız, birbirimizin yanlışlarını düzeltmeye, eksiklerini tamamlamaya çalışmamız lazım.

Orhan Pamuk için böyle bir ortamda yaşamak, çekilmez hale gelmiş olabilir. Daha da önemlisi bu gergin ortam, onun ruh dünyasını etkileyip, yapması gereken işleri aksatmış olabilir. Bir yazar için bu tür fırtınalı ortamlar, bazan yeni ilhamların kaynağını ortaya çıkarmaya zemin hazırlasa da, dingin bir kafayla insanın kendini yazılarına vermesi çok daha önem arzedebilir.

Bu şartlarda Orhan Pamuk'un bir süreliğine yurt dışına gitmek istemesinden daha doğal bir şey düşünemiyorum. Onun "bir daha dönmemek üzere" gittiğini kimse bilemez de, kanıtlayamaz da. Kendisi bile bu konuda kesin kararına rağmen, sonucu önceden kestirememiş olabilir.

Çünkü şu an taşıdığı ruh haliyle, daha sonraki düşünceleri mutlaka birbirinden farklı olacaktır. Benzer olaylarda, hatta daha vahim şartlarda yurt dışına kaçanların, sonra nasıl bir memleket hasretiyle yanıp tutuştuğunun çok örnekleri vardır. Orhan Pamuk, şu andaki ruh halini üstünden atınca, kesinlikle bu ülkeye gelecek ve gelmek isteyecektir.

Neden böyle bir yaftayı ona vurma ihtiyacı duyduk ki? Türkiye için böyle bir olayın çok vahim sonuçlar doğuracağını, bunun ülke aleyhine olacağını bile bile, sadece içimizde tutmayı beceremediğimiz bir bilgiyi sızdırmanın heyecanını yaşamak ve bu özellikle ön plana çıkma arzusunu tatmin etmek dışında, bunun kime ne faydası olmuştur, merak ediyorum.

Orhan Pamuk, Türkiye'nin Nobel ödülü almış bir yazarıdır. Türkiye de, içinde bulunduğu jeopolitik konuma uygun güç ve kudreti bünyesinde barındıran özelliğiyle, sadece Ortadoğu'nun değil, Avrupa'nın, Asya'nın ve dünyanın sayılı ülkelerinden biridir.

Orhan Pamuk bu ülkeden, kaçmaz, kaçamaz. Keşke bu ülkenin gazetecileri de bu gerçeğe inanıp, ona bu yaftayı vurmasalardı. Kendi bindiği dalı kesmenin örneğini, bundan daha güzel bir şekilde dünyaya herhalde gösteremezdik... Gazeteciliğin gerçekten sorumluluk isteyen bir meslek olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..