Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '07

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Kibrit kutusu büyüklüğünde

Kibrit kutusu büyüklüğünde
 

Diyet yapanların en büyük hayalidir hem yemek yemek hem de zayıflamak çünkü siz bol tereyağlı iskender kebabını yerken karşı masanızdaki diyet mağduru kişi(muhtemelen bayan) önündeki salatayı çatalla terbiye ederken sizin yemeğinizi de gözucuyla kesmektedir. Siz ikinci buzlu kolanızı söylerken onlar diet kola sipariş edip “bu daha güzel aslında” diye söylenip avunurlar. İnanmayın bu yalanlara!

Kilo almak ne kadar kolaysa vermesi de bir o kadar işkence sanırım. Kilo problemim olmadığı için bu dertten muzdarip değilim fakat etrafımda diyetisyenlere karşı nefret besleyen insanların sayısı giderek artıyor. Akdeniz Diyeti, Domates Diyeti, Drç Atkins Diyeti, Havuç Diyeti, Mutluluk Verici Diyet, vs gibi havalı isimlerle kandırılarak sabah ve akşam kibrit kutusu büyüklüğünde yağsız beyaz peynire talim yaptırılan kilolu insanlar(veya diyet yapmayı seçen insanlar) bu acıya ancak birkaç ay dayanabiliyor ve sonunda “bana çift ekmek Adana yanına da koca bir bardak kola” gibi ayaküstü bir menüyle bu diyete ötenazi uygularlar.

Sekiz yıl sigara ile sevişerek yaşayan ve sonunda galeyana gelerek bırakmış biri olarak konuşuyorum: diyet yapmak sigara bırakmaktan çok daha zor. Karşımda sigaranın dumanını gözüme gözüme üfleyen biri olsa pek umursamam ama büyük bir iştahla dürüm siparişi verirken “sen bana bir de künefe yaptır” deyip saatine bakan ve “yaklaşık bir dakika sonra burada olsun, bu kebabın ömrü uzun değil” diyerek yemek zevkini başka bir boyutta yaşayan insanlar arasında diyet yapmak imkansızdır ve malesef etrafta bu insanlardan çok var!

Diyet yapmak yalnızca kendini yemek yemekten kısıtlamak değil aslında yaşam biçimini değiştirmektir. Sabahları iki simit ve bir küp peynir yiyen bir adam kibrit kutusu büyüklüğünde peynirle bütün gün nasıl dayansın? En fazla öğlen yemeğine kadar dişini sıkar fakat yemek olarak salata ile karşılaşınca “benim salata ekmek arası olsun” diyerek kendine torpil geçebilir. Yalnız unutmayalım bunun adı diyet değildir!

Siz siz olun kendinize uygun bir diyet bulun ki ev ahalisi de sizin yüzünüzden aç kalmasın. Akşam işten yorgun argın gelen aile babamıza ana yemek olarak salata sunarsanız şaka yaptığınızı düşünecektir fakat ikinci gün “ben akşama gelemiyorum hayatım toplantı var” veya benzeri bir bahane ile kendini kebapçıya atarak önce gözünü, sonra nefsini ve sonunda da karnını doyuracak ve siz Akdeniz Diyetiniz’le yatakta açlıktan kıvranırken o mışıl mışıl uyuyacaktır. Siz inanmayın Akdeniz Diyetine falan. Ben de Akdenizliyim ama Pazar sabahı uyanıp da bütün aile kibrit kutusu büyüklüğünde peynirle kahvaltı yaptığımızı hiç hatırlamıyorum.

Ben yaşam tarzıma uygun bir beslenme şekli buldum diyenlerdenseniz benim diyetimi öneririm. Sabahları delicesine bir kahvaltıdan sonra şekersiz filtre kahve, yine yüklü bir akşam yemeği ve ardından şekersiz çay. Gördüğünüz gibi içeceklerde şekerden kısarak kendimi kandırıyorum. Gün boyunca abur ve cubur(cips hariç) şeklinde çeşitlemeler yapılabilir. Şundan yemeyeyim bundan almayayım gibi bir kısıtlama yok. Bu diyette gördüğünüz her yiyeceğe saldırma lüksünüz var, lütfen kullanınız. Benimki bedene değil de ruha hitap eden bir diyet sanırım. İyi hissediyorum ne yapayım...

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..