Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Kılıç’ın Feryadı duyulsaydı eğer…

Kılıç’ın Feryadı duyulsaydı eğer…
 

Hiç şüphesiz siyasi partiler mezarlığına bugün DTP gömülmez,

Demokrasiye yeni bir kara leke vurulmaz,

Demokratik açılım tıkanmaz,

Barış ve kardeşlik rüyaları sekteye uğramaz,

Anaların gözyaşlarını dindirme projesi suya düşmezdi.

Eğer Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın feryadı duyulabilseydi tabi.

Hatırlayalım.

30 Temmuz 2009 tarihinde AK Parti’ye “Kapatılmamıştır” hükmünü veren anayasa kararını duyuran Kılıç:

“Siyasi Partiler Kanununu değiştirin, aksi halde mevcut hükümlerle kapatılırsınız” feryadının ardından tam dört ay geçti.

Sivil ve demokratik bir anayasanın bugün yarın hesaplarıyla ertelenmesi Demokratik Toplum Partisinin sonunu da hazırlamış oldu.

Demokrasi ayıbı olarak değerlendirdiğimiz kapatılan 25 inci parti DTP olurken,

Bu Anayasayla Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılması da yakındır.

Suçu mu?

Kapatılmak istenirse bir şeylerin odağı olma durumu hiç de zor olmaz.

Terör ve şiddetin odağından yırtsa bile laik karşıtı görüşlerin odağı olma durumu Adalet ve Kalkınma Partisi için biçilmiş kaftandır.

Hani kapatılırsa bile yaban oldukları bir durumda da olmazlar yani.

Zira temelleri Milli Nizam Partisinde atılmış olan AK Partililer sırasıyla Milli Selamet, Refah, Fazilet, gibi partilerini hep “laik karşıtı görüşlerin odağı olma” haline kurban verdikleri için buna ziyadesiyle alışıktırlar.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasa’nın verdiği karar elbette uygulanacaktır.

Bugün sokaklar kan gölüne dönse bile karar geri alınmayacaktır.

Malımıza, canımıza verdiğimiz zarardan etkilenip, kararı tekrar gözden geçirecekler mi?

Hayır..
Demokrasi mücadelesinde bayağı yol kat’eden Türkiye AB yolunda kırık not alır gibi düşünceye kapılıp Demokratik Toplum Partisini kapatmaktan vazgeçmeyeceklerdir.

Zira önünde duran siyasi parti yasası belli ve her türlüsünden odak olduğunuzda kapanmak için yeterli sayıda parmak havaya kalkacaktır.

Ve kalktı da ..

Karar uygulanacaktır.

Ancak saygı duyulması hususunda kendimi mecbur hissetmiyorum.

Karara kesinlikle saygı duymuyorum.

Dün refah partisi kapatıldığında saygı duymadığım gibi.

2007 den beri raflarda olan dava birkaç ay daha görülmeyebilirdi.

Zor ve ağır bir süreçten geçen Türkiye’ye Anayasa mahkemesi üyeleri de bir katkı sunabilirlerdi.

Bu sorunun çözülmesinde ve akan kanın durmasında önemli rol oynamaları mümkünken,

Tuzu biberi oldukları için saygı duymuyorum aldıkları karara.

Davanın bu süreçte görülmesi ve sonlandırılması düşündürücüdür.

Onun için tek yol sivil bir anayasa..

İvedi… Acil… şimdi… Hemen…

Ve öyle bir anayasa ki orasını burasını elleyerek yamalı bohça olmayacak.

Tümden, hepten değiştirilen bir anayasa olmalı.

Herkesin, her kesimin üzerinde hakkı olan,
Emeği olan,
Mutabakata varılan,
Desteğini alan,
Sıfır kilometre bir Sivil Anayasa olmalı.

Herkesin ve her kesimin kendini içinde bulacağı okkalı bir Sivil Anayasa.
Başörtülüler bulmalı kendilerini bu Anayasada.

Dindarlar bulmalı kendilerini bu Anayasada

Kürtler bulmalı kendilerini bu Anayasada…

Aleviler bulmalı kendilerini bu Anayasada .
Halkın her türünden hakkını güvenceye alan,
Çoban Mehmed’i, Sosyetik Aysun’la eşit tutan,
Göbeğini kaşıyanlarla, köpekleriyle yatanları aynı karede görüntüleyen,
Beyazı siyahla evlendiren bir Halk Anayasası….

Bu Anayasa;
Bağımsızlığı, demokrasiyi ve halkın özgürlüğünü esas almalıdır.
Halkın gelecekteki yaşam koşullarının olanaklarını koruyan temelleri olmalıdır.
İsmi gibi içeriği de sivil olmalı Anayasanın.
Halk anayasasıysa halk hazırlamalı.
Sivil Toplum Kuruluşlarının görüşleri de kabul görmeli,
Ve halkın vekillerinden ziyade halkın kendisi,
aslı oylamalı Anayasayı.
Referanduma gidilmeli,

Halk Anayasası;
12 Eylül hukukuyla bir hesaplaşma Anayasası
Ve ona meydan okuma anayasası olmalıdır.
Türkiye’nin Demokratikleşme hamlesine engel teşkil olan;
Mevcut Siyasi Partiler Yasası, Sendikalar Yasası, YÖK Yasası, RTÜK Yasası tamamen değiştirilip halkın menfaatine sunulacak hale gelen bir Anayasa.

Anayasa’da düşünce özgürlüğünü sınırlayan değil,
Geliştiren bir yaklaşım egemen olmalıdır.
Örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırıldığı,
Yargı bağımsızlığını zedeleyici hükümler Anayasa’da yer almadığı,
Anayasa’da katılımcılığa önem veren, halkın özgür iradesini yansıtan adaletli bir seçim sistemini getirecek düzenlemeler yer almalıdır.
Darbecilerin yargılanması sağlayan bir yapısı olmalı,
Anayasa her bireyin sağlık ve eğitim hizmetlerinden herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadan eşit ve ücretsiz olarak yararlanmasını sağlayıcı hükümler içermeli.

Birçok kez anlatmışımdır, bu kez de yeridir sanırım.

Camide namaz sonrası dua eden Sünni’yi hayretle izleyen Bektaşi’nin meselesini bilirsiniz sanırım.

Sünni huşu içinde dua eder:

“Ya Rab! Gözlerime fer ver… Işık ver..”diye dua eder.

Bektaşi gözaltından Sünni”ye bakar ve görür ki adamın gözleri yok.

Âmâ yani.

Sünni duasına devam eder:

“Ya Rab! Ayaklarıma kuvvet ver. Derman ver” der.

Bektaşi yine bakar ki Sünni kardeşin ayakları yok.

Ve Bektaşi kardeş daha fazla dayanamaz ve müdahale eder.

“Ulan Allah senin oranı buranı tamir edinceye kadar yepyeni bir insan yaratır.” der

Evet, yamalı bohçaya dönen cunta rejiminin küflenen anayasası değiştirilirken orası burası tamir edilmemeli.

Yepyeni bir anayasa bu ülkenin demokratikleşmesine hizmet edeceği gibi,

Gelişimine ve değişimine de katkı sunacaktır.

Saygılarımla…

http://www.servetbeki.com/

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..