Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '09

 
Kategori
Haber
 

Kime ne, sana ne

Kime ne, sana ne
 

Bafa Gölü / ezgi umut


Bafa Gölünü severim. Avatar fotoğrafımda bile görünür Bafa Gölü. İşte oralarda yapılan yanlış işler kulağıma gelince içim sızladı. Bilip gördüğünüz yerlere verilen zararları, orada olmasanız bile daha kolay göz önüne getirmek olası. Olay şu:

Gölden su al ve git o suyu tonlarca suyu, üstelik de bir yangın söndürmenin zorunluluğundan değil de uygulaması( tabikatı) olarak kuşların yuvalandığı ve doğal korunma bölgesi olan Bafa Göl'ündeki adanın üzerine boca et. Onca kuşun yumurtası da anlamsızca yok edilsin.

"Ahanda neler diyor ezgi hanım yahu. Alt tarafı kuş bu kardeş kuş bu, yeniden yumurtlasın. Hem senin ne üstüne vazife, kuş oranın, su da oranın , yani kuş yumurtalarını sana mı vereceklerdi."

Mantığa bakın ve ölmeyin.

"Orman Genel Müdürlüğü’nün yangın söndürme uçaklarıyla Bafa Gölü’nde yapılan tatbikatın kuş katliamına dönüştüğü ortaya çıktı." diyor haberde.

"Çevredeki duyarlı köylülerin bildirmesi üzerine Eko Sistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği (EKODOSD) yetkilileri Kuşadası Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği’ne başvurup tatbikatın durdurulmasını istedi. Yapılan görüşmeler sonucu eğitim uçuşları ve tatbikat Güllük Körfezi’ne kaydırıldı. Ancak 4-5 gün süren ve yarıda kesilen tatbikatın kuş katliamına dönüştüğü belirlendi.

Adada inceleme yapan EKODOSD ekibi, onlarca yavru kuşun telef olduğunu, sağlam kuş yuvası kalmadığını belirledi." **

Ben de bir kerelik yapılan bir tatbikat sanmıştım. Gördüğünüz gibi 9-10 gün de sürecekmiş anlaşılan eğer EKODOSD yetkilileri haber almasaymış.

Burada derneğe haber veren vatandaşları kutlamak gerekir. Sana ne, bana ne dememiş ve olayla ilgilenmişler.

Doğal koruma bölgeleri de sit alanları ve gerçek demokratik haklar gibi geçerlilikleri sadece kağıt üzerinde kalan yerler olma yolunda.

Bir bölge doğal koruma bölgesi ilan edilmiş. Avcının haberi olmaz, köylünün haberi olmaz, yangınla mücadele ekibinin haberi olmaz, belki ormancının da olmaz, normal vatandaşın da olmaz yani olmamalıdır ki gidip maydanoz olmasın. Sanırım sadece kararı dört parmak daktilo eden pardon bilgisayar eden mi diyeceğiz sekreterin haberi olabilir.

Doğal koruma bölgesi ne demektir. Oranın doğasına yani bitki, hayvan ve yeryüzü şekillerine dokunmayacaksın demektir. Hani çivi çakılmaz diye bir deyim vardır, aynen öyle. Doğal koruma bölgesi DOKUNULMAZdır. Doğal koruma alanındaki doğanın armağanı canlılar da korunmalıdır.

Dokunulmaz olan doğaya ise, inadına mıdır nedir, bol bol dokunulur. Kepçeler dokunur, hafriyat kamyoncukları girer obur canavarlar gibi faunayı, florayı mideye indirir, madenciler girer, dinamitçiler girer, siyanür pazarlamacıları girer, altıncılar girer, inşaatçılar girer, o, şu, bu hepsi girer, alt üst edip çıkarlar doğayı. Koruma altındaki bölge hallaç pamuğu gibi atılmıştır anlayacağınız.

Öyle bir altüst ederler ki dağdan atılan zehir yani siyanür, bilmem kaç kilometre güneydeki kentin su depolarında birikir.

Bu neden oluyor?

Tek yönlü düşünmekten, sana ne yahu diyen yahucu mantıktan.

"Kaz dağları orada , İzmir burada, sana ne yahu" lardan.


Kime ne! Sana ne! Ona ne!

Kendsi mübarek, nalıncı keseri.

Mantık bu: "Yani bu benim bölgem, benim cemaatim benim işim seni ilgilendirmez, Sen kendi işine baksana yallah yallah."


Biraz daha üstelerseniz yahu işine baksana sen milletin keyfinin kahyası mısın der. Sizin de milletten olduğunuzu ve sizin de bir keyfiniz olduğunu hepten unutmuştur.

Dedik ya nalıncı keseri.

İşte tam da keyfilerin kahyası sınır değerinde işe karışması gereken adil hukuktur. Hukuk ise bildiğimiz gibi gerçek demokrasinin sac ayaklarından biridir. İşler yasaya uygun olabilir. Hani derler ya işi kitabına uydurmuş. Ama bir hukuksuzluk olmasına da engel değildir bu.


Göçmen kuşların hakkı yok mu hiç?


Şimdi diyenler çıkabilir yağmur yağarsa da aynı değil mi?

Değil efendim bir depodan belli bir alana dökülen suyun yaptığı etki, ani basınç etkisi çağlayan etkisi gibidir. Evlerde, tuvaletlere konulan sifonların adını boşuna mı niyagara komuşlar. Yüksekten boşaltılan tonlarca su kütlesi vurduğu yerde kasırga etkisi yapar. Minicik yumurtaların kabuklarını çatlatır, yuvaları dağıtır. İşte bu kadar... Kışın yağan yağmurlar var ya işte o zaman derseniz, o zaman o kuşlar çoktan yumurtadan çıkmış ve göç edip gitmiş olacaklar.

ezgi umut
2009 temmuz 5

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=24&ArticleID=1113515&Date=03.07.2009&b=Bafada tatbikat katliami&ver=84



 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..