Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime

Türk sanat müziğimizin önde gelen eserlerindendir “kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime” isimli parça.

Hele birde bu parçayı Müzeyyen Senar’ın o yanık sesinden dinlerseniz işte o zaman bu şarkıya doyum olmaz.

Şarkının sözlerini hem eski Türkçe, hemi de bugünün Türkçesiyle sunalım:

Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime,

Titrerim mücrim (suçlu) gibi baktıkça istikbalime,

Perde-i vuslat çekilmiş korkarım ikbalime

( Karanlık perdesi çekilmiş bahtıma)

Titrerim mücrim(suçlu) gibi baktıkça istikbalime.

Türk sanat müziğimizin bu güzel şarkısı da “durup dururken nerden aklınıza geldi” ? demeyin bana. Son yıllarda bizi yöneten devlet büyüklerimiz o kadar çok ağlıyor, o kadar çok gözyaşı döküyor ki, insanın bu şarkıyı bir kez daha dinlemesi, sözlerini bir kez daha anlamak gerektiği ister istemez zorunlu hale geliyor.

Bizi yöneten AKP iktidarının başta bakanları, başbakanı fırsat buldukca, duygulandıkca özelliklede basın ve medyada ağlamayı , göz yaşı dökmeyi “adet” haline getirdiler.

Hürriyet gazetesinin değerli köşe yazarı Yılmaz Özdil başbakanımızın iktidar yıllarındaki “ağlama takvimini” ortaya koymuş,

2004 yerel seçim öncesi türkü dinliyor, ekranlarda ağlıyor.

2007 genel seçim öncesi mecliste “istiklal marşı” okudu ağladı.

2009 yerel seçim öncesi şiir okudu TV’de yine ağladı.

2010 öncesi Anayasa referandumu vardı 80 öncesi darağacında sallandırılan ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun ailesine yazdığı mektubu “işine geldiği gibi” düzenleyerek, bazı cümlelerine “sansür koyarak" okudu.

2011 Genel seçim öncesi “gazete küpürü” okudu mecliste ağladı.

2014 Yerel seçimlerinin yaklaştığı şu günlerde de Mısır’da katledilen Esma’nın babasının kızına yazdığı mektubu güzel bir mizansenle TV’de okutarak ve duygu seline kapılarak Sayın Başbakanımız yine ağladı.

Başbakanımızın ağlamasına, göz yaşı dökmesine , o ulvi, insani duyguları yaşamasına asla ve asla itirazımız olamaz, bizim itirazımız sayın Başbakanımızın ne zaman bir seçim yaklaşsa, ne zaman sıkışsa gözyaşlarına sığınmasına itirazımız vardır, “mağduriyeti” oynamasına itirazımız vardır.

Keşke Başbakanımız bu gözyaşlarında samimi olsaydı da;

PKK itleri tarafından şehit edilen askerlerimizin arkasından da ağlasaydı.

Keşke, emperyalist güçler Irak’ı işgal ederken ve İncirlikten kalkan uçaklarla 1.5 milyon müslümanı katlederken de b u gözyaşlarını görseydik.

Keşke Başbakanız, BOB eş başkanı sıfatıyla ABD askerlerinin Irakta oluk oluk kan akıtırken ve binlerce Müslüman kadına tecavüz ederken “ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum” diyeceğine 1.5 milyon Müslüman kanını akıtanlardan hesap sorabilseydi, gerçek gözyaşlarını dökebilseydi.

Suriye’de dün “kardeşim” dediği Esat’ın bugün hain ilan edilmesi yanında, Suriyede bizzat oluşturulan muhalif güçlerine her türlü destek verilerek “müslümanın müslümanı kırmasına” izacet verilmesine keşke başbakanımız karşı dursaydı.

Irakta, Suriye’de binlerce soydaşımız Türkmenler katledilirken keşke Başbakanımız bu soydaşlarımız içinde göz yaşı dökseydi.

Mısır’da katledilen, Suriye’de kimyasal silahlarla öldürülen binlerce Müslüman için başbakanımızın duygulanması, göz yaşı dökmesi elbette doğru bir davranış ancak burada doğru olmayan şey;

Binlerce Türkmen, Uygur türkü katledilirken sayın başbakanın “bırakın ağlamayı, kılını bile kıpırdatmaması” sizce düşündürücü değil midir?

Yukarda sözlerini verdiğim bu şarkı sanki bugün birileri için yazılıp bestelenmiş bir şarkı gibidir.

Ağlarım ben halime,

Etmem kimseye şikâyet.

Titrerim suçlu gibi baktıkça istikbalime.

Karanlık perdesi çekilmiş bahtıma,

Titrerim suçlu gibi baktıkça istikbalime.

Bu şarkının yorumunu sizlere bırakıyorum.

Suçlu gibi istikbaline bakanlar, elbet bir gün bahtlarına çekilen o karanlık perdelerde yok olup gideceklerdir.

 Sonsuzluk (Osman Özeker) 24.08.2013