Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '07

 
Kategori
Felsefe
 

Kısa bir zaman yazısı...

Kısa bir zaman yazısı...
 

Bir deniz mavisi, bir orman yeşili, bir güneş sarısı... Bir güvercin beyazı, bir şarap kırmızısı, bir düş pembesi...

Sevi şiiri, umut türküsü, sevinç raksı...

Bir zaman, doludizgin koşarak geçen, sen kapıyı çalan kim diye sorarken daha, yıllar boyu yol alan...
Bir zaman, tozu dumana katarak, durup dinlenmeden geçip giden...
Bir zaman... Hesap soramazsın, sorgulayamazsın, bekletemez ya da yetişemezsin...

Zamana zaman koyan sensin der, sensin saniyeleri bu kadar kısa yapan, sensin günlere isim koyan, dün diyen, bu gün diyen, yarını yaratıp erteleyen... Sensin yaş koyan kendine sayılarla sayıp, yıları biriktiren... Ve sensin kaçırıp en güzel zamanları, isyan eden yine o zamanlara...

Gece karası, yalnızlık senfonisi, aşk yarası, ayrılık acısı, özlem ateşi...

Sevi şiiri, tutku yazısı, aşk şarkısı...

Zamanın içine koyup yaşarsın tercihini... Kaderin dışında, her yaşanmışlık tercihindir, her tercihinin yaşanmışlık olması elindedir yine... Ölüm zamanı tek gerçekti, tüm zamanların içinde... Zaman bir hiçtir, hiçe anlam yükleyip yaşayan da yaşayamayanda insanın taa kendisidir...

Zaman hırsızı, sevda arsızı... Bir tebbessüm, bir damla gözyaşı...

Yağmur sesi, dalga sesi, kuş ötüşü... Gül kokusu, dost sıcağı, sevda ağrısı, rüzgar serinliği....

Zamanı durdurmak mı isteğin... Hisset yeter... Hisset... İyi hisset, duy, dokun, sev, gül ve ağla ama hisset...

İşte, yazarken durdurduğum zamanı, okurken kaçırmayın diye, kısa bir zaman yazısı....


 
Toplam blog
: 90
: 875
Kayıt tarihi
: 19.05.07
 
 

 Ama hayatın farkındayım. Hem güzel, hem acı. İyi midir farkında olmak? Yoksa iyi midir farkında ol..