Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '10

 
Kategori
Blog
 

Kıskananlar Çatladı!

Kıskananlar Çatladı!
 

Blog alemi de bir alem. Boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor diyebileceğimiz bir durum da değil üstelik. İçimizden birisi azıcık sivrilmeye görsün “küt!” başına oklavayı yiyor. Birisi az kafasını mı kaldırdı “bam!” yumruğu suratında görüyor.

Lafı nereye mi getireceğim? Söyleyeceğim şimdi. Ama önce kısacık bir fıkra anlatayım. Efendim kıyamet kopmuş, mahşer kurulmuş, suçlu suçsuz ayrıldıktan sonra cehennem ahalisi cehenneme koyulmuş. Bölük bölük insanlar içeri alınıyormuş. E şimdi cehennem ortamına yabancı olduklarından zebanilerce de tanıtım turu yaptırılıyor her birine. Tabi yine bölük bölük.

Zebanilerden biri mesul olduğu grubu gezdirmekte. Bir kısma geliyorlar ki koca koca kazanlar, içleri insan dolu, kazanın altı harlı alev… Kazanın yanında da nöbetçiler… Böyle böyle bir sürü bölge geziliyor. Son gelinen yerde kazanın yanında nöbetçiler yok. Cehenneme girecek olan grup merak ediyor. Zebaniye soruyorlar. “Bütün kazanlar da bekçiler vardı, bu sonuncusunda yok. Neden?”

Zebani gülerek cevaplıyor. “Bu son kazanda Türkler var. Biri dışarı çıkmaya kalkışsa ötekiler ayaklarından geri çekiyor, başlarına nöbetçi dikmeye gerek görmedik!”

Hani Allah benzetmesin de, bizim burası da bazen böylesi bir ortamı andırmıyor değil. Bazı arkadaşlar topluca bir şeyler yapmaya gayret ediyorlar, bazıları bireysel kimi organizasyonlara iştirak ediyorlar, kimisi de hasbelkader bir yerlerde boy gösteriyor.

Son olarak Gülgün kardeşimiz milliyet.com.tr’de köşe sahibi olunca küçük çaplı bir vaveyla koptu. Herkesin kendince bir fikri, bir düşüncesi elbet olacak, değerlendirmeler arasında tabi ki farklılıklar olacak. Ancak nedense arkadaşlarımızdan, dostlarımızdan bazıları bu durumla hafiften alay edip dalgasını da geçti.

Yine söylüyorum herkes istediği gibi düşünebilir, istediği gibi inanabilir. Ama alenen alay söz konusu olunca bence kırıcı oluyor. Yazılarını içerik olarak eleştirebiliriz, konusunu beğenmeyebiliriz, meseleyi ele alışını tenkit edebiliriz (ki ben sıklıkla yapıyorum, inanmayan ilgili sayfalara bakar) ancak bu şahsına ve kişiliğine dil uzatma hakkımız olduğu manasına gelmez.

Vay efendim kim seçti, nasıl seçildi, neden seçildi vb. sorularla bir yere varamayız. Bunu sorgulamak ve yargılamak bize düşmez. Nasıl ki Bekir Coşkun (ilk aklıma gelen isim oldu) neden filanca gazeteye alındı diye sallayamazsak bu da ondan çok farklı bir durum değil.

Bu olayda kurum (milliyet.com.tr) bir tercihte bulunmuş, kişiyi (Gülgün Karaoğlu) kendi sayfalarına yazar seçmiştir. Kişi razı, kurum razı, bize de arkadaşımızı okumak (okuyup fikirlerini eleştirmek) düşer. Mesele bundan ibaret.

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..