Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '08

 
Kategori
Mizah
 

Kıskanç aşıklar ya da aşık kıskançlar

Kıskanç aşıklar ya da aşık kıskançlar
 

http://www.zamansiz.com/kiskancliginizi-kontrol-etmeniz-mumkun-t76942.htmlC4%B1skan%C3%A7/


Merhaba;)

Aaa, bir dakika arkadaşlar telefon çalıyor.

Ooo, Azize yine benden önce kaptı telefonu.

- "Kim kızım?" diyorum.

- "Al. Orhan Amcaaa"

Arayanı sizde tanırsınız, sevgili okur.

Malum, Nobel Edebiyat Ödüllü yazarımız: Orhan Pamuk.

Azize, Orhan amca diyor haliyle.

Niye mi aramış?

Benim Orhan Pamuk ile dostluğum eskidir, siz bilmezsiniz.

Bir keresinde sene ııııııııııııııh, sene 1845'ti o Cezair’li bir köle, ben ise Fransız ordusunda binbaşıydım.

Ona ve diğer kölelere çooook eziyetler etmiştim sevgili okur.

Peki sonra ne mi oldu?

Yıl 1946 Almanya. Bu kez ben bir Yahudi idim burada.

Ve bu seferde Orhan, Alman ordusunda yüzbaşı olmasın mı? Bana ne mi oldu?

Orhan, beni sabun olmaktan kurtardı. Nasıl mı?

Hiç merak etmeyin anlatmam! Bu kadar meraklı olmayın kardeşim.

Bunlardan size ne diiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii mi?

İşte bu yüzden Orhan Pamuk ile telefonda neler konuştuğumu anlatmayacağım sevgili okur.

Anlatmayacağım dediiiiiiiim.

Eveeet, gelelim konumuza: Kıskançlık.

Offf, bıktık senin kıskançlıklarından demeyin.

Okumazsanız siz pişman olursunuz. Söylemedi demeyin sonra.

Kıskançlık meselesini bitirdim miydi hiç bir sorununuz kalmayacak.

Arkadaşlar, kıskançlık hastalıktır. Tıpkı yalancılık gibi.

Siz beyaz yalan söylediğiniz için kendinizi yalancı zannetmiyorsunuz ya işte kıskançlıkta böyle.

'Ne var canım, eşimi, sevgilimi kıskanamayacak mıyım?

Kıskanmayım da kurda kuşa yem mi olsun, namus, araba, ev, yazlık, sazlık evden mi gitsin' diyorsanız.

Yada diyemiyor ve bana bu satırları okurken feci kızgınlık hissediyorsanız:

Siz kıskanç olamazsınız. Gerçekten olamazsınız.

Siz olsanız olsanız: ULTRA KISKANÇ olursunuz.

Nerden mi biliyorum?

Kendimden.


Tarih: M.Ö. 3500’ler filan.

Burhan ve ben büüüyüüüük bir aşk yaşıyoruz!!!!

Yer: O tarihteki Sümerlerin yaşadığı; bugün ise Anadolu'da adı Karagöz olan köy.



Her şey çoook güzeldi!!!

Neyse, Burhan o zamanlar eeee öküz arabalarının bakımı işiyle uğraşıyor(muş)du.

Ben ise sevgili okur çömlekçiy(miş)dim.

Eveeet, buraya kadar aklınıza takılan bir soru varsa hemen okumayı bırakın.

Eee. Nerde kalmıştım, unutturdunuz!..

Eee, Burhan’ın mesleği mühendis olsun, benim ki de s(z)anatçı.

Nasıl? Beğenemediniz mi?

Sen o zamanlar çömlek yapmayı ne zannediyorsun sevgili okuuuuur!..........

Gelelim nasıl tanıştığımıza.

Ben çömlek yapmak için çeşmeden su almaya gitmiştim, katiyen başka bir niyetim yoktu, olamaz….

Burhan’da öküzlere su almaya gelmiş(miş).

Oracıkta ilk görüşte aşk bizimki!!!

Sevgili okur, Siz ilk görüşte aşkı bilir misiniz?

İlk görüşte aşk:

Ben o kadar kendimden sıkıldım ki, bana bir oyuncak lazım diye hissettiğin zaman başa gelen bir hastalıktır.

Bakın onunda çaresini biliyorum ama önce şu kıskançlığınızı (bende yok ki….) halledelim.

Uzatmayalım. Oradaki ben öyle kıskançmıştım ki, kıskançlık krizlerimden artık hiç çömlek yapamaz oldum.

Çömlek yapamayınca ne mi oldu?

Evimin kadını oldum. Çok temiz, çok düzenli bir hücre yok eee şey evde yaşamaya başladım.

Kıskançlığım bitti mi?

Nerdeeeeeeeeee?

Nasıl bitecek aaaah okur. Ben kendimden sıkılmışım, aşık olmuşum, ben yoktum ki;

 

Neyse, ben M.Ö. 3500’e döneyim.

O zamanlar biz Sümerli kızlar kendi aramızda: “Seven insan kıskanır.” diye birbirimizi teselli ederdik.

Bir gün kızlardan biri: “Yeter beee, ne kıskanayım herkes kendine ait;)” deyince;

bizde onu bugünkü adı Dicle Nehri'nin serin sularına at(mış)tık.

Ancak ölmemiş ki, birkaç ay sonra yolu bulup dönmüş.

Ben görmedim, görenler anlatıyor, delirmiş!... diye tımarhaneye atmışlar,

Bir itirafta bulunmak istiyorum, sevgili okur:

Ben o zamanlar kıskanmayanlardan çoook korkuyordum.

'Kıskanmıyor, mülk edinmiyorsa eee o zaman çoook özgür.

Eee o zaman benim malıma, (ki bu sevgili, karı, koca olduğu gibi; öküz, silah vb. olabilir)

mülküme de göz diker mi' diye çook korkuyordum.


Yani aslında diğer kızları bilmiyorum ama ben kıskançlıktan kızı suya atmıştım.

Neyse sevgili okur, M.Ö. 3500’de Dicle Nehri'nin serin sularına attığımız arkadaşım bilin bakalım kim?

Radikal Gazetesi’nde yazıyor. Hem de köşe yazarı.

Ayça Şen yaaa. Daha önce de bahsetmiştim kendisinden ama tanışmıyoruz demiştim; aslında tanışıyoruz.

Nerden mi?

Anlattım işte: M.Ö. 3500.

Evet itiraf ediyorum, ben Ayça'yı kıskançlıktan Dicle’nin serin sularına atmıştım.

Şimdi mi? Yok be kardeşim ne kıskançlığı; ben artık bir yazarım.

Söyleyin bana sevgili okur; yazarlar hiç kıskanç olabilir mi?

Asla!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

 

İlk yayın tarihi: 14 Temmuz 2008

 
Toplam blog
: 2
: 265
Kayıt tarihi
: 13.12.07
 
 

1972, İstanbul doğumluyum. Yedi yaşında bir kızım var. Ben hayatımı kızımdan önce ve sonra diye t..