Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

22 Şubat '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kıskançlık

Kıskançlık
 

internetten alıntıdır


Çok güzel, güneşli, evde bir sürü işin beklediği bir pazartesi sabahı. Erken kalkan yol alır lafının doğruluğunu kanıtlamak için sabah işlerini atom karınca hızıyla tamamlamaya çalışıp, başarılı olamıyorum ama hafifletiyorum. Bankada işlerim var bu sabah, işler bekleyebilir hemen hazırlanıp gidiyorum. Kentsel dönüşümden herkes nasibini alıyor, bankanın bulunduğu bina yıkılınca  yeni binaya taşındı, seviniyorum bize daha da yaklaştılar diye. Hayırlı olsunlar, nasılsınlar, kısa tutulan yerleşme muhabbetleri...

 

Müşteri temsilcimle ilişkimiz artık ahbap seviyesinde. Şimdiye kadar çok az yanıldım, iyi bir insan öyle yalan söyleyecek birine benzemiyor. Şaşkınlığı hala geçmemiş "Bu sabah çok ilginç bir şey oldu, siz tanımadığınız için söylüyorum, uzun yıllardır birlikte çalıştığımız bir adam geldi, kendisine inanmayan, kıskanç karısına telefon açtırdı bana direk hattan, cuma sabahı burada olduğunu ve işlem yaptırdığını söyledim kadına. Kadın beklemediği telefonla şaşkın hiç bir şey söylemeden kapattı telefonu.  Ne kadınlar var yaa, çok şaşırdım." dedi.

 

"O öyle değildir, adam mutlaka vukuatlıdır daha öncesinden. Kadın uzatmaları oynuyordur, inanç bitmişse zorlayan sebeplerden devam eden ilişkilerle dolu ortalık. Bu yaşıma kadar öğrendiğim bir şey varsa, kişilik bozukluğu yoksa kimse enerjisini böyle lüzumsuz işlerle kullanmak istemez. Kadının soru sormadan telefonu kapatması utandığını gösteriyor. Adam, artık kendisine hiç bir şekilde inanmayan kadınını inandırmak için zorunlu olarak böyle davranmış belli ki. Umarım toparlarlar. Yeniden güven kurulur mu bilemem, sanmıyorum ama düzelebilir belki hiç yalan sokulmazsa şiddeti azalır kıskançlık zannettiğimiz inançsızlığın. Sevgilerini yeniden güçlendirmek için ikisinin de işi zor ama olmayacak gibi değil. Adam da telefon ettirdiğine göre çaba sarf ediyor gibi görünüyor. Hayırlısı." diyorum. İşlemlerim tamamlanıyor, çıkıyorum bankadan.  

 

Eve yürürken hiç tanımadığım bu kadına acıyorum ve de bu ilişkiye. Eskiden çalışırken karısına başka bir şehre sayıma-toplantıya gittiğini söyleyen mesai arkadaşımızın aynı şehirde başka kadınlarla otellerde geçirdiği zamanları anlatan ifadelerini hatırlıyorum.

 

Bir arkadaşımın oğlunun, yedi yıl evlenmek için uğraştığı kızla evlenip, bebekleri altı aylık bile yokken karısına mesaiye kalıyorum diyerek söylediği yalanlarının iki ay sonra ortaya çıkınca yaşadıkları yıkımlar geliyor aklıma. Ailelerin araya girerek toparladıklarını sandıkları evlilikte, artık kadının ışıksız bakan gözleri geliyor aklıma.

 

Başka bir kadının kızları küçükken kocasının umursamaz yalanlarını bilerek geçirdiği umutsuz zamanlar. Öyle çok severek evlenmişti ki onunla ben şahidim. Annesinin yanında hastane de kalıyorum diyerek, aynı saatlerde ve gecede hiç alakası olmayan şehrin bambaşka bir yerinde alınmış içki-kuruyemiş-lüks meyve fişini cebinde yakalattıktan sonra bitmişti evlilikleri.

 

Başka bir adamın kişisel gelişim kursuna gidiyorum diyerek, haftanın iki akşamı eve uğramayan hallerinden rahatsız olan karısının gördüğü bir rüya üzerine o kursa giderek kocasının aslında oraya hiç uğramadığını öğrenmesi ve sonraki saçmalıklar. İnsan yaşadıkça öyle çok şey görüyor ki şaşırma eylemi azalıyor ama eğer insansa hala bir yerleri acıyor işte. Bitenlere değil bitiren sebeplerin yaradılışa hiç uymayan basitlikler yüzünden olmasına üzülüyor daha çok.

 

Önce güven derim ya hep gerçekten önce güven gelir hem ikili ilişkilerde hem de tüm ilişki biçimlerinde. İnsanın en belirgin özelliği güvenden geçer, diğerleri onun üzerinden beslenerek şekillendirir kişiliklerini bana göre. Bir insanın ağzından çıkan sözle, popusundan çıkan gazı eşitlemesi durumunda o kişinin kişiliğini masaya yatırsan bile bir işe yaramaz. Can çıkar huy ondan sonra çıkarmış.

 

Eminim ki ilk insanlık çağlarında da  uzay çağında olsak da dürüstlük aynı anlamı taşıyor. Geçmişin üzerine sünger çektim denir ya çekilmez sadece etkisi azalır o da güvenini kaybettiği insandan tamamen kopmuşsa azalır. Gözünün önünde yaşamaya devam ettiği sürece bitmez güvensizlik. Hani derler ya bir ölen geri gelmez bir de kaybedilen güven. Bir de denir ya çok kıskançtı diye, hayır onun da o kadar basit olduğunu düşünmüyorum. Güvenirlilik öyle bir şeydir ki kişinin önce kendisine itimadı tam olmalıdır gerisi zaten çorap söküğü gibi gelir. İlişki üçüncü şahıslar üzerinden kurtarılmaya çalışılıyorsa çorap sökülmeye başlamıştır ve üzeri kapatılsa bile sökük devam edecektir.

 

Hiç tanımadığım bu kadını düşünüyorum, dört kızım var yaşını bilmeden kendimmiş gibi kızlarımdan biriymiş gibi üzülüyorum. Ruhumun eş başkanını arıyorum, "Sesini duymak istedim, buralarda mısın, buralarda düzgün dur olur mu?" diyerek kapatıyorum telefonu. Gülüyor. Acıtsa da gerçekle yaşamamıza izin ver Allahım diyerek dualara dönüşüyor dilim sessizce. Acıtsa da gerçekle yaşamanın o inanılmaz güveninin koynunda dürüstçe yaşamanın da çok büyük bir şans olduğunu biliyorum çünkü. Benim dualarım bitmez, hayırlı haftalar diliyorum tanıdığım tanımadığım herkese. 

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..