- Kategori
- Kültürler
Kitap kurdu olur da kitap güzeli niçin olmasın?
18 nci Kitap Fuarı, fırtına gibi başladı. Coşkulu davetlerde heyecan yüzlerdeydi. Bartın Belediyesi yıllar yılı emek verdiği böylesi bir organizasyonun iyi geçmesini, elbette isterdi. Elinden geleni yaptı
FUARIN İLKİ:Ayaklı kütüphane Çetin Asma’nın bildirdiğine göre, İlk Kitap Fuarı 1997’de çok heyecan ve merakla yapılan Kitap Fuarı muhteşem olmuştu. 5 kişinin düşünceleri ve fikirleri ile ilk Kitap Fuarında Bartın’a kitap, dergi ve kültür açısından hizmeti geçenleri davet edip ve o günün anısı olarak onlara plaketler verilmesi, o büyüklerimizi çok onurlandırmıştı. Bunlardan Selahattin Çilsüleymanoğlu, Zekeriya Aksu, Necdet Sakaoğlu, Kamil Yüksel, Servet Çınçın, Miraç Güneş daha birçok kişi plaketle ödüllendirilmiştir.
Daha Türkiye’de yeni yeni kitap fuarlarında yazarlar, şairler, kitap evleri buluşurken, Bartın’da bu iş, şiir yarışmasıyle başa baş düşünülmüş büyük bir organizasyondu. Ne var ki, geçmiş yıllarda orta ve Lise öğrencilerinin fuara yollanıyordu. İdare iki yıldır işleri tamamen aksattı. Fuara öğrencilerin ayağını kesti. Sebep de “ Ders saati içinde vakit kaybıymış”.
Ört ki ölem.
Bartın Milli Eğitimi, iktidarın dümen suyundan gitme uğruna, bunca sayısız güzellikleri tepiyor. Esas kabahat, bu iktidarda zaten. Milli eğitimler hallaç pamuğu gibi. Müdürlerinde, neredeyse hademe salahiyeti bile yok. Onlar işini biliyor. Kundaktaki çocuğun başını nasıl bağlarım hesapları içinde. Bunca utanmazlıklar yaşanırken, kitap fuarlarını mı düşünecek iktidar? Çok yazık.
Hele son günü, 8 kişi saydım koskoca salonda. Şiir dinletileri yavanlaştı iki yıldır.
Fuar müddetince gayretli kitapçılar, eserlerini sergilediler. İmza günleri sönük geçti.
Bu arada havayı yumuşatmak için biz de Fuar güzeli seçelim dedik. Bu işe, taaa “Efes Festivali” zamanından beri alışığız. Gazetelerimize Selçuk’tan haber yetiştirebilmek için, son hazırlıkların bitirtilmesi telaşı içinde, oradan geçmekte olan bir kızı yakalar. El birliği ile bir sütun taşı üzerine oturtur. Kızcağız “N’oluyoruz durun hele” bile diyemeden Alelacele otlardan sarmaşıklardan bir taç yapıp kafasına geçirir ve “Efes Güzeli” ni seçerdik. Festivali yazısı içerde kalırdı. Dış sayfaya da seçtiğimiz kızı koyarlardı. Şayet kız güzelse, layıksa tabi.
Ama biz burada ağız birliği yaptık. Kaşla gözle fısıldaştık. Bir namzet daha vardı. Sessiz ve derinden adayımızı peydahladık. Yanımızda ölçümüz olmadığı için, göz kararı ile göğüs beden ve kalça ölçülerini aldık. İş olacağına varır diyerek bu sayımızda “Fuar güzelini “ seçiverdik.
Beldenin sahibinin haberi olmadı bu seçim. Süslü bir sepete kurdelesi ile yatırılmış bir şişe şarap, güzelimize “ödül olarak” verilirdi ama, dedim ya, iş, aceleye geldi. Böylelikle Kevser Atay’ı güzel olarak seçtik.
Kendisi hem sunucu hem de şiir yorumcusu. Şiir kitabı var: “Sesim patlar tenimde” isimli. Kendisi Ankara’da yaşıyor. Edebiyatçılar Derneğine bağlı. İktisat mezunu ve modelist. Tekstil dünyasında da ismi geçiyor. Şimdi bu kadar unvanlarına “Fuar güzeli” de eklendi. Seneye bakalım ne gösterir.
Bu arada sayın başkandan bir ricamız var. Seneye kitap Fuarı Güzeli seçimi için hazırlık yapsın. Davetlerde belirtilsin. Oy pusulaları hazırlansın.
Koskoca Beynelmilel Efes Festivalinde, dünyanın dört bir tarafından koşup gelenler arasından festival güzeli seçilir de, Bartınımız’ın mütevazi Kitap Fuarından niçin Fuar güzeli seçilmesin, değil mi? Ne var bunda? Bartınımız’ın zevk sahibi olduğunu gösterelim etrafa, değil mi Sayın Başkan? Hem sonra, bizim başımız kel mi?
Başkan bizi kırmaz. Yapar mı yapar. Şimdiden not almıştır bile. Görüyorsunuz, biz seçince yavan oluyor. Hani bunun hediyesi diyenler oluyor.
Başkanımıza saygı ile duyurulur.
Kevser Hanımın bir şiir kitabı var. O gün elden ele dolaştı. Şu dörtlüğü aşağıya aldık. “Sesin Patlar Tenimde” isimli kitabından:
“El gibi bakıyor yüzüme aynalar
Dilimde ezgisi çıplak şarkılar
Son kuşlar da göç etti, mevsimler senden yana
Hangi buluta sarılsam yağmur olur düşersin
Gökyüzü artık dar gelir bana”