Kitaplar...Kitaplar...Ah O Kitaplar...

Sipariş ettiğimiz kitapları getiren kargo görevlisinin kapımızı çaldığındaki kadar mutlu anlar hayatımızda sayılıdır.  

Kitaplar, insanlığın sahip olduğu en büyük hazine. 

Bu hazinenin gönüllerde yarattığı coşkunluk ve yoğun anlam, insanın yolculuğunda kimi zamanlar ne heyecan verici şekilde dile gelivermiş ...   

“ Tanrım; bana kitap dolu bir ev ver. Çiçek dolu bir bahçesi de olsun. “ demiş Konfüçyüs.   

Romalı filozof Senaca’ya göre ise ; “ Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamak “ gibiymiş.

Matbaa makinesinin piri Gutenberg yürekten konuşmuş : “ Kutsal şeyleri örten mührü kıralım ve Hakikat’e kanatlarını verelim. Böylece dünyaya gelen her ruhu kazansın, ama büyük zahmetler harcayarak elle yazılmak yerine yorulmayan bir makine sayesinde rüzgâr gibi çoğalsın. “ 

Kitap sevgisini Şair Grace Nichols’unki kadar bir incelikte şiire dökebilen olmuş mudur:

“ Sevdiğim kitaplar parmak izleri taşıyanlardır,

   Biraz tereyağı lekesi olmalı, arasında bir kırıntı,

   Bir kedi bıyığı, birkaç kıvrık köşe,

   Bir damla gözyaşı, kahverengimsi bir iz ( fena halde çaya benzeyen ).

   **

   Bir kere memnuniyetle belirtirim, 

   Kitabı kapağına bakarak değerlendiren biri değilim,

   Aksine yaprakları arasında gezinirim, 

   Önce çiçeğin özünü içen arıkuşu misali.

   **

   Sevdiğim kitaplar müzede camın ardında duranlar değildir,

   Kabul etmeliyim,

   Hayır, sevdiğim kitaplar öpülür, bağra basılır,

   Kalpten uzakta tutulmaz. “ 

Şair ve yazar Jorge Luis Borges, cenneti :  “ .. bana hep bir tür kütüphane gibi gelmiştir. “ diyerek tanımlamıştır.

“ Kendi deneyimlerimden öğrendiğim kadarıyla, içinde iyilik bulunan, bu iyiliği geliştirme kabiliyetine ve hırsına sahip olan bütün çocuklar için paranın satın alabileceği en faydalı şey bir halk kütüphanesidir “ diyen Amerika’nın 19. Yüzyıl’dan büyük sanayicisi Andrew Carnegie, dünya çapında 2500 kütüphane açılması için maddi kaynak sağlamıştır.                

“ Nerede kitaplar yakılıyorsa, orada eninde sonunda insanlar da yakılır. “ demiş Yahudi kökenli Alman şair Heinrich Heine.

“ Kitapların muskat ya da yabancı ülkelerden gelen baharatlar gibi koktuğunu biliyor muydunuz? Çocukken onları koklamaya bayılırdım. “   Amerikalı Ünlü Fantastik Hikayeler Yazarı Ray Bradbury

Ölümsüzlüğü ve unutulmazlığı , yazdığı kitapları dostlarının evlerindeki kitaplıklara, halk kütüphanelerine bırakmak olarak yorumlayan şair - yazar - 13.&14. dönemler Aydın Milletvekili  Mustafa Kemal Yılmaz, yayınlamış olduğu tüm kitapların ilk sayfasına , kendi tabiriyle bir “ damga ve mühür “ gibi şu küçük şiirimsi yazıyı koymuştur :

“ Kimi çoktan yitmiş, 

   Kimi eğik, kimi yan yatmış,

   Kiminin kırılmış başı...

   Kitaplar ise dimdik, hep ayakta,

   Kitaplar en dayanıklı mezar taşı… “    

Kitap sevgisini anlatmak için kitaplar dolusu yazmak gerek, şimdilik bu yazının sonunu teknoloji devi Microsoft’un Bill Gates’inin günümüzün “e-kitap mı ya da kağıt kitap mı” tartışmasını irdeleyen bir sözü ile bağlayalım :

“ Ekrandan okumak hâlâ kağıttan okumanın yanına bile yaklaşamıyor. Ben bile bu pahalı ekranlara sahip olmama ve kendimi Internet Yaşam Tarzı’nın öncüsü olarak görmeme rağmen dört beş sayfadan fazla birşey okuyacaksam çıkış alıyorum. Kağıtları yanımda taşıyorum ve gerektiğinde üzerine notlar alıyorum. Bu kadar kullanışlı başka bir teknoloji hayal edemiyorum. “