Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '12

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Kooperatifler birbirinin rakibi değil iş ortağıdır

Kooperatifler birbirinin rakibi değil iş ortağıdır
 

 

Kooperatifçilik adı üstünde işbirliği demektir. İnsanların bir hedef doğrultusunda birlik ve dayanışma ruhu içinde güçlerini birleştirdikleri bir harekettir. Benzer yaklaşım kooperatifler arasında da geçerlidir. Kooperatifler birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısı ve iş ortağıdırlar ve öylede olmalıdırlar. Zaten kooperatiflerden de Kooperatifçilik ilkeleri çerçevesinde birlik beraberlik ve dayanışma ruhu içinde güçlerini birleştirerek hareket etmeleri beklenir. Gelişmiş ülkelerdeki kooperatifleri başarıya götüren onların sektörel olarak güçlü kooperatifler oluşturmaları, tüm kooperatiflerin tek çatı altında birlikte olma istekleri ve uygulamalarıdır.

Bu çatılar altında kooperatiflerin birbirine rakip olmaları, bir konuda rekabet etmeleri görülen bir durum değildir. Böylesi bir kaynak kaybını da gerçek kooperatifçilerin kabul etmesi mümkün değildir. Gelişmiş ülkelerdeki kooperatiflerin üst örgütlerine baktığınızda her sektörden kooperatifi bir arada uyum içinde tek bir vücut gibi görürsünüz. Hepsi bir araya gelen kooperatifler fabrikaları, işleme ve paketleme tesisleri, AVM’leri, satış yerleri, bankaları, hastaneleri, eczaneleri, okulları, bakım evleri, okulları, özel eğitim kurumları ile tek marka altında yada belirli kooperatif markaları ile başta yerelde olmak üzere ülke genelinde devletin, halkın ve ortaklarının gurur duydukları işleri başarırlar.

Genci,  yaşlısı ve engellisi ile tüm insanlar kooperatiflerin sosyal hizmetlerinden faydalanırlar. Geniş profesyonel kadroları ile çevreye ve insana en saygın hizmeti verirler. Bu ülkeler tabii ki globalleşme adı altında ülkedeki kamu hizmetlerinin özele devredilmesinden çekinmezler. Çünkü bu konuda halkın ve devletin güvencesidirler. Ülkeye gelecek yabancı sermayenin hatta yerli yatırımcının en ufak ekonomik kayıpta bulundukları bölgeyi ve hatta terk etme eğilimi kooperatif yatırımları için geçerli değildir. Ülkenin her yerinde yatırım yaparlar, o toprakları da terk etme lüksü bulunmamaktadır. Böylesi bir hizmeti de özel sektörün vermesi sizce mümkün müdür?

Güçlü ve her türlü alt yapısını tamamlamış kooperatif üst örgütleri bırakın ülkelerini, sınırları aşarak birçok ülkede çeşitli konularda başarılara imza atmaktadırlar. Sosyal amaçlı ekonomik faaliyetlerde bulunmakta, ya kuruluşları ya da o ülkelerdeki kooperatiflerle işbirliği içinde faaliyette bulunmaktadırlar. Kooperatifçileri dünyada ilk defa bir sivil toplum örgütü kurmaya iten ve bir çatı altında toplayan da onların bu paylaşımcı ve işbirliği ruhu olmuştur.

Tabii böylesi bir çatı örgütünü oluşturulmasında hiç şüphesiz o ülkelerdeki kamunun kooperatiflere yaklaşımın da payı büyüktür.  Çünkü bu ülkelerde devlet, kooperatiflerin çalışmalarını destekleyen, onlara müdahale etmeyen, kooperatifçilik ilkeleri çerçevesinde çalışmalarını kolaylaştıran, hatta kooperatifçilik hareketinin ülkenin kalkınması için gerekli olduğuna yürekten inanan ve kooperatiflerin çalışmalarına sıcak bakan bir çizgide durmuştur.

Devletin bu yaklaşımı karşısında kooperatif liderleri de gerek yönetim gerekse yaşam tarzı ile ortaklarına örnek davranışlar sergilemişler. Şahsi çıkarlarını ve menfaatlerini düşünmemişler, kendilerine mütevazı yaşamları, profesyonel kadrolarla etkin çalışmaları ile ortağa ve ülke değerlerine saygılı şekilde başta ortağının olmak üzere kamuoyunun güvenini kazanmışlardır. Kendilerine duyulan güveni suiistimal etmemişlerdir. Üstlendikleri misyon çerçevesinde ülkede kooperatiflerin üst örgütlerinin temel taşlarını sağlam şekilde yerine koymuşlardır.  

Ayni zamanda dünyanın en büyük kapitalist ülkeleri olan bu ülkelerde sistemin açtığı yaraların onarılmasında kooperatifçilik modeli kullanılmıştır. Çağımızda yaşanan ekonomik krizde de kooperatifçilik hareketinden beklenen budur. Nitekim bu ülkelerde Birleşmiş Milletler 2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı vesilesi ile yapılan toplantılarda ve heyet kabullerinde devlet başkanları ve yetkili bakanların kamuoyuna ve dünyaya verdikleri mesaj bu yöndedir. İş dünyası da kooperatiflerin model olarak öneminin farkındadır.  Çünkü kooperatifler bulundukları yerde zenginlik üretmekte toplumsal refahı ve satın alma gücünü artırmaktadır. Kırsalda ve ülke genelinde kalkınmanın temelini oluşturmaktadır. Yerelin gücünü ortaya çıkarmakta, emeğin hakkını korumakta, her kesim için güvence olmaktadır.

Kooperatiflerin bu sihirli gücü sadece kıta Avrupasında değil, Avrupa’nın kâşiflerinin yeni bulduğu topraklara göç hareketinde ve dünyanın diğer bölgelerinde oluşturulan kolonilerde kullanılmıştır. Göçmenler geldikleri yenidünyada mal ve can güvenlikleri için sigorta kooperatifleri kurmuşlar, yerleştikleri bölgelerde kredi, üretim ve tüketim için kooperatifler kurmuşlardır. Kooperatiflerin çatısı altında her biri başka bölgelerden gelen göçmenler arasında işbirliği, dayanışma, demokrasi ve insan hakları ruhunu geliştirmişler ülkelerin kuruluşunda öncü rol oynamışlardır. ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya kooperatifçilik hareketinin ilk öncüleri bu göçmenler olmuştur. Onlarda geldikleri yenidünyada kooperatiflerin bir çatı altında hareket etmelerini sağlamışlardır.

Aslında geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde de izlenmesi gereken kooperatiflerin tek çatı altında toplanması zorunludur. Çünkü kaynakların dar olduğu bu ülkelerde kooperatiflerin parçalı olması kaynak israfı olduğu gibi güç kaybına neden olmaktadır. Kooperatiflerin etkin çalışmalar yürütmesini engellemekte, gelişme sürecini zayıflatmaktadır. Sonrada gelişmiş ülkelerdeki gibi bizde bu kooperatifçilik neden gelişmiyor sorusu karşımıza çıkmaktadır.

 Bu noktada geçmişte yapılan uygulamaları ve sonuçlarını çok iyi değerlendirmek lazımdır. Kooperatifleri zayıflatmak, parçalamak ve devre dışı bırakmak ülkeye faydadan çok zarar getirmiştir. Ortaya çıkan boşluk özel sektör tarafından doldurulamadığı gibi, özellikle kırsal yörelerde telafisi güç ekonomik ve sosyal yaralar açılmıştır. Mevcut kooperatiflerin dağınık ve parçalı yapı nedeniyle oluşturulamayan eğitim denetim ve finans birlikteliği kooperatiflerin önünü kapattığı gibi sahiplenme ve güven sorunlarını da artırmıştır. 

Bugün dünyanın içine girdiği kriz ortamında krizin daha da derinleşmesi riskini de iyi okumamız gereklidir. Dünyanın adeta yeniden keşfettiği kooperatifçilik hareketinin toplumsal ve ekonomik getirileri iyi değerlendirilmelidir. Ülkemiz kooperatifçilik hareketi bugüne kadar edindiği bilgi ve deneyimle sorunları aşacak ve gelişmiş ülkelerdeki kooperatiflerin düzeyine erişecek güçtedir.  

Hatta kooperatiflerimiz yaşanan sıkıntılara rağmen dünya kooperatifçilik hareketi için örnek hizmetlerde bulunacak avantajlara sahiptir. Her türlü engele ve zorluğa karşı ayakta kalan ve ülkemizin en büyük sanayi ve ticaret kuruluşları arasında yer alma başarısını gösteren kooperatif kuruluşlarımız, yatırımları ve hizmetleri ile ortaklarına ve ülke ekonomisine yapmış oldukları katkıları ile bunu çok iyi ispatlamaktadırlar. Kooperatiflerimiz birlik olmalıdır. Toplumun güvenini kazanmalıdır. Bir bütünün parçaları gibi ayni çatı altında durmalıdır. 

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..