Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '08

 
Kategori
Öykü
 

Köpek amca

Köpek amca
 

çileli dostlarımız


Oturduğum yerden etrafıma baktım, öylesine bir bakıştı, alışkanlık, bir an, görüş alanımda bir sürü insan, bir yerlere gidiyorlardı. Kimi saatine bakıp, simitçinin yanında bekliyordu, beklediği kişinin geç kaldığını düşünüyordu belki, kimbilir, belki de akşam yaşayacakları, güzel saatleri veya onu kızdıran ve şu an beklediği kişiye diyeceklerini hesaplıyordu, simitçinin yanında duran köpek sanki simitçi ile birlikte geziyor gibi birbirlerine çok yakışıyorlar, ya da bana öyle geliyor, ama ilk görüşte öyle düşündürüyorlar insana köpek yaşlı bu her halinden belli oluyor, ve bir zamanlar benim dediği bir sahibi ve bir evinin olduğunu anlamak çok zor değil, tavırlarından belli, simitçinin yanında duruşu kendini ele veriyor. Ona göre yanında durduğu insan bir zamanlar onu daha yavru iken annesinden alıp onu büyüten insan, onun yanında durduğu gibi vakurlu ve gururlu. Ama bir anda gerçekler su yüzüne çıkıyor ve simitçi ona doğru bir tekme savuruyor ve köpeği uyandırıyor hayalinden, köpek simitçiye küfür kıvamında bir havlama ile cevap veriyor ve ayrılıyor yanından, giderken adama bir bakış atıyor, “değmezmişin” der gibi. Aylak aylak , doynu bükük, yorgun, topallayarak, yanıma doğru geliyor, göz göze geliyoruz, hiç birşey istemeden, sanki “oturabilirmiyim” der gibi bakıyor, aramızda bir sıcaklık insanca bir bakışma oluyor, oturabileceğini gözlerimden okuyor, ve yorulmuş bedenini yere bırakıyor, benim elli cm. kadar yanıma, ama hala bir şüphesi var, gözlerinden okuyorum aklından geçenleri, “ne de olsa insan, acaba güvenmesem mi?” “ Yok ama ya ben o gözlerdeki sıcaklığı biliyorum” ve Köpek amca gözlerini kapatıyor, belli yorgun, tabağımdaki köftelerden birini ağzının yanına koyuyorum, “uyandığında yer” diye düşünerek, Amca farkında bıraktığımın ama hiç hareket etmiyor uyuyor gibi yapıyor, ben de onu rahatsız etmiyorum, sandalyemde düzeliyorum, Amca yavaşça gözlerini açıyor, ve doğrudan bana kitleniyor bakışları, kim bilirneler geçti aklından henüz hayatının 7ci ayında ilk kez sahibi olan çocuk tarafından verilen pişmiş et belki, kim olduğunu bilmediği birileri tarafından devamlı çiğ et yemesi için yönlendirilmesine rağmen, o çocuğu çok sevdiği için yediği ilk köfte mi acaba, amcanın gözleri bir yerlere kenetlendi düşünüyordu belli .

Belki de şimdi kendine çok yabancı olan annesinin, onu ilk günlerinde yalamasıyla, o günlerde öğrenmişti. Annesinin dili bedeninde her gezindiğinde o duyguyu keşfetmişti önceleri zayıftı bu duygu, her düyüdüğü gün bu duygu da büyüdü içinde karnın duyurmak için annesinin memelerine her uzandığında bir şeyler büyüyordu içinde zaman içinde bu doğal oldu hayatı böyle tanıyordu, doğalı buymuş gibi geliyordu ona , taa ki o güne kadar o gün ilk kırgınlığını yaşadı annesinden ayrıldığında, ilk kırgınlığı idi ilk kez canı sıkılmıştı, annesinden ayrı olduğu ilk geceyi ve çocuğu unutmuyordu, onu yumuşak bir yastığın üzerine koymuşlardı, Yemek de vermişlerdi ama o annesini istiyordu, onun sıcaklığını özlüyordu, sesini çıkarmadı önce ama sonra dayanamadı, ve bir iki kez inledi, çocuk hemen yanına geldi, amca ona yaşlı gözlerle bakmıştı, çocuk hiç düşünmeden ona yatağına götürdü, kalbinin sesini duyabileceği kadar içine soktu onu amca söyle düşünmüştü, evet bu sesi tanıyorum, anneme sarıldığımda da bu ses vardı, koku aynı değildi ama ses aynıydı, o geceyi de unutmuyordu.

İşte Amca bütün bunları düşündü ve köfteye uzandı, bir lokmada yemeye başladı, çiğnediği her lokmada o güne kadar yaşadıklarını gözlerinden okunuyordu.

Amca yine daldı ama bu sefer gelen geçen insanlardan rahatsız oldu ve kalktı bana baktı bendine iyi bak der gibi baktı ve yanımdan uzaklaştı, ben yine masama ve düşüncelerimle bir arada kaldım, düşünebilmek, birilerini anlamaya çalışmanın ne güzel bir duygu olduğunu anlayarak .

Becocik,

 
Toplam blog
: 6
: 579
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

1960 yılının Kasım ayında İstanbul' da Harbiye' de doğdum. Dedem okumak için İstanbul' a geldiğinde ..